ERZURUMLU BİLİM ADAMI, DÜNYANIN GÖZDESİ
Dünyanın ünlü beyin cerrahları arasında yer alan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın'ın bilinmeyen birçok yönünün olduğu belirlendi.
1985 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Mikroşirurji laboratuarını kuran, 1988 yılında aynı fakültede ilk olarak kapalı devre televizyon sistemini kurarak yapılan ameliyatların tüm öğretim üyeleri tarafından izlenmesini sağlayan Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, 1990 yılında beyin cerrahi servisindeki öğretim üyelerini kafakaidesi cerrahisi ve tümör cerrahisi, pediatrik nöroşirurji, spinal cerrahi ve periferik sinir cerrahisi (nörotravmatoloji) 4 branşa ayırdı.
YAŞARGİL’İN ÖĞRENCİSİ
1990 yılında uluslararası düzeyde yayınlanan ve kendi ameliyat tekniklerinden birisi olan End-to-side mikrovaskuler anastamozlarla ilgili çalışması dolayısıyla TÜBİTAK ödülü kazanan Prof. İsmail Hakkı Aydın, daha sonraki yıllarda çalışmalarını kitaplarda, texbooklarda, dergilerde, makalelerde yayınladı. Dünyanın ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in öğrencisi olan ve "Ondan çok şey öğrendim, öğrencisi olmakla da iftihar ediyorum" diye bahseden Prof. Aydın, ünlü Amerikan Beyin Cerrahi Birliği'nin (Congress of Neurologıcal Surgeons) (CNS) ve American Association of Neurological Surgeons'un (AANS) üyesi ve bu kuruluşta aktif görevler üstlenen bir bilim adamı olarak biliniyor.
ULUSLARARASI BÜYÜKELÇİ ÜNVANINA DA SAHİP
Internatıonal Ambassador (Uluslararası Büyükelçi) unvanına da sahip olan Prof. Aydın, 1997 yılında CME ödülünü almış, 1998 yılında Beyin Cerrahi Dergisi'ne (Minimally Invasive Neorosurgery) kapak konusu olmuş, son olarak 2004 yılında yayınlanan beyin cerrahi dalının literatürü olarak kabul edilen Textbook of Neurosurgery adlı 4 ciltlik kitapta, beyin anevrizmaları ameliyatı tekniklerinde dünyanın ünlü 4 beyin cerrahı bilim adamı arasında Prof. Gazi Yaşargil'den sonra ikinci bilim adamı olarak yer almış.
KRİSTAL KÜRE ÖDÜLÜNÜ ALDI
Ameliyat tekniği tıp ders kitaplarında büyük bir üne kavuşan Prof. Aydın, 2002 yılında ise Kristal Küre ödülüyle ödüllendirilmiş, 2000 yılında CNS tarafından Internatıonal Semınar Lectureri seçilmiş, bunun yanında birçok ülkelerden çok sayıda ödül almış. 6 dil bilen Prof. Aydın, yaklaşık 50 ülkeden konferans vermesi için özel olarak davet edilen bir bilim adamı olarak da tanınıyor. Aydın, beyin cerrahı dalındaki konferanslarının dışında konferansları da bulunuyor.
HAT SANATI, ŞİİR, MÜZİK, FELSEFE VAZGEÇİLMEZ YÖNÜ
Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın'ın günlük hayatta vazgeçemediği ve sürekli meşgul olduğu bazı sanat dalları da bulunuyor. Edebiyat, hat sanatı, şiir, felsefe, tarih, fotoğraf ve karikatür gibi. Prof. Aydın, "Hekim, sanatsız olmaz, sosyal yönsüz olmaz. Sanat, insanın ayrılmaz bir parçası. Biz de yaratılanların en büyük şahikası olan insanla uğraşıyoruz, hatta insanın en yüce şahikası olan beyinle uğraşıyoruz. Beyin, yaratılan organlar içerisinde en üst makamı oluşturmaktadır, onun için de sanatla da ilişkimiz olacaktır. Zaman zaman edebiyatla ilgili olarak, sosyal içerikli gazetelerde makale yazmaktayım. Edebiyatla ilgili üç tane şiir kitabım var. Bunlardan 1990'da yayınlanmış 'Suz-i Dilara', ikincisi 2000'de yayınlanan 'Aşk' ve 2002'de yayınlanan 'Vuslat' adlı üç eserim var. Bunlar daha fazla rubai tarzında ve aruz veznini kullanarak yazdığım şiirler. Bunlardan Dr. Yılmaz Karakoyunlu'nun bestelediği, birisi Acem Kürdi makamında, birisi Ferahfeza makamında, birisi de Hüseyni makamında üç tane eserim bugün TRT'de söylenmekte" dedi.
AYDIN EDEBİYAT DÜŞKÜNÜ
Prof. Aydın, hat sanatıyla ilgili olarak da Rika, Sülüs, Hendesiküfi ve İstifsülüs üzerine tabloları olduğunu, hatta bunlardan birini devlet davetlisi ve şeref misafiri olarak davet edildiği Pakistan'da Senato Başkanı Muhammedmoin Somro ve Governor of Sinh Dr. İshrat'a takdim ettiğini, eskiden ud çaldığını, bu arada karikatürlerinin bulunduğunu belirtti.
"Ben her zaman söylerim, 'Nöroşirurji nikahlı eşim, edebiyat ise metresimdir" diyen Prof. Aydın, edebiyatla ilgili olarak şöyle diyor: "Hakikaten edebiyatı çok severim. Bunun yanında felsefi çalışmalarım var. Doç. Dr. Faruk Karaca, değerli çalışmalarıyla şiirlerimin analizini yaptı ve yayınladı. Batılı filozoflarla beni denk tutup benim şiirlerimde özellikle mistik teolojik felsefi aşk ve tabiat duygularımı yorumlaması beni mutlu etti. İnsan, güzel, estetik ve balansın, sanatın harika bir şekilde armonize olduğu bir varlık. Bu bilim adamı arkadaşım, benim bu yaşantımı geniş şekilde ele alarak ilmi makale haline getirdi. Ayrıca Türk edebiyatının tanınmış simalarından Prof. Dr. Orhan Okay, Prof. Dr. Bilge Seyitoğlu, Prof. Dr. Şerif Aktaş ve Prof. Dr. Mustafa İsen de şiirlerim hakkında yazılar kaleme aldılar."
Beyin cerrahisi ihtisasına başladıktan sonra hayvanların beyinleri üzerinde çalıştığını, hatta bugünkü konumunu sıçanlara borçlu olduğunu söyleyen ünlü beyin cerrahı Prof. Aydın, "Mikroşirurji laboratuarında sıçanlar üzerinde daha fazla çalıştım, Sıçanlar üzerinde daha çok çalışmayı seviyorum, çünkü kolay ulaşılabilir ve bakımı da kolay bir hayvan olduğu, küçük olduğu için sıçanlar üzerinde çalıştım. İmkansızlıklarımız büyükbaş hayvanlar yerine, küçük hayvanlarla çalışmaya itti beni. Ama sıçanlar üzerinde çalışmaktan memnunum. Sıçanlara çok şey borçluyuz. Sıçanların dışında kedi, köpek, tavşan ve kobay gibi hayvanlar üzerinde çalışmalarımız oldu. Bir dönem Atatürk Üniversitesi Beyin Cerrahisi Mikroşirurji laboratuarında sıçan sıkıntısı çektik ve Ankara'dan uçakla sıçan getirttik. Hatta bir kısmını da bir ara Bursa'dan temin etmiştik. Beyin damarları ameliyatlarında almış olduğum zevki, dünyanın en güzel hanımıyla balayına çıkmaktan daha fazla tercih ettiğim bir olaydır. Hayata yeniden gelmiş olsam yine mesleğimi yapardım, beyin cerrahı olurdum" dedi.