TARİHÇİ KÜRKÇÜOĞLU’NDAN YAZAR PAMUK'A TOKAT GİBİ CEVAP:
PAMUK, YALAN SÖYLÜYOR
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkilerini Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, roman yazarı Orhan Pamuk'un "Türkler 1 milyon Ermeni, 30 bin kürt öldürdü" şeklindeki açıklamasıyla okunmayan kitaplarını sattırdığını ileri sürdü.
PAMUK’UN İDDİALARI GERÇEKDIŞI
Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, Dünya kamuoyu önünde açıkça yalan söyleyen Orhan Pamuk'un bilgi ve belgeye dayanmayan, tarihi gerçekleri saptırarak yaptığı açıklamalarla Avrupa'daki Türk düşmanlarının istek ve arzularını yerine getirdiğini söyledi.
KİTAPLARININ TİRAJINI ARTIRMAYA ÇALIŞIYOR
Orhan Pamuk'un bu hizmeti karşılığında okunmayan kitaplarının Avrupa'da en çok satan kitaplar arasına girdiğini dile getiren Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk-Ermeni İlişkilerini Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Pamuk bu açıklamasıyla yalan, yanlış bilgilerle Türkiye'yi uluslararası arenada küçük düşürme gibi gaflet ve ihanetin içerisindedir." dedi.
PAMUK, KOÇARYAN VE OSKANYAN'I ÖRNEK ALIYOR
"Pamuk'un bu tür hezeyanlarını, biz Türk Milleti olarak daha önceleri Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan, Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan'ın değişik tarihlerde yaptıkları açıklamalarında ve başta Fransa olmak üzere Avrupa'nın bazı ülke parlamentolarının kabul ettikleri kanun tasarılarında maalesef tanık olduk." diyen Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, şunları kaydetti; "Pamuk, Koçaryan ve Oskanyan'ı örnek alarak kin ve nefrete dayalı açıklamasında bir milyon Ermeni'nin Türkler tarafından katledilmesi yalanına 30 bin Kürt'ün de katledildiğini ekleyerek, Kürtleri de kendi siyasi emelleri doğrultusunda kullanmaya çalışmaktadır. Aslında Pamuk, bu açıklamasıyla Türkleri, Ermenileri ve Kürtleri birbirine düşürerek, siyonist bir mantıkla hareket etmeye çalışmaktadır. Pamuk ve bunun gibi düşünen Batının ve Amerika'nın içimizdeki taşaron kalemleri, ihanet tüccarları Ermenilere hizmet etmek istiyorlarsa, şayet varsa ellerindeki belgeleri çok sevdikleri ve tüm siyasi arenalarda avukatlıklarını üstlendikleri Ermenilere versinler."
BİZ HER TÜRLÜ KOLAYLIĞI İŞBİRLİĞİNİ GÖSTERDİK
2004 yılının Mayıs ayında Viyana'da toplanan "Türk - Ermeni Platformu"nun 2005'deki toplantısına Ermeniler katılamayacaklarını bildirdiğini hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Çünkü Ermeniler ve onların hamileri olan İngiltere, Amerika, Fransa ve Almanya gibi ülkeler 1915 yılından beri "Sözde Soykırım Belgesi" sıkıntısı çekiyorlar. Viyana'daki Türk - Ermeni Platformu Toplantısına Türk Heyetinin başkanı sıfatıyla katılan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu "Biz, her türlü kolaylığı, işbirliğini gösterdik. Tercüme istediler, verdik, her dilde her türlü belgeyi sunduk. Ama bize Ermeniler hiçbir belge sunmadılar" şeklinde bir açıklama yaptı. Böylelikle Ermeniler, Viyana'daki tarihçilerin toplantısından kaçmak suretiyle bu tarihi sorunun halledilmemesinin yegane sorumlusu olarak tarihteki yerlerini almışlardır.
