Daha önceki yazılarımda kış oyunlarına hazırlamasını gönülden arzu ettiğimiz şehrin hazırlanmasını ve şehir içindeki tarihi eserlerin hazırlanmasını eğer bir kenara bırakırsak, Palandöken kayak merkezinde mevcut tesis ve konaklama kapasitesine yeni yapılıp ilave edilen tesis ve konaklama tesisleri şöyle;
Atlama kuleleri,
2000 kişilik Buz salonu,
3000 kişilik Buz Hokey salonu,
500 kişilik başka bir buz hokey salonu,
500 kişilik short Track salonu,
1000 kişilik Curling salonu,
Kandilli ve Kayaklı koşu ve biathlon sosyal tesisleri,
Konaklı Tesisleri,
Olimpiyat köyü ( Oyunlar köyü )..
//DENETLEME HEYETLERİ İYİ NOT VERDİLER
Oyunların organizasyonundan sorumlu 25 kişilik heyet, Ekim 2009 da Erzurum'a gelerek buradaki hazırlık çalışmalarını yerinde denetledi ve Erzurum'dan memnun olarak ayrıldı.
Ardından Kasım 2009 da FISU Yönetim Kurulu heyeti, yine 2011 kış olimpiyatları çalışmalarını ve ilerleme raporlarını değerlendirmek üzere dönem toplantısını Erzurum'da yaptı. 22 kişilik FISU Yönetim Kurulu üyelerine ayrıca 60 kişilik bir teknik heyetin de bu
çalışmalara katılması dikkat çekti... FISU Yönetim Kurulu Asbaşkanı Claude Louis heyetiyle birlikte Erzurum'daki hazırlık çalışmalarından dolayı memnuniyetini ifade etti.
//TARİHİ ESERLERE İLGİ YOK GİBİ..
Şimdiye kadar Palandöken kayak ve turizm merkezine gelen yerli ve yabancı turistten çok azı, şehirde bulunan tarihi ve turistik eserleri gezerek sanat zevkini tadabilmiştir.
Hatta test olarak şöyle bir şey yapalım: Bu yazıyı okuyan herkese sormak isterim. Gölbaşı semtinde Gümrük Hanı diye tarihi bir han var. Mimari tarzıyla günümüzün yapılardan çok farklıdır. Bina, birçok odadan oluşuyor, tek katlı ve muhteşem bir tarihi yapı..
Sorum şu: Hangi Erzurumlu esnaf, sanatkâr, bilim adamı, öğretmen, işçi, memur ve daire amiri bu binayı ziyaret etmiştir? Veya bu güne kadar turist olarak Erzurum'a gelmiş tek bir insan, ziyaret etmek amacıyla enformasyon ve tanıtım işiyle görevli turizm ve kültür
görevlimiz tarafından bu yapıya götürülerek görmesini sağlanmıştır?..Ya halk..Yakın çevresinde olanlar hariç , şehir halkının ekseriyeti de böyle bir eserden haberi yok..!
BİZ İLGİ DUYSAK BAŞKASI DA DUYAR
Çifte Minareli Medreseyi ortaokulda bulunduğum 1970'de ziyaret etmek istedim. Halen girişinde bulunan cümle kapının üzerinde sadece konuşma amaçlı küçük bir kapı var. Cümle kapıyla birlikte bu küçük kapı da kapalıydı. Küçük kapıyı tıklattık. Kapı açıldı, kapının arkasında ayaklarını üst üste atarak kitap okuyan bir görevli vardı. Adam gözünü kitaptan ayırmadan
-Ne istiyorsunuz?
-Biz medreseyi gezmek istiyoruz.
Adam yine gözünü kitaptan ayırmadan bize,
-Adam başı..Lira verin bakalım..
-Eğer giriş parayla oluyorsa, paramız yok..
...
O gün bu gündü bir daha bu muazzam eserin içine girip gezememiştim. Bu
içimde bir ukde olarak kalmıştı.
Onlarca yıl sonra;
Yakutiye belediyesi belediye olduğu ilk döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla 5 yıl için Çifte minareli Medresenin tahsisini aldı. Kısa sürede yapılabilen bakım ve restorasyonlarını yaparak halkın hizmetine açtı. İçinde oturulacak, dinlenilecek ve çay servisi yapılacak güzel
bir mekân haline getirdi.
Bu şaheser yapıyı ziyaret edenlerin edindikleri intibalarını yazmak üzere bir kürsü, bir de 300 sayfalık bir defter konuldu. İlk ay içinde tam 10 adet 300 sayfalık defterler doldu. Her dilden ve her dinden tam 3000 kişi yazı yazmıştı. Ya oradaki belediye görevlilerine teşekkürlerini sunanlar ve Belediyeye kadar gidip Başkana ve diğer yetkililerine teşekkürlerini arz edenlerin haddi ve hesabı yokmuş.!
Vardığımız sonuç belli..Ve tekrar ediyorum; kendi değerlerimize herkesten önce biz değer vermeli, sonra başkasından değer vermesini beklemeliyiz..