Bugüne kadar siyasi ve siyasetçi ile ilgili çok az yazı yazdım. Hoşuma gitmeyen bir şey.. Ama bazen öyle bir noktaya gelip dayanır ki tahammül gücünüzü kat kat aşar geçer. İki gün önce Milletvekillerimize ayrıcalık ve üstünlük tanıyan yasa tasarısı jet hızıyla komisyondan geçmesi beni çok rahatsız etti. Her fırsatta ortaya attığımız bir söz var; kanun karşısında herkes eşittir diye. Bu mu eşitlik..? Ülkede zaten Üstünler sınıfı vardı, üstünler Hukuku işliyordu. Bir de siz ilave ettiniz, sağolun..!
Şimdi lütfen düşünelim; kırmızı ışıkta milletvekilimiz durmayacak, o sırada da geçiş hakkını kullanan birine veya birilerine gidip çarpacak, can ve mal zayiatları meydana gelecek..?
Olay, her iki taraf için yasal olarak geçiş hakkını kullanırken meydana gelmiş ve her iki taraf ta haklı. Olay bu kadar çarpık. Eğer ortada ölümlü vak’a varsa ve ölen vatandaş ise, babasının kesesinden gidecek, belki de ölümle kalmayacak bir de suçlanacak, senin ne işin vardı Vekilin arabasının önünde..!
Bu tasarıyla sağlanan ayrıcıklardan bu sadece birisi.
EN İLGİNÇ ŞEY…
Oldum olası şu ülkede birileri yasal haklarını kullanamazken veya kullandırılmazken, birileri de kullanabileceği hiçbir hakkı kalmamış, hepsini kullanmıştır. Bu sefer kendilerine yeni haklar icat etmekte veya kanun dışı işlerine hakkım diye sahiplenip kullanabilmektedir..
Bu da işin bir başka boyutu..!
ASIL AYIP…
Uzun süredir Sivil Anayasa, terörle mücadele veya terörü bitirme gibi kronikleşmiş hatta ülkenin kaderi, can damarı haline gelmiş meseleleri çözüm bekliyor. Bu meseleler Meclise getirildiği zaman, köşe bucak kaçan siyasi partilerimizin sayın vekilleri, kendileri için imtiyazlı haklar söz konusu olduğu zaman, nasıl da çarçabuk bir araya gelip uzlaşabiliyorlar.
Bütün siyasi partiler olarak imtiyazlı tasarıya attıkları imzalarını halkın tepkisi üzerine geri çektilerse de, halk nezdinde artık bunun herhangi bir değeri yoktur..
Diğer tarafta sürekli bu anayasa “ ihtilal Anayasası” diyen sizler değil miydiniz? Bu çağda ülke, bu anayasayla idare edilemez diyen sahiden sizler değil miydiniz?
Peki, çok uzun zaman olduğu halde, neden sivil anayasayı çıkarmıyorsunuz? Bir araya geldiğiniz zaman kiminiz kürsüye çıkıp sabote adına rekor kitabına girecek şekilde kitap okumaya başlıyor, kiminiz kürsüyü işgal ediyor, kiminiz oturumları protesto edip Meclisten kaçıyor, kiminiz diğerinin yakasına yapışıp kavga ediyor veya ağza alınmayacak küfürler savuruyor…!
Allah aşkına söyleyin..! Anayasa telifi sizin imtiyaz tasarınızdan daha mı ehemmiyetsiz..İmtiyaz tasarısı için birlik beraberlik sağlıyorsunuz da, ülke için bu kadar önemli olan Anayasa için aynı uzlaşmayı neden sağlamıyorsunuz ayıp değil mi..?
SADECE ANAYAS MI?
Bütün partilerimizin birlik ve beraberlik içinde çalışmasını gerektiren öylesine önemli ülke meseleleri vardır ki gereği gibi görevlerini yapıp bu sorunlara odaklansalar bırakın imtiyaz tasarısı ile uğraşmak, yemek yemeye bile fırsat bulamayacaklarına eminim...! Onlardan bir kısmını yazılarımda işleyeceğim.
1-Son 35-40 yıl içinde köy-kent ölçeğinde çok önemli değişim ve dönüşümler meydana geldi. Kırsalda yaşayan nüfus, şehirde yaşayan nüfusla adeta yer değiştirdi. Eskiden nüfusun yüzde 35’ı şehirde, yüzde 65’ı kırsalda yaşardı. Şimdi ise nüfusun yüzde 65’ı şehirde, yüzde 35’ı köyde yaşamaya başladı. Son nüfus tablosundan da anlaşıldığı üzere köyden kentte sürekli göç yapılagelmiş ve bu yolla gelişen nüfus akışı durdurulamamıştır.
Sonuçta şehirlerde yoğunlaşan mesleksiz ve meteliksiz nüfus, şehirleri yaşanmaz hale getirirken boşalan köylerdeki nüfus ise, ülke nüfusuna yetecek derecede tarım ve hayvancılık
yapamaz konuma getirilmiştir. Bu sayede ülkemizin tarım alanı 200 milyon insanı besleyebilecek kapasitedeyken, 75 milyon ülke nüfusuna yetmez hale gelmiştir.
Bu süreçte meydana gelen nüfus yer değişimi, sebep- sonuç bakımından acaba kaç vekilimizin aklına gelmiştir? Araştırma yapıp çare olarak ne yapabilmişlerdir diye merak ediyorum.
Ve acaba ülke için imtiyaz yasası mı acil ve önemliydi? Yoksa ülkenin göç problemi ve göçün beraberinde sorunlar yummağı halinde getirdiği sosyal travmalar ve komplikasyonlar mı?
(Devamı haftaya )