Her zaman olduğu gibi hele bu günler, seni hep arıyoruz, seni hep özlüyoruz, senin yokluğun, hasretin, sinemizi yakıyor, Yâ Resûlallah !..
Senden sonra yanlış yol tuttuk, doğruları unuttuk, felaketler, afetler üzerimize sağnak gibi yağmaya başladı, üstümüze rahmet yağmaz oldu, Yâ Resûlallah !..
Müslümanlar zalimlerin ellerinde inlemekte, müminler her tarafta mazlum ve mahsun bir haldeler, İslâm ülkelerinde ölüm, kan, göz yaşı, yokluk, kıtlık, hiç eksik olmuyor, gel gör halimizi, ümmetin karalar bağlamış, Yâ Resûlallah !..
Yalan, riya, israf, haram, riba, kumar, fuhuş had safhada, içki su gibi içiliyor, ahlaksızlık kol geziyor, bütün bu kötülükler, toplumları yakmağa ve ağlatmaya devam ediyor, o güzel ahlakını kaybettik, kalplerimiz zikirsiz ve taş kesildi, dillerimiz şükürsüz kaldı, insanlar nefsini Rab belledi, Yâ Resûlallah !..
Çürümüş ve çökmüş bu asrın, feryat ediyor erkeği ve kadını, kula kulluk yapıyor kullar, küfrün tavrı moda olmuş, yön şeytana çevrilmiş, iman kora dönmüş, zulüm kanat takıp geziyor dünyayı, zalimlerin efendileri Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller fitne ve zulüm ateşini elden ele taşıyıp dünyayı kana boğuyorlar, kıtalar alev alev ateş gibi, Yâ Resûlallah !..
Müslümanda cehalet kol geziyor, zalimler yetimleri boğuyor, insanlar anadan üryan dolaşıyor, pazarlarda kadınlar köle gibi satılıyor, insanlar, insanlıktan vazgeçmiş, güven ve itimat yok olmuş, yurdumuz edildi talan, her taraf oldu viran, semadan nurlar yağmıyor, yeryüzüne rahmet inmiyor, fakir- yoksul korunmuyor, aza kanaat edilmiyor, şükür edilip yetinilmiyor, ruhlar şaşmış, duygular kör düğüm olmuş, ihlas, niyaz kalmamış, Yâ Resûlallah !..
Bir tarafta Mescid-i Âksa kan ağlıyor, diğer tarafta Filistinli çocuklar koşuyor, bazısı babasını, anasını arıyor, bazısı zalimin ve zulmün beynine taş atıyor, bazısı da gelinlik giymiş yürüyor zalimin taa kalbine, diğer tarafta bir buçuk milyarlık İslâm alemi bu olanlara sessiz kalıyor, ümmetin boynu bükük, diz çökmüş vaziyette, izzeti paralanmış, namusu ayaklar altına alınmış, imanı yara almış her cephede yenik düşmüş Müslümanlar, şefkat bulutları gelmiyor, ruhumuza merhamet damlaları düşmüyor, İslam alemi zilletten zillete, esaretten esarete sürükleniyor, Yâ Resûlallah !..
Bir tarafta milyonlarca Müslüman ekmek bulamayıp az susuz yatarken öte
yandan biz büyük bir küstahlık ve nankörlük edip her gün ülkemizde beş milyon aziz ekmeği çöpe atıyoruz, bilenler bilmeyenlere nasihat etmiyor, onları uyarmıyorlar, Müslümanlar altın ve gümüşe, Frenk paralarına, maddi zenginliğe put gibi tapmaya başladılar, makam ve mevkiler ehliyetsiz, liyakatsiz olanlara veriliyor, vakıf malları, binaları ve arazileri talan edilip yağmalanmakta, Kur’ân’ın emirleri yapılmıyor, yasaklarından kaçınılmıyor, öğütleri tutulmuyor, senin en güzel örnek olan, o güzel ahlakınla ahlaklanılmıyor, o mübarek sünnetin hayata uygulanılmıyor, Müslümanlar cemaat, tarikat, grup, parça, hizip, sekt ve fırkalara ayrılarak paramparça, bin parça olmuşlar, birbirlerine karşı sevgi ve desteklerini unutmuşlar, artık Müslümanlar tek bir ümmet olmaktan çok uzaklaşmışlar, Hıristiyan dünyasından ateist profesörler, din adamları, sporcular, sanatkârlar, yüzbinlercesi bölük bölük İslama koşup Müslüman olup namaz ve oruca başlayarak İslam’ı yaşarlarken Müslümanlardan da binlercesi bölük bölük muharref olmuş dinleri seçiyor, oruç ve namazdan uzaklaşıyor, İslam’ı yaşamıyorlar, Yâ Resûlallah ! ..
Yüce Rabbimiz “ Hıristiyanları ve Yahudileri dost edinmeyin” buyurmasına rağmen, ne yazık ki Müslümanlar bugün kafirleri dost ve veli edinerek imanlarının zayıf olduğunu ve Allah’ın güç ve kuvvetine güvenmemelerini göstermektedirler, zaten asr-ı saadette münafıklar da böyle yapıyorlardı, ne yazık ki bugün, Hıristiyan ve Yahudileri dost ve veli kabul eden bir bid’at cereyanı türemiştir, böyle bir akıma kapılan Müslümanlar büyük bir felaket ve zillet içerisinde çırpınmaktadırlar, Sen, “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” buyurdun, ama Müslümanlar her ihtilafı rahmet sanma gafletine düşerek ihtilafı tefrikaya dönüştürdüler, Müslümanlar ihtiraslarından ve düşmanca tarafgirliklerinden dolayı, kuvvetlerini hiçe indirdiler ve az bir kuvvetle ezildiler, Yâ Resûlallah !..
Müslümanlar her sahada büyük bir menfaatperestlik içine düşmüşler, nemelazımcılık almış başını yürümüş, Müslümanlar kendileriyle yüzleşmek istememektedirler, sürekli başkalarını suçlamaktadırlar, helal lokma yemek neredeyse imkansız hale geldi, nesiller haram lokmalarla yetiştirilmektedirler,
haramlar rakamlarla teşvik edilir oldu, insan ben merkezli değil, Allah merkezli yaşar, kuralları Allah koyar, ama Müslüman olduğunu söyleyenler, hâşâ Allah yokmuş gibi yaşıyorlar, kendi kurallarımızı kendimiz koyuyoruz, sıkışınca Allah’a yöneliyoruz, artık gözlerimiz ağlamaz oldu, kalplerimiz ürpermiyor, gönüllerimiz haşyet duymuyor, dualarımız kabule dilmiyor, nefislerimiz doymuyor, göbeklerimiz şişmiş, enselerimiz boğaların boyunları gibi kalınlaşmış, ihtiraslarımız bitmiyor, yüreklerimiz insanlara yardım hissini barındırmıyor, Müslümanların yüz kızartıcı halleri Arş’a çıkmış, Müslümanlar birbirlerini doğruyor, bir tek Müslümanların feryadı yükseliyor, Arş’a ulaşan tüm feryatlar İslâm ümmetine ait, Hindu’nun, yamyamın, Hıristiyan’ın, Mecusi’nin feryat ettikleri yok, çok rahatlar, dualarımızın kabulü için o ortamı hazırlayamıyoruz Yâ Resûlallah !..
Para, mal, lüks, altın, israf, otomobil, mobilya, markalı pahalı giyim eşyaları, pahalı cep telefonları, ün, şan, makam, kariyer şehveti, bizleri yavaş yavaş batışa götürmektedir. İlahî kanun böyledir, ihtişamlar, kibirler, gururlar hep batmıştır. Azanların, isyan edenlerin sonları iyi olmamıştır. İffet, haya, fazilet, ahlak, utanma, edep şişeleri taşa çalınıp parça parça edildi. Rezalet, fısk, fücur, isyan, tuğyan, kepazelik ayyuka çıktı. Her türlü çirkinlikler ve kötülükler ta evlerimize kadar girdi, şeriat elden gitmiş, din elden gidiyor, Müslümanın umurunda bile değil, Müslüman halen 300, 400, 500 bin dolarlık lüks ve Firavuni otomobiller ve evlerle uğraşıyor, ehl-i sünneti yıkmak için, İslam Protestanlığı alabildiğince teşvik edilmektedir, bilhassa sabah namazlarında camiler bomboş, ama rengarenk tesettürlü açık kadınlar, tesettür defileleri, bunu sunan podyumlardaki dalyan gibi mankenler cirit atıyorlar, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılmaz oldu, Yâ Resûlallah !..
Menfaatperestliğin, yalanın, dedikodunun, iftiranın hayat tarzı olarak kabul edildiği bir ortamda yaşıyoruz. Sıkılmadan, utanmadan, aynı secdeye gidilen bir ortamda, nemelazımcılığın, şiddetin, külhanbeyliğin, bizden mi, sizden mi gibi sorular eşliğindeki bir hayat tarzında, herhalde onurdan söz edilemez, her şeyi mübah gören acımasız rekabetler, sadece kendisini var sayan benciklikler, sanki ahiret hayatı yokmuş gibi sanan bir dünyevileşme, rahmet kapılarına sırt çeviren insanoğlu ve Müslümanlar türedi, Yâ Resûlallah !..
Hiç Müslümanın milyar dolarlık evleri, arabaları, yatları olur mu? Müslümanlar kin, nefret, öfke, kibir, intikam, güç tutkusu, merhametsizlik üzerine kurulmuş saadetler, Allah’ı yok sayan sorumsuzluk, ötekileştirme, savaş, terör, işkence, şiddet, ırkçılık, istismar, zulüm, sömürgecilik anlayışı içerisinde adeta yüzmektedirler, Yâ Resûlallah !..
Yâ Rabb’el Âlemin !.. “ Bana dua edin, duanıza icabet edeyim” buyurdunuz.
Ellerimizi Sana açtık. Bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar. Senden başka sığınacağımız yok. Bizleri, Amerika’nın, Siyonistlerin, Alman’ın, Fransız’ın,
İngiliz’in merhametine muhtaç etme, onların merhametine, insafına bırakma.
Ey Allah’ım !.. Senin görünmeyen gizli orduların var. Onlar asla mağlup olmazlar. Bu ordularınla, bilhassa Mescid-i Âksa’ya çirkin saldırılarda bulunan o lanetli kavmi ve din düşmanlarını kahr u perişan et.
Ey Rabbim !.. Bizleri ahirette hesap vermeyi unutmuş kibirlilerden, insafsız ve merhametsizlerden koru ve muhafaza eyle. Bizleri, Rus, Amerikan ve Çinlilerle terbiye etme, bunları bizlere musallat etme. Eğer terbiye edeceksen Sen terbiye et. Hayat rehberimiz mübarek Kur’ân’a sırtımızı döndük, Sana karşı asiyiz. Senin şanın çok yücedir. Sen her türlü övgüye layıksın. Bizi bağışla. Bize merhamet et.
Sen merhametlilerin en merhametlisisin.
Yâ Rabbi !.. Lezzet ve haz alma mabetlerine çevirdiğimiz evlerimizde, eğlence yerlerinde nefislerimize tapınma âyinleri düzenliyoruz. Hıristiyan bayramı Yılbaşı’nı, onlardan çok kutsayarak, onlardan daha görkemli kutluyoruz. İsyanlarımız Arş’a dayanmış. Biliyoruz sana yalvaracak yüzümüz yok. Ama Senden başka koruyucumuz ve sığınacak kapımız da yok. Bizleri affet, bizlere yardım et. Güç ve kuvvet ancak Sendendir. Sen bizim Rabbimizsin.
Ey Hakk’ın sevgilisi, Resulların efendisi, güllerin sultanı, dertlilerin dermanı Yâ Muhammed (S.A.V.) !.. Nerede kaldın, beşer yollarını gözlüyor hep Seni soruyor. Müslümanlar çaresiz, çok garip kaldık. Artık geç olmadan gel. Yoksa halimiz çok yaman. Toprak gibi kurumuş, gece gibi kararmış, ateş gibi yanan, şu pörsümüş gönlümüze, yağmur gibi yağ, güneş gibi doğ, bizleri ışıklandır. Senin getirdiğin şeriattan başka yollarda yürümek dalalettir, Sana ümmet olup da günahlara boyanmak rezalettir.
Bütün bu günahlarımıza karşın bize gel. Şu katı kalbimiz şu kararmış gönlümüz senin sevgine ve aşkına muhtaç, susamış yüreğimize gir, Yâ Resûlallah !..
Yâ Resûlallah !.. İbrahim’in baltasıyla kır içimizdeki putlarımızı, Musâ’nın koynundan çıkardığı o parlak eli ile yüreğimizi aydınlar, asasıyla gönlümüze vur,
gönlümüzü aç, Yakup gibi Külbe-i Ahzan’a uzlete çektir, bizi dillere destan güzelliğiyle Züleyha gibi nefsinin esiri olmuşlardan değil, nefsinin şerrinden Allah’a sığınan Yusuf gibi olanlardan kabul eyle, Nuh’un gemisine bindir, bizleri selamete çıkar.
Ey en büyük Sevgili !.. Seni çok seviyoruz, Seni çok özlüyoruz. Senin sevgine muhtacız. O sevgini yüreğimize sok, boğulsun Nemrudi sevgiler, Senin rahmet denizinde…