Yer, Erzurum Cumhuriyet Caddesi..Yakutiye Belediyesi binasının yanından geçen kaldırım üzerinde yürüyen iki genç..Üniversite talebesi olmaları ve Erzurumlu olmamaları her hallerinden belliydi...Bu iki gencin yürüdükleri mahşeri kalabalık içinde herkesten farklı davranışları olmuştu ve birçok insan onlara bakıyordu.
Çünkü onlar Erzurum’un alışık olmadığı hele Cumhuriyet caddesinde hiç rastlamadıkları bir terbiyesizlik davranışı sergiliyorlardı..Kız arkadaşını sağ koluyla kendi göğsüne doğru çekip kavrayan delikanlı, iki de bir hafifçe eğilip peş peşe kızın dudaklarından öpücükler almaktaydı.. Kız ise tam bir sırıtık davranışı içinde..Zerre kadar kimseye aldırış etmiyorlardı.
Hınca hınç kalabalık önünde bu kabahati işlemek, Erzurum’un dününü bilen bizler için olağanüstü bir edepsizlik hareketiydi. Ama benden ve bir de önüm sıra yürütmekteyken aleni yaptığım küfürle onlara bakmaya başlayan adamdan başka anlaşılan artık kimsenin dikkatini çekmiyordu. Bu işler yoksa Erzurum’ da da mı olağan hale geliyor diye bir an endişelendim.
Ama ben, garipsedim, üzüldüm, utandım, öfkelendim ve küfür ettim. Tepki gösterseydiler faturası ne olursa olsun bol bol ikisini de döverdim.
Çünkü olay kasıtlıydı, tahrik ediciydi, halkın sabrını test etmekti, resmen provokatiflikti ve anlamlıydı… Erzurum gibi bir şehirde bu hayâsız davranış olamazdı. Hele Cumhuriyet caddesinde bunu yapmak ise, resmen akla zarardı.
Bu davranış, bazı yörelerimizde belki normal kabul edilebilirdi. Ama Erzurum’da olağanüstü bir haldi.
CUMHURİYET CADDESİ , ŞEHİR ŞİFRESİNİ TAŞIYAN BİR CADDE..
O Cumhuriyet Caddesi ki, Caddede gençler el ele tutuşup gezemezlermiş..Gezmeyi denemek isteyenler ise, bunu hayasızca bulan diğer gençler tarafından cezalandırmak üzere fiilen dayak atarlarmış..
O Cumhuriyet Caddesi ki, şehirde canlı bir sinema gösterisi için birkaç dansöz getirilmiş diye bütün şehir yediden yetmişe ayaklanmasına şahit olmuştu. Dansözler gösteri yapmadan Erzurum’dan çıkarılıp Ilıca’yı geçtikten sonra Emniyet kuvvetleri tarafından duyuru yapılarak halkın geç saatlere kadar ancak dağılması sağlanmıştı.
O cumhuriyet caddesi ki, solcu öğrencilerin Havuz başına yürüyüş yaptıkları nedeniyle şehir yine yediden yetmişe ayaklanmış favori ve saçları uzun gençleri yakalayıp favorileri ve saçları kesilmişti..Ve şu anda “ Özel Güneş İlköğretim okulu” olan bina,Vakıflar Öğrenci Yurduyken ben de orada öğrenciydim. Yurdun içine sel gibi akan kalabalık bir anda 175 adet sandalyenin gürgen ağaçtan olan ayaklarını çıkarıp sopa haline getirerek dışarıya fırlamışlardı. Sonunda güvenlik kuvvetleri duruma ancak geç saatlerde hâkim olabilmişlerdi.
O Cumhuriyet Caddesi ki, Halk Eğitim Merkezinde kasıtlı olarak oynan bir oyun yüzünden Erzurum’da yine toplumsal ve benzer hadiseler yaşanmıştı. Cumhuriyet Caddesi, Beyrut’un Özgürlük meydanı, Mısır’ın Tahrir meydanı gibi toplumsal tepkilerin ve protesto için öfkelerin odak noktasıdır.
Üstelik bu koruyuculuk sadece Cumhuriyet caddesine bağlı da değildi. Şehrin birçok mahallesine eskiden yabancı kimse sorgulanmadan mahalleye sokulmazmış ve adeta mahalle girişinde nöbet tutan gençler olurmuş..
O gençler, mahallelerindeki kızların ve kadınların korunmasından, namuslarından ve iffetlerinden kendilerini sorumlu hissediyorlarmış..
Bu değerlendirmeye katılmayanlar olabilir; onların düşüncelerine de saygı duyarım. Ama Erzurum’u farklı bulmalarını öneririm..
Kıbrıs’ta 60-70 kişilik seminerciydik..Bugünkü Cumhurbaşkanı olan Derviş Eroğlu o yıllarda başbakandı. Kendisini makamında ziyaret ederken sorulan bir soruya verdiği cevapta “ Benim ülkemde halkımın dini bütündür. Türkiye’de Erzurum’u ve Konya’yı hariç tutarsak geriye kalan Türkiye ile benim ülkem arasında hiçbir fark yoktur. “ demişti.
Birçok özelliğiyle Erzurum, her yerden farklıdır; Erzurum’a onurlu ve şerefli anlamlar yükleyen de bu farklılıklarıdır..Bu farklılıklar, Erzurum’un genleri olup bu genlerle asla kimse oynamamalı..!