16 Mart 1920'de İtilaf Devletleri, Son Osmanlı Mebusan Meclisini basarak yüz on sekiz mebus ve devlet adamını Malta'ya sürgün etmişlerdir. İstanbul, İngiltere ve Fransa'nın işgali altında olmasına rağmen, Osmanlı arşivleri de tamamen İngiliz ve Fransız ilim adamlarının eline geçmesine rağmen, Osmanlı Hükümetini " Soykırım" ile suçlayarak hukuki değerde hiçbir belge bulamamışlardır. İngilizler, araştırmalarını ABD Senato Arşivinde genişletmişlerdir. Senatonun 3 Temmuz 1921'de yayınladığı bir raporda; "Maalesef, Senato Arşivindeki otuz üç bin belge arasında soykırımı doğrulayacak hiçbir belge yoktur. Mevcutlar ise Ermeniler tarafından ifade edilen fakat ikinci elden hiçbir hukuki değeri olmayan belgelerdir" şeklinde tarihi belgelere dayanarak gerçekleri ortaya koymuştur." diye konuştu.
YAPILAN KATLİAMLAR VE BELGELERİ ORTADA
Yapılan araştırma ve belge taramalarında Batılı devletlerin arşivlerinde, Başbakanlık arşivlerinde başta Talat Paşa olmak üzere hiçbir Osmanlı Devlet adamının kendi eliyle imzaladığı Ermenilere yönelik soykırım emreden belge ve bilgi olmadığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, daha sonra şunları söyledi; "Çünkü Türk tarihinde ve kültür hayatımızda asla soykırım söz konusu değildir. 1915 - 1919 yılları arasında I. Dünya Savaşı içinde Rus Ordusu ile ittifak yapan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar Ermeni Çeteleri Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde; Alaca'da, Cinis'de, Ilıca'da, Erzurum Merkez'de; Yanıkdere'de, Karskapı'da Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Erzurum; Yeşilyayla'da, Hasankale'de, Tımar'da, Köprüköy'de, Horasan'da, Kars-Subatan ve Derecik'te, Van-Zeve'de, Ağrı'da, Bitlis'te, Muş'ta, Diyarbakır'da, Iğdır-Oba ve Hakmehmet'te, Nahçıvan'da, Zengezur'da ve Azerbaycan'da tam bir "Türk Soykırımı" gerçekleştirmişler ve 519 bin Türk'ü katletmişlerdir. Savaşla hiç ilgileri olmayan masum, savunmasız 519 bin Türk, Ermeni çeteleri tarafından sadece Türk ve Müslüman oldukları için, Hazreti İsa'nın tavsiyelerine bile sırt çevrilerek katledilmişlerdir. Doğu Anadolu Bölgesinde Taşnak ve Hınçak çetelerinin katlettiği 519 bin Müslüman Türk'e ait 185 toplu mezar ve Türk katliamı ile ilgili Osmanlı Başbakanlık ve Askeri Tarih Arşivlerinde binlerce belge mevcuttur. Arşivlerimiz açık olup yerli ve yabancı ilim adamlarının bilgisine ve istifadesine sunulmuştur. Hayatlarında bir kere dahi arşiv görmemiş, belge tanımamış, tarih ve kültürümüzle yakın-uzak hiçbir ilgisi olmamış, Orhan Pamuk gibi Türkiye düşmanlığı hastalığına yakalanan sözde yazarlar ve Batılı ülke Parlamenterlerinin, tarihimiz hakkında hüküm yürütmesi, yorum yapması, yasa kabul etmesi, ilme ve akla sığacak bir davranış değildir. Doğu Anadolu Bölgesinde katliamlara uğrayanların bölgenin gerçek sahipleri olan Türkler olduğu ve 1915-1919 yılları arasında bir "Türk Soykırımı"nın yaşandığı gerçeğini anlatamadığımız için, hayali Ermeni senaryoları dünya kamuoyunda gerçekmiş gibi kabul edilmeye başlandı ve Türk Milleti olarak hak etmediğimiz tarihimize yönelik saldırılarla muhatap olmak zorunda kaldık."