ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Sivas Valiliği uyardı: ‘Keneyi hafife almayın’
Sivas Valiliği uyardı: ‘Keneyi hafife almayın’
Göçmen kaçakçısı tutuklandı
Göçmen kaçakçısı tutuklandı
Kût’ül Amâre Zaferi 108’inci yılında
Kût’ül Amâre Zaferi 108’inci yılında
Silah ticareti yapan 4 kişi yakalandı
Silah ticareti yapan 4 kişi yakalandı
Tarihi eser operasyonu: 2 gözaltı
Tarihi eser operasyonu: 2 gözaltı

Cahit Okcu

Hamzahanede Gölge Damlayan Dallar…
6 Temmuz 2018 Cuma

Hani birileri der ya, insan coğrafyaya benzer. Şimdilerde coğrafya insana benzemekte... Delinin akıllıya borç verdiği zaman, bir damla tatlı suyun okyanusa…

Şu insana benzeyen şehirlere bakın!.. Mekanlar, merinos renkli saçlar, kaya tuzundan firari kel başlar, soyunan dağlar, pantolon giyen ovalar… Kim kime benzer, kim kime benzemek için diğerinin kavuğunu takar ki, aziz şeytandan davetiye alır, kel gölge bulur, gam kaval... Normali yok bu düşüncelerin. Normali kirli. Normali yorgun, normali gülü toplanmış gibi solan kaldırımlar… Yoksa şimdiler,  ‘tıpkı insanlar’ dünyası mı acep? Tıpkı akarsuda sen geride kal, ben gidiyorum diyen naylon terlik gibi… İnsanlar, insanlar…

Sadece insana benziyoruz…. Benzedikçe yenileceğiz. Benzedikçe kiralık ışıklarda hafız olamayacak kurbağalar gibi... Nihayet çocukların ki gibi değil ellerimiz. Çay bardakları avuçlarımızı yakmıyor artık… Ve nede saydıkça çocuklarınki gibi on etmiyor parmaklarımız. Sayı sayamadan toplamayı öğrenen karıncalar kadar şuur neredesin?.. Topladıkça on etmeyen parmaklarla nereye kadar?

Her seferinde sahtekar bir terazi yetime gülümseyip durdu... Sanırım Mustafa  dostumun, duygulandıkça tekerleme gibi tekrarladığı öz buydu. ‘ ellerim ellerim ve parmaklarım…’

Olmuyor işte çocuk, on olmuyor…

Ne çocuklar kadar samimi, ne çocuklar kadar sevimli bu hesap…

 Sağ elimde beş parmak,

Sol elimde beş parmak,

Say bak say  bak say bak,

Hepsi eder on parmak…

Her şiir okudukça sana benzemekten gelirim, Çocuk…

Senden uzaklaştıkça büyüyorum, büyüdükçe tabelalarım okunmuyor…

Bu karanlığın aya vefası yok…

Şırıltılar su sesimi, çiş sesi midir anlayamadık.

Sinek avlayanların romanı düzen... Yazacağı her kelime için ayrı bir sivrisineği bekçi tutacak daha kaç on yılları var bu düzenin.

Daha ne?..

Anlımızı sulayan nehrin kıyıları gelin Ayşe’nin iki dudağına benzese ne yazar. Dil yol ortasında ziyaret tabelası asılmış, düştü düşecek eski ağaç. Ne sapan yapacak dalı kaldı, ne gölge damlayacak dalı… 

Vesselam…

Gelin Ayşe bir kıyıda, gelin toyu bir kıyıda.. Şırıltılar hoş… Şırıltılar adam akıtacak kadar sempatik…

Bu gece Narmanlı Camiinin bahçesinde yine avuçlarım yanmadan çay içiyorum…

İnsanlar, cadde, ışıklar ve binalar… Hepsi bir şırıltının kıyısında. Her biri ayrı bir kelime… Anlında sivrisinekten bir bekçi, yan yana ama yana yana hiç olamayacaklarla beraber… Hamza’nın kravatını istiyor taş minare…  Her nefes bir duş suyu, her fikir bir düş perisi…

Camii bahçesinde eski taşlar yok. O yüzen herkes basabilmekte… Çok konuşarak zamanı unutan yanındakileri unutur ya, öyle… Konular bazen sıcak kadar kısa pantolonlu, bazen soğuk kadar Sinan paltolu…Sıcak ama soğuk, kuru ama yaş…

 İnsanların her biri bir tabela gibi... Yön tabelaları…

Yakaladıkça sirenleri çalan manalar…

 Manalar ‘karsa’ bağlanmış…

Yarın bu yazıya gülüşenler olacak…

Ya bu kadar tellak olur mu ahaliden çok.

Yazarı kitap tellakı, köşesi hamam. Daha ne kadar yıkanır bu günahlar bilmem…

Öyle ya!.. Gölgede düşünen böğürden üşür. İnsana her şeyi misal gösterebiliyorsan vay bu aklın haline… Hamzahanede her kes ya gölge arar ya sıcak…

Tembelle kötürüm arasında azıcık bir fark var.. Akraba zıtlar varsın felsefe konuşsun. Gölgesini doğrultup da, altında serinleyebilene helal olsun!..  Ve benzerler çöp karıştıra dursun. Ve konuşarak doysun bunca züğürt ekabir… Zengin çöpünde her gün bereket artar elbet…

Bu yüzden açlar çoğaldıkça tabelalar artacak..

Özet…

Kiminin geniş sırtına kiminin dar anlına,

Kader mader paslı maslı bir tabela takılı…

Sanki bütün firariler çay içer kana kana,

Sanki gizli fermanları son çaylarında saklı…

Sanki her biri ayrı bir yön, ayrı bir tabela

‘Hamzahane’nin sinekli camlarına asılı…

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Bir başarı Hikayesi: ‘Erzurumspor’
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva