ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
KOM’dan sahte içki operasyonu
KOM’dan sahte içki operasyonu
Jandarma’dan duygu yüklü 'Anneler Günü' klibi
Jandarma’dan duygu yüklü 'Anneler Günü' klibi
Anneler gününde evlat yolu gözlediler
Anneler gününde evlat yolu gözlediler
 Meteoroloji kuvvetli yağış uyarısı yaptı
 Meteoroloji kuvvetli yağış uyarısı yaptı
Gür gözyaşlarıyla uğurlandı
Gür gözyaşlarıyla uğurlandı
HABERLER>TÜRKİYE
28 Ocak 2012 Cumartesi - 22:20

Vatandaş Sordu, Cumhurbaşkanı Cevapladı

Atatürk Üniversitesi İktisat Politikası Bölümü'nde yüksek lisans öğrencisi olan Neslihan Uzun. Cumhurbaşkanı Gül'e, "YÖK'ün yeni açılan üniversitelerin ihtiyacını karşılamak amacıyla öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında hiçbir koşul aramadan atadığı araştırma görevlileri, atandıktan sonra istenmeyen şartlar önlerine konularak işlerinden atıldılar. Görevimizi yeniden kazanmak için bir şeyler yapacak mısınız" sorusunu sordu.

Vatandaş Sordu, Cumhurbaşkanı Cevapladı

ANKARA (İHA) –
Atatürk Üniversitesi İktisat Politikası Bölümü'nde yüksek lisans öğrencisi olan Neslihan Uzun. Cumhurbaşkanı Gül'e, "YÖK'ün yeni açılan üniversitelerin ihtiyacını karşılamak amacıyla öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında hiçbir koşul aramadan atadığı araştırma görevlileri, atandıktan sonra istenmeyen şartlar önlerine konularak işlerinden atıldılar. Görevimizi yeniden kazanmak için bir şeyler yapacak mısınız" sorusunu sordu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, polisin sorunlarıyla yakından ilgilenilmesi gerektiğini belirterek, "Şimdilik poliste sendikayı biraz daha ileri bir döneme bırakmak gerektiği kanaatindeyim" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün, vatandaşlarla doğrudan iletişim kanalı olarak nitelediği ve siyasal iletişim Türkiye'deki önemli örneği olan "Cumhurbaşkanı'na Sorun" uygulamasının ilki bugün gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Gül, internetten kendisine sorulan sorulardan en çok beğenilenlerin sahipleriyle dün Çankaya Köşkü'nde buluştu ve sorulara karşılıklı cevap verdi. Cumhurbaşkanı Gül'e, 13 bin 750 soru arasından oylamayla en çok beğenilen 10 soruyu yöneltecek kişiler, dün Çankaya Köşkü'ne geldi.Çekim hazırlıkları tamamlanmasının ardından Gül'ün karşısına geçen 10 kişi, sorularını Cumhurbaşkanı'na yüz yüze sorma imkanı buldu.
"BM GENEL SEKRETERİ OLMAYI ŞAHSİ OLARAK DÜŞÜNMEDİM"
İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü öğrencisi Çağdaş Yıldız, uygulamayla halkla devlet arasındaki duvarların kaldırılmasına yaptığı katkıdan dolayı Gül'e teşekkür etti. Yıldız, yaptığı çalışmaya göre uygulamanın siyasal iletişim alanında dünyada ilk olduğunu vurgulayarak, "Çok özel bir an yaşıyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde başıma bir şey gelse, sosyal medya aracılığıyla size ulaşsam bana sahip çıkılacağını biliyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin yeni aktif dış politikasına bağlı olarak, son yıllarda uluslararası örgütlerde yönetici pozisyonlarına Türklerin gelmesinin olağanlaştığını dile getiren Çağdaş Yıldız'ın "Sizin de göreviniz sonrasında böyle bir düşünceniz var mı? BM Genel Sekreterliğine gelseniz, BM'ye nasıl bir işlevsellik ve vizyon katarsınız?" şeklindeki sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin uluslararası görevlere çok önem verdiğini kaydederek, siyasete başlamadan önce kendisini de 8 yıl uluslararası memurluk yaptığını hatırlattı. Başbakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı dönemlerinde, şimdi de Cumhurbaşkanı olarak Türklerin uluslararası kuruluşlarda görev almasına önem verdiğini, bunu takip ettiğini ve desteklediğini söyleyen Gül, son yıllarda birçok Türk vatandaşının önemli görevler üstlendiğini kaydetti.
İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Direktörü Ahmet Üzümcü, NATO Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Diriöz'ün çok önde gelen isimler olduğunu belirten Gül, bu isimlerin dışında Türk sivil ve askeri personelin uluslararası alanda önemli görevler aldığını anlattı.
Gül, BM Genel Sekreterliği seçimlerinin çok hassas, uluslararası dengeleri ve kotaları olan bir sistem olduğuna dile getirerek, "Ben şahsi olarak hiç düşünmedim doğrusu. Türkiye'nin de böyle bir niyeti, beyanı olmadı. Zaman zaman görüyorum, duyuyorum, böyle düşünenler oluyor" diye konuştu.
"POLİSLERİN SORUNLARIYLA İLGİLENİLMESİ GEREKİYOR"
Diyarbakır'da polis memurluğu yapan Mehmet Emre Onatça'nın, emniyet mensuplarının çok ağır şartlarda çalıştığına dikkat çekerek, "Sendikamız yok. Polise sendika hakkı ne zaman verilecek" sorusuna Cumhurbaşkanı Gül, "Bu, kritik bir soru. Önce polisin, diğer güvenlik mensuplarının ne kadar fedakarca çalıştığını hepimiz biliyoruz. Bu fedakarlıkların sayesinde suçluların nasıl yakalandığı, suçların önlendiği de kamuoyu tarafından biliniyor. Polise olan halkın güveni artıyor. Bu öyle bir meslek ki bu mesleğin içine bir ayrımcılık, tarafgirlik girerse Türkiye'yi çok sarsar. Bunu bizler biliriz. 1970'li yıllarda poliste de sendika vardı, Pol-Der, Pol-Bir gibi dernekler vardı. Polis, üniversitelerde olduğu gibi ideolojik olarak bölündü. Ve o dönemler Türkiye'ye bunun çok büyük zararı oldu. Hepimizin korkusu bu. Yoksa tabii ki her meslekten insanların örgütlü şekilde mesleki hak ve hukuklarını savunabilmeleri, hepimizin arzu ettiği bir şeydir. Ama Türkiye'nin böyle bir deneyimi olduğu için çok çekiniyoruz. Şimdilik poliste sendikayı biraz daha ileri bir döneme bırakmak gerektiği kanaatindeyim" cevabını verdi.
Polisin sorunlarıyla yakından ilgilenilmesi gerektiğine işaret eden Gül, polisin askerlik yapması haksızlığının hükümet, Meclis ve siyasetçiler tarafından görüldüğünü ve bunun kaldırıldığını belirterek, "Zaten bazen sokakta 24 saat askerlik yapıyorsunuz. Ömür boyu askerlik yapıyor gibisiniz, belki ondan daha ağır görevler yapıyorsunuz. Belki bu tip kanalları kullanarak, sorunları dile getirmeniz daha doğru" ifadelerini kullandı.

"BÖYLE OLMAZSA ZATEN ÖĞRETİM ÜYESİ OLUNMAZ"
Atatürk Üniversitesi İktisat Politikası Bölümü'nde yüksek lisans öğrencisi olan Neslihan Uzun Gül'e, "YÖK'ün yeni açılan üniversitelerin ihtiyacını karşılamak amacıyla öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında hiçbir koşul aramadan atadığı araştırma görevlileri, atandıktan sonra istenmeyen şartlar önlerine konularak işlerinden atıldılar. Görevimizi yeniden kazanmak için bir şeyler yapacak mısınız" sorusunu sordu.
Gül, programda hiçbir şart bulunmadığı bilgisinin doğru olmadığını ifade ederek, lisans mezunu olanların belli ortalama ve yabancı dilde belli seviyeyi tutturması, olmazsa belli bir sürede o seviyeye çıkmayı kabul etmesi gerektiğini belirtti. "Böyle olmazsa zaten öğretim üyesi olunamaz" diyen Gül, öğretim görevlisinin belli bir standardın üstünde olması gerektiğine dikkat çekti.
Araştırma görevlileri için sonradan bazı koşulların ortaya çıktığını duyduğunu belirten Gül, "Hatta bununla ilgili mahkemelik olunmuş duyduğum kadarıyla. Kazananlar da olmuş, onlar geri dönüyorlarmış. Konuyu takip edeceğim" diye konuştu.
Gül, akademisyenlere mesaj da göndererek, "Muhakkak o kriterleri en üst seviyeye getirmek için uğraşması gerekir. Çünkü onun işi ne, üniversite talebelerini yetiştirmek. Onlar çok farklı bir öğretmen oluyorlar tabiri caizse. Muhakkak lisan bilmeleri, ortalamalarının yüksek olması gerekiyor. Yoksa üniversite eğitimimizin seviyesi düşer" ifadelerini kullandı.
"2 KİŞİ ÇALIŞIYOR, 3 KİŞİYİ BESLER HALE GELİYOR"
Çevre Mühendisi Yunus Koç'un "65 yaşına gelip saçları beyazlayan insanları çalışırken görüyor ve çok üzülüyorum. O yaşa gelen bir insan evinde 'torun' sevmeli ve dinlenmeli. Öbür taraftan yaşı 20-35 arası 3 milyonu bulan bir işsiz kesim var. Gelir adaletsizliğini nasıl çözersiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, 65 yaşına gelenlerin emekli olması halinde bu kişilere de sosyal güvenlik sistemi içinde para ödeneceğini belirterek, şunları kaydetti: "İşsizlik de var. İşsizliğin çözümüyle ilgili yol değil bu. Çünkü Türkiye, daha önce bunları denedi. 40-45 yaşında emekli olanlar vardı. Ama uzun dönem içinde gördük ki bu, sosyal güvenlik sistemini çökertti. Sosyal güvenlik sisteminin çalışmayan, üretmeyen insanlara maaş vermesi. Bu o kadar büyük bir yük oldu ki 2 kişi çalışıyor, 3 kişiyi besler hale geliyor. Bu, bütün ekonomide o kadar büyük bir çıkmaza sebebiyet veriyor ve bütçeler sıkıntıya giriyor. Bu sağlıklı olmadığı için çalışabilecek durumda olan insanların çalışmasına karar verildi ve emeklilik yaşı yükseltildi. İşsizlik için yeni üretim alanlarının seçilmesi, yeni iş imkanları ve istihdam alanları çıkarılması. İşte bütçeden para olacak ki o para üretim alanlarına gidebilsin. Şimdi hisleniyorsun onu da takdir ediyorum ama eminim ki üniversiteyi bitirince ekonomiye makro çerçevede baktığında doğrunun bu olduğunu göreceksin."
"BOR MADENİYLE İLGİLİ KAMUOYUNDA ÇOK FAZLA YANLIŞ BİLGİ VAR"
Gazi Üniversitesi maliye bölümü öğrencisi Merve Kırca'nın, "Dünyanın en önemli madeni borun yüzde 80'i Türkiye'de, kalan yüzde 20'lik kısım ayrı ülkelerdedir. Türkiye bor minerallerini işleyebilecek tesisatı kurarsa tekel konuma geçecek durumdayken neden kaynaklarımızı başka ülkelere işleyip satmak ve maksimum kar elde etmek yerine hammadde olarak ucuza satıyoruz?" şeklindeki sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Gül, "İyi ki bu soruyu sordun. Çünkü bor konusuyla ilgili kamuoyunda çok fazla yanlış bilgiler
var" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin dünyadaki bor rezervinin yüzde 70-72'sine sahip olduğunu ve uluslararası bor piyasasının yüzde 50'sini elinde tuttuğunun altını çizen Gül, borun Türkiye'den ham bir maden olarak ihraç edilmediğini belirtti. Eti işletmelerinin, tamamen bor madeniyle ilgili faaliyet gösteren bir kuruluş olduğunu ifade eden Gül, Eti tesislerinde bor madeni işlendiğini ifade etti. Türkiye'nin yıllık bor madeni ihracatının 900 milyon dolara yaklaştığına işaret eden Gül, "Türkiye'nin bor ihracatının yüzde 92'si işlenmiş, hem de yüksek katma değer verilmiş ve en yüksek seviyeye getirilip öyle satılıyor. Bu kamuoyu tarafından bilinmiyor. Borun doğrudan kullanılan bir madde değil, petro'fdn Yasaklanması Örgütl, kömür, altın, gümüşün doğrudan kullanılıyor" diye konuştu.
Borun cam, çini, seramik gibi alanlarda kullanıldığını, kullanım alanının genişletilmesi için araştırma geliştirme çalışmaları yapıldığını söyleyen Gül, borun gübre alanında da kullanılabileceği metot geliştirildiğini ifade ederek, madenin bu alanda da kullanılmaya başlayacağını kaydetti.

"OKUL, ÜNİVERSİTE, DERSHANE ÜÇLÜ AYAĞI VAR, AİLERE YÜK OLUYOR, AYRICA İSRAF OLUYOR"
Mühendis Nebise Şahin Akaryıldız'ın, "Eğitim sistemimizdeki en büyük yara, dershanelere mahkum edilen öğrenci ve ailelerdir. Devletin üstlenmesi gereken eğitim işi, bir bakıma dershanelere ihale ediliyor. İlkokul üçten itibaren kesintisiz bir dershane süreci başlıyor. Çözüm öneriniz nedir?" sorusuna ise Cumhurbaşkanı Gül, şöyle cevap verdi:
"Dershaneler de eğitim sisteminin bir gerçeği ama iyi bir gerçeği değil. Bu, eğitim sistemimizde yetersizlik olduğunu gösteriyor. Yetersizlik iki açıdan var; imkan olarak, arz talep ihtiyacını karşılama açısından yetersizlik var. Şimdi çoğaldı ama vaktiyle yeteri kadar üniversite olmayışı, kontenjanın sınırlı olması ama liseden mezun olanların sayısının çok olması. Yarış söz konusu olunca, imtihanla öğrenciler üniversiteye alınmaya başlayınca kaçınılmaz olarak dershaneler ortaya çıktı. Maalesef İyi bir sistem değil bu. Son yıllarda üniversite sayısı çok artınca, iyi üniversitelerin sayısı çoğalınca, kontenjanlar çoğalınca dershane sayısında azalma başlamış. Sorular gelince, ilgili kurumlardan bilgi aldı arkadaşlarımız. Son yıllarda azalmış. 4 bin 500'lere kadar ulaşan dershane sayısı şimdi 4 binin altına düşmüş. Bir başka sebebi de imtihan. Bir yere sınavla giriliyorsa, kazanmak için yarış başlıyor. Eğer üniversiteye giriş sınavları yerine, ileride liselerdeki başarılarınız, lise boyunca herkesin
başarısı, not ortalamasına bakılan sisteme geçilirse o zaman dershaneler devreden çıkacak, herkes bulunduğu okulda daha başarılı olmaya çalışacaktır. Bütün bunların yanında dershanecilik bir nebze de olsa devam edebilir çünkü her zaman yarış söz konusu hayatta. Yarışa hazırlanmak için destek unsurları ortaya çıkacaktır. Önemli olan, bunu eğitim sisteminin çok temel bir aracı olmaktan çıkartmak. Şu anda eğitim sistemimizin neredeyse temel aracı halinde. Okul, üniversite, dershane üçlü ayağı var. Ailelere yük oluyor, ayrıca israf oluyor. Siz okulda bir konuyu öğreniyorsunuz ya da öğrenmiyorsunuz onu orada kapatıp dershaneye gidip orada öğrenmeye çalışıyorsunuz. Bunlar hep israf.''
"ÇEVRE BİLİNCİ UYANMAYA BAŞLADI"
Cumhurbaşkanı Gül, yazılım firması çalışanı Emrah Çakmak'ın, "Her yer inşaat, her yer ev, her yer alışveriş merkezi oldu. Parklar çok az ve çok uzakta. Uçurtma uçuracak yer yok. Misket oynayacak yer yok. Mahalle maçı yapacak yer yok. Kumda oynayarak kirleneceğimiz yer yok. Toprakta patates pişirecek yer yok. Ayağımız toprağa değmiyor. Peki ben nasıl çocukluğumu yaşayacağım?" şeklindeki sorusu üzerine, her çağın kendine has gerçeği olduğunu dile getirdi.
"Bizim çocukluğumuz bu atmosferde geçti" diye konuşan Gül, Türkiye'de şehirleşmenin çok hızlı yatro'fdn Yasaklanması Örgütşandığını, binaların çok hızlı yapıldığını belirtti. Belli bir dönemde imar durumlarının da özensiz gerçekleştiğine dikkat çeken Gül, "Böyle olunca çok ihmal oldu. İnsanlar kötü evlerden, biraz daha iyi evlere gelmeyi yeterli zannettiler. Köylerden, ilçelerden çevre illerden büyük şehirlere müthiş akım oldu. Türkiye'deki en büyük değişim aslında şehirlere olan göçle yaşandı ve bu hala devam ediyor" şeklinde konuştu. Gül, bu durumun sonucu olarak plansız, programsız çarpık yapılaşma yaşanmasının yanında ihmallerin de söz konusu olduğunu belirterek "Son yıllarda bunun farkına varıldı. Çevre bilinci uyanmaya başladı. Büyük parklar, belediyelerin önem verdiği sosyal ihtiyaçları karşılayacak imkanlar, kaynaklar ayrılmaya başlandı. Doğru istikamette geri dönüşün başladığını ifade edebilirim" dedi.
"TELEVİZYONLAR ASLINDA EN BÜYÜK EĞİTİMCİ"
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Melek Karacaoğlu'nun, televizyonların özellikle gündüz kuşağı yayınları ve diziler hakkında ne düşündüğünü ve daha kaliteli programlar için RTÜK'ün daha etkin çalışması gerekip gerekmediğini belirtmesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül, gündüz programlarını seyredemediğini dile getirdi. Bu yönde çok duyum aldığını anlatan Gül, "Şikayetler var, kalitenin, seviyenin düştüğü yönünde" dedi.
Gül, bu konuyla ilgili de bir gayrete ihtiyaç olduğunu ifade ederek, "RTÜK bunları inceliyordur ve eminim ki çalışmaları vardır. Buralarda da yasakçı zihniyetle yaklaşırsak sonuç alamayız ama özendirici bir şekilde herkesin kendi içinde otokritik yapması, toplantılar yaparak, ortak şikayetlere önem vermesi sağlanırsa mesafe alınabileceğini düşünüyorum" şeklinde konuştu. Televizyonların aslında en büyük eğitimci olduğunu belirten Gül, "Halkı, çocukları, hanımları, evde oturanları dolaylı olarak
şekillendiren en önemli mekanizmadır. Dolayısıyla oradaki seviye şüphesiz ki bir toplumun geleceğini de yakından ilgilendirmektedir. Bunun üzerinde çok ciddi olarak durulması gerektiğine inanıyorum. RTÜK ziyaretlerinde de bu düşüncelerimi paylaşıyorum. Onlar da bunları değerlendiriyordur" ifadelerini kullandı.
"TABELALARA VE İNTERNET SİTELERİNE VERİLEN İSİMLER BENİM DE DİKKATİMİ ÇEKİYOR"
Edebiyat öğretmeni Bekir Orhan'ın, "Ülkemizde giderek yabancı kültüre hayranlık artmakta. Kültürel birikimlerimizin yok olmasından tedirginiz. Özellikle 'dil' unsuruna değinmek istiyorum. Yabancı sözcüklerden oluşan tabelalar giderek artmakta. Bunun önüne geçmek için yetkililerin çalışması var mı?" şeklindeki sorusu üzerine Gül, günümüz dünyasında bütün kültürlerin birbirine çok açık olduğuna işaret etti. Evlerde bütün dünyanın televizyonlarından hangisinin istenirse izlenebildiğini dile getiren Gül, kültürler arasında müthiş bir etkileşim olduğunu belirtti. Bundan korkmamak gerektiğini anlatan Gül, şunları kaydetti: "Kendi kültürünüze muhakkak güvenmeniz gerekir. Şu bir gerçek; kendi kültürümüzü sunma konusunda gayret olmalı. Zaman zaman benim de çok dikkatimi çekiyor tabelalar, sitelere verilen isimlerde. Bazıları yakışabiliyor, bazılarını da çok abartılı görüyorum, yakışmıyor. Bunun yanında Türkçe kökenli, kendi kültürümüzün stillerini taşıyan çok güzel isimler de ortaya çıkıyor. Burada biraz kendi kültürümüzden bugünün anlamına, çağa uygun bir üretimin yapılması gerekiyor. Diyorlar ya stilize etmek. Bu konuda gayretin noksanlığını görüyorum. Devletin kültür politikası çerçevesinde Türk kültürünü öne çıkartmak ayrı bir mesele ama bu konularda yasak getirmek, bazı ilkeler koymak, hukuki düzenleme yapmak başka bir şey. İkincisi doğru olmaz. İkincisi zaten yasakçı bir zihniyet, kendi öz kültürümüze güvenmeyen bir davranış olur ama kendi kültürümüzü destekleyerek, zenginliğini öne çıkartıcı politikalarla bunu dolaylı olarak sağlamak bir görev diye düşünürüm."
"DİPLOMAYI ALINCA 'KARŞIMA OTOMATİK İŞ ÇIKACAK' DİYE BİR ŞEY YOK"
Cumhurbaşkanı Gül, gıda mühendisi Vahit Akyol'un, "Her geçen gün büyüyen, AB standartlarında gıda kalitesini elde etmeye çalışan ülkemiz neden gıda mühendisi istihdam etmiyor? Kamudaki denetimlerde gıda mühendisi sayısı oldukça az bulunmaktadır. Ülkemizde gıda kalitesinin daha iyi olması için kamuda daha çok yer almak istiyoruz" şeklindeki sorusu üzerine ise, gıda mühendisliğinin çok önemli bir meslek alanı olduğunu ifade ederek, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından aldıkları bilgiye göre,bakanlıktaki gıda mühendisi sayısının bin 500'e yaklaştığını, sayının yıllar içinde artan seyir gösterdiğini belirtti. Gıda güvenliğinin çok iyi kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çeken Gül, kamudaki gıda mühendislerinin sayısının artacağına inandığını dile getirdi.
"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığından kadro istemiş" diyen Gül, "Ama ne kadar artarsa artsın, gıda mühendisleri sadece kamuda çalışacak diye bir şey yok. Gıda sektöründe özel sektör, güçlü bir şekilde gelişiyor. Biraz daha geniş anlamda bakmak gerekir" ifadelerini kullandı. Gül, üniversitelilere de seslenerek, "Bir kişi üniversiteye girip, 'diplomayı alınca karşıma otomatik iş çıkacak' diye bir şey yok. Bunu hepimizin bilmesi lazım. Keşke her üniversite mezununa 'otomatik seni
şurada bekleyen iş var' denebilse. Ama gerçekçi olursak böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok. Bir zamanlar bazı ülkelerde vardı. Her üniversite mezunu kanunla devlet memuru oluyordu. Ama o ülkeler battı. Herkes en iyi şekilde mezun olmaya çalışmalı. Türkiye gibi büyüyen, dinamik ülkede iş imkanları çok olacak. Türkiye diğer Avrupa ülkelerindeki doygunluk noktasına gelmiş, büyüme durmuş değil. Bizim daha çok yapacak işimiz var. Yürümemiz gereken çok yol var. Bu yolu yürürken üniversite mezunlarına ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

 
‘Meselemiz gönülleri fethetmektir’
 
Erdoğan, ‘Günün Şahsiyeti’
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘İslam alimlerine çok büyük işler düşüyor’
Irak Yüksek İslam Konseyi Başkanı Ammar el Hakîm Diyanet İşleri Başkanı ...
Azerbaycan’dan örnek adım
Ünlü yazar İbrahimbeyov,Fransız onur nişanını iade edeceğini açıklarken ...
Fransa kendi vahşetini sansürledi
Times gazetesi, Fransa hükümetinin, resmi bir metinde Cezayir'in bağımsızlığı ...
 
Başbakan Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu...
'Kendi kokuşmuş tarihlerine baksınlar'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin geçmişinde soykırımın olmadığını ...
Fransız mallarına boykot
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1915 ...
 
Ermeni Köyü'nden Fransa'ya Tepki
Fransa Senatosu'nun "soykırım iddiaları" inkarını suç sayan teklifi görüşmeye ...
Fransa’ya bir tepki’de Bakü’den
Azerbaycan Uluslararası Diaspora Merkezi ve çeşitli sivil toplum örgütleri, ...
Yıldız enerji vizyonunu değerlendirdi
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bölgede inşa edilen yeni ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Konunun Mülkiyeti 
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Ülkü Ocakları Mektebi ve Yiğido Mehmet Şarkışla
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Bir başarı Hikayesi: ‘Erzurumspor’
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva