ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik 
Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik 
Hainlere ait EYP ve çok sayıda mühimmat ele geçirildi
Hainlere ait EYP ve çok sayıda mühimmat ele geçirildi
Erzurum’un şirketleşme performansı düşüşte
Erzurum’un şirketleşme performansı düşüşte
MEB’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
MEB’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
Hainler Avrupa’nın başına bela oldu
Hainler Avrupa’nın başına bela oldu
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
26 Nisan 2010 Pazartesi - 22:07

Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları: “Sarıkamış’tan Esarete”

OĞUZHAN SAYGILI/Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Değerli tarih araştırmacısı, emekli binbaşı, sahaf, merhum Sami Önal’ın daha önce yayın dünyasına kazandırmış olduğu “Saadettin Paşa’nın Anıları: Van’daki Ermeni, Kürt Olayları, 1896” isimli kitabını okuyunca çok etkilenmiştim. Sami Beyin editörlüğünün yaptığı, başlıkta ismi vurgulanan komutanın hatırası hakkında bir şeyler yazmak istedim

Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları: “Sarıkamış’tan Esarete”

Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Değerli tarih araştırmacısı, emekli binbaşı, sahaf, merhum Sami Önal’ın daha önce yayın dünyasına kazandırmış olduğu “Saadettin Paşa’nın Anıları: Van’daki Ermeni, Kürt Olayları, 1896” isimli kitabını okuyunca çok etkilenmiştim. Sami Beyin editörlüğünün yaptığı, başlıkta ismi vurgulanan komutanın hatırası hakkında bir şeyler yazmak istedim.[1]
            Emekli Tuğgeneral Ziya Yergök’ün hatıralarını konu alan eserin ilk üç bölümünde adı geçen subayın, 83. Alay Komutanlığı’na atanmasından, esir düştüğü tarihe kadar sağlam muhakemeli bir subay gözüyle harple ilgili intibalar, Köprüköy Muharebesi’ni nasıl kazandığımız, “Sarıkamış Felâketini Doğuran Nedenler” ayrıntılarıyla anlatılır. Bu dönemi anlatan hatıra, roman ve araştırma kitaplarında karşılaştığımız Sarıkamış Trajedisinin zehirli acı hakikatlerini Merhum Ziya Bey de kaleminin gücü nispetince göstermeye çalışır.
            Yazar, savaşta silah arkadaşlarını anlatırken Yahudi bir asker ile İstanbul Harbiye’sini bitiren, Teğmen Erzurumlu Pastırmacıyan Vahan’ın Köprüköy Muharebesi’ndeki kahramanlığından, fedakârlığından, bacağından yaralanmasından bahseder. Bu kitabı okuduktan sonra bir gazetede[2] bu kahramanımızın dönemin meşhur hainlerinden Karekin Pastırmacıyan[3] ile kardeş olduğunu öğrendim. Dolayısıyla adı Ahmet, Mehmet olanların içerisinde devletimizin köküne dinamit koyanlar olduğu gibi, Vahan Pastırmacıyan gibi kıblesi farklı olanların da Mehmetçik kavramının içerisinde değişik renkler oluşturduğunun farkına vardım. Bu ve buna benzer azımsanamayacak vakalar, hiç şüphesiz “Hain Ermeniler” gibi toptancı yargıların da isabetsizliğine işaret etmektedir.
//YAZARIN ESARET HAYATI
Kitabın omurgasını yazarın Sibirya’daki esaret ile Orta Asya’daki mahpusluk hatıraları oluşturur.
Yazar, 2 Ocak 1915 günü 28’inci Fırka(Tümen) Sıhhiye Bölüğü ile birlikte Sarıkamış Muharebesi’nde Ruslara esir düşer. Muhtelif yollardan geçilerek Sibirya’daki bir esir kampına götürülür. Burada belli bir müddet kaldıktan sonra esir kampından birkaç arkadaşıyla kaçar. Tabi bu esir kampından kaçış çok çileli olur. Birkaç kez yakalanır, hapse atılır.
Ziya Bey, esir kampından kaçıp yurda dönerken Sibirya, Doğu Türkistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Hazar Denizi, Azerbaycan ve Gürcistan güzergâhını takip eder. Esir olmasıyla ülkesine dönmesi 5 buçuk yıl sürer. Geçtiği ülke ve şehirlerle ilgili ayrıntılı, ilginç gözlem ve tasvirlerde bulunur.
Şairin dediği gibi “Doğduğundan beri istiklâle âşık olan” bir milletin şerefli bir komutanının esarete alışması hiç de kolay olmayacaktır. Yazarın anlatımına göre esirlere yapılan muamele; esir kampına, konjonktüre, esirin tabiiyetine, kamplardaki görevli asker ve subayların inisiyatifine göre değişmektedir. Esirlere yapılan kötü muamele Osmanlı ve İttifak kuvvetlerinin esir Rus askerlerine yapılan davranışlarla paralellik arz ettiğini, rütbe farkı dolayısıyla maaş ve ikametgâhta kendilerine farklılık uygulandığını bunun dışında hiçbir jest ile karşılaşmadığını, esirlerin Rus subay ve erlerine yaptığı itirazların sonucu hakaretle başlayarak dipçik ve kırbaçla dayak yiyebildiklerini, soğukta cezalandırıldıklarını, bunun sonucu olarak birçok kader birliği yaptığı kişilerin basurunun depreştiğini, ya da ciğerlerini üşüterek öldüğünü anlatır. Almanya ve Avusturya- Macaristan’dan Kızılhaç heyetlerinin gelerek özellikle de Türk esirlere senet karşılığı borç para dağıttığını, Türklerin açgözlü olması yahut Türklere bilerek az verilmesi gibi birçok sebepten bu uygulamanın olduğunu belirtir. Bizim Kızılay’ın da kendilerine sigaradan başka yardım etmediğini, bunun küçümsenmemesi gerektiğini belirterek “yoksul ve düşkün hükümetin Kızılay Cemiyeti de yoksul olur.” (s.158) der.
Yazar, mevcut Alman, Avusturya esirlerinin eğitim, kültür, mesleki donanımının Türk esirlerine göre biraz daha yüksek olduğu için daha rahat ettiğini belirtir. Personelimizin kılık-kıyafetlerinin de diğer ülke esirlerine göre daha fena olduğunu, bir Rus vatandaşının sitem ederek, kızarak kendilerine insanca yardım ettiğini şöyle anlatır. “Kamışlof’ta trenden inip yürümeye başlayınca orada resmi, sivil birçok Rus erkek ve kadın, bizleri seyretmek için toplanmışlardı. Soğuk sıfırın altında 30 derecenin altında idi. Bizim askerler acınacak durumdaydılar. Eski püskü elbise ve kaputlar içinde, ayakkabıları kalik (yırtık, dilenci postalı) halini almıştı. Bunlar arasında bir askerin de ayakkabıları yoktu. Yırtık çoraplarla sıraya girmeye gidiyordu. Bu acıklı görüntüye dayanamayan bir Rus kadını lastiklerini çıkardı bu ere verdi ve bize de birçok küfürler savurdu. “Böyle perişandınız niçin muharebeye girdiniz?” gibi haklı sözler söyledi.”(s.140)
Eğer yanlış anlamadımsa Türk askerlerinin bir kısmının dahi esarette komutanlarına saygı duymadığını, kendileriyle birlikte esir olan Arap askerlerinin (muhtemelen Arap Taburlarını kastediyor.) burada ne gibi yaklaşımlar içerisinde olduğunu Ziya Yergök anlatmaya çalışır: “Mekke Şerifi Hüseyin’in düşman tarafına geçmesi ile başlayan Arap ihtilâli, esir Arap subaylarını canlandırdı. Bunlar Ruslara, ‘Biz de sizlerdeniz. Bizlere esir muamelesi yapmayın’ diye iddia edip dilekte bulundular. Yeni hükümet bu iddiayı dinledi ve Arapları serbest bıraktı. Bunlar şehirde serbest dolaşmakla kalmayıp kaçma teşebbüsünde bulunan Osmanlı subaylarını ihbar edip yakalatarak esirlikten esirliğe sürünmelerine, genel hapishanelere göndermelerine neden oldular. Kurtulmamız için harbi kazanmaktan başka bir ümidimiz kalmamıştır.” (s.180)
Yazar, esaret yaşamında Tatarların kendilerine tahmin ettiklerinden daha iyi davrandığını, birçok yardımları dokunduğunu, bu sevecen insanlar sayesinde Sibirya’dan Anadolu’ya gelebildiklerini; aksi takdirde kesinlikle Anadolu’ya gelemeyeceklerini söyler.
İlk defa elektrik ile aydınlanmayı Tomsk şehrinde, plajı Batum’da gördüğünü beyan eder. Krasnoyarsk’ta kışın köylülerin ineklerden sağladıkları sütü kaplara doldurup dondurduktan sonra, kaplardan çıkarıp soğuk bir yerde sakladıklarını daha sonra da bunları parçalayıp çuvalla sattıklarını ve bu sütlerin ne kadar leziz olduğundan bahseder.(s.166)
Sami hocanın önsözünde değindiği gibi genelde savaşı özelde “Sarıkamış Faciası”nı yaşamış, hatırasını yazmış, komutanların yazdıkları eserlerde savaşın öncesi, seyri, sonrası; yenilginin sebepleri vