Şubat ayı başında geçen Mevlid kandili konusunu işlememiştim. Aslında “ Kutlu doğum “ dediğimiz son peygamberin dünyaya teşrifi hadisesi Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından geniş bir zamana yayılmıştır.Örneğin Erzurum’da Nisan ayının üçüncü haftasında kutlanacak..Bu nedenle konumuzu işlemek için zaman hala ellimizde..İki yazı yazmak istiyorum.
SON DİNİN SON PEYGAMBERİNDEN ÖNCE..
İslam peygamberi gelmeden önce dünya, insanlıktan ve kutsal değerlerden uzaklaşmıştı. Hak hukuk adeta kayıp olmuştu. Zorbalık ve kuvvet, tek geçerli şeydi. Herkes kuvvetlinin yanında, her şey kuvvetlinin ellinde ve hizmetindeydi.
Dahası da vardı; kısaca,
-Önceki dinler tahrif edilmiş ve din, egemen sınıfların ve kişilerin menfaat aracı yapılmıştı,
-İnsanlar hayvan gibi pazarlarda alınıp satılıyordu, kölelik her tarafta yaygındı,
-Irkçılık had safhaya ulaşmıştı. Üstünlük iddiasıyla savaşlar yaşanıyordu.
-Kadın, birçok yerde ortak mal gibi erkeklerin süfli ihtiyacında kullanılırdı. Bu anlayış, dini mabet olan birçok manastırda bile yaygın hale gelmişti. Çin gibi milletlerde ise kadına isim vermeye bile değer bulunmaz, isim yerine verilen rakamlarla çağırılırlardı.
-Araplarda ise kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. Kız çocuğunu doğurmak bir aşağılama nedeni sayılmıştı.
İNSANLIK VE DEĞERLERİ GERÇEK ANLAMINI BULDU
İslamiyet’le beraber pazarda satılmış köle kişilik buldu, efendi oldu, komutan oldu, sevilir sayılır kişi oldu.
Hak hukuk oluştu. Kuvvetli ile zayıf adalet karşısında eşit oldu. Irkçılıkla üstünlük sağlamaya çalışanlar yok oldu. Kan davaları durdu. Kadın Allah’ın emaneti olarak nitelendi ve şahsiyet kazandı. Allah katında erkekle aynı seviyeye geldi. Kur’an-ı Kerim’de “ Ey iman eden erkekler ve ey iman eden kadınlar “ diye eşit bir çizgide muhatap oldular.
Fert kişilik buldu. İnsanlık “ En şerefli yaratık “ olarak değer buldu.
Kısaca yeryüzünde köhneleşmiş sistemler, adetler, alışkanlıklar bu ilahi ve insani duruş karşısında altüst oldular.
Dünya daha önce böyle bir şeyi ne görmüş, ne de yaşamıştı.
( Devamı Haftaya )