İbrahim Hakkı Hazretleri ve Alvarlı Efe başta olmak üzere, manevi daha birçok mimarın elinde yoğrulan Erzurum’da, bu nimet bir türlü fırsata dönüştürülemiyor. Kış sporları, tarihi ve doğal güzellikleriyle sayılı turizm merkezleri arasına girebilmek için yoğun bir mücadele verilen Erzurum’da, inanç turizmine yönelik olarak atılan adımlar ise, vasat düzey seyrediyor. Erzurum’un, sahip olduğu beşeri değerleriyle de tanıtılması gerektiği yönündeki görüşler, son yıllarda yoğunluk kazanırken, bunun önemine, yıllar önce de İbrahim Hakkı Hazretleri’nden yola çıkılarak vurgu yapıldığı öğrenildi.
//İNANÇ TURİZMİ POTANSİYELİ
1915 ile 1920 yılları arasında Doğu Anadolu Bölgesi’nin çeşitli şehirlerinde görev yapan Dr. Derviş Mehmet Mehmet Kutman’ın; “Bir Doktorun Harp ve Memleket Anıları” isimli kitabında verdiği İbrahim Hakkı Hazretleri örneği, günümüzde ‘inanç turizmi’ olarak adlandırılan turizm faaliyetinin, aslında çok büyük bir gereklilik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. 1915 yılında Erzurum’da görev yapan Dr. Kutman, görev için gittiği Siirt’te, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Tilloyu’da ziyaret ettiğini dile getirerek, hatıratında özetle şunları kaydediyor: “İlçedeki ruhani hava bir tarafa, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin türbesi sayesinde Tillo köy olmaktan çıkmış, medeni bir şehre dönüşmüştü. Tillo’nun bu hale dönüşmesinin nedeni, meğer insanların akın akın buraya gelmesiymiş.”
//KUTAN’DAN GÜNÜMÜZ TABİRİYLE “İNANÇ TURİZMİ” VURGUSU
Dr. Derviş Mehmet Kutman, “Bir Doktorun Harp ve Memleket Anıları” adlı kitabında, Tillo’ya gerçekleştirdiği ziyaret ve kendisinde hayret uyandıran manzarayı şöyle naklediyor: “Ziyaret Tuzlasından sonra bir gün de Tillo Köyü’nde bir hastaya davet edildim. Buraya gelince hayretler içinde kaldım. Burası bir köyden çok medeni bir şehrin mahallesini andırıyordu. Muntazam binalar, temiz kıyafetli insanlar ve her tarafta bir sessizlik göze çarpıyordu. Meğerse, Marifetname Sahibi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin mezarının burada bulunmasından dolayı Tillo bölgenin en büyük ziyaretgahı haline gelmiş. Hastanın muayenesinden sonra mezarın ziyaretine gittim. Penceresinden bakıldığı zaman içerideki ziynet ve ihtişam gözleri kamaştıracak derecede idi. Sandukanın etrafındaki yüksek, sanatlı parmaklık som gümüşten olup, pırıl pırıl parlıyordu. Hele havasındaki ruhaniyet insan O’nun büyük marifetlerinin Tillo’da tecelli etmiş olduğu izlenimini veriyordu. Demek ki bir Allah dostu, sadece canlı bedeniyle değil, mezarıyla ve ismiyle bile köyleri şehir haline getirebiliyor, birçok şeyi değiştirebiliyor. Buradaki zenginliğe böylece kendi gözümle tanıklık etmiş oldum. Mübarek ruhuna bir Fatiha okuduktan sonra Siirt’e geri döndüm.”
//ERZURUM, İNSANLIK TARİHİNE YÖN VERMİŞ BİR ŞEHİR…
Öte yandan “Erzurum’un Manevi Mimarları” isimli eserin sahibi olan Prof. Dr. Sıtkı Aras ise, kitabında, bazı mekanlara insanlığın tarihini yönlendirebilecek misyonlar yüklendiğine vurgu yapıyor. Aras, eserinde şunları kaydediyor: “Bazı şanslı insanlara olduğu gibi, bazı mekânlara da insanlığın tarihini yönlendirebilecek misyonlar yüklenmiştir. Bunlardan ilk hatıra gelenlerden birisi de Erzurum'dur. Erzurum insanlarının içerisinde Anadolu'nun diğer yörelerinde pek rastlanmayan daha renkli, daha derin çokça tipler boy gösterebilmişlerdir. Araştırmacılar Erzurum insanında, âlim (molla, mütefekkir), veli (Gönül adamı) bey (hanedan), dadaş (aksiyoncu), halk önderi ve halk filozofu gibi altı ana tipin olduğunu iddia etmektedirler. Bazıları dünya olmasa bile memleketimizde çoklarının malumu olmuşlardır. İbrahim Hakkı Hazretleri, Alvarlı Efe Hazretleri, Ketencizade, Habib Baba, Ö.Nasuhi Bilmen, Edirne Müdafii Şükrü Paşa, Mustafa Darir, Şeyhülislam Feyzullah Efendi, Musa Kazım Efendi, Sümmani, Emrah bunlardan ilk hatıra gelenlerdir. Dolayısıyla bütün bu yukarıda sıralamış olduklarımızın ve benzeri şahsiyetlerin naçiz kalemizize ihtiyaçları yoktur. Bazıları ise çok kıymetli değerlerini, çok kıymetli hizmetlerini Doğu Anadolu Bölgesi'nin sessizliğine gömerek her gün biraz daha unutulmaya terk edilmişlerdir.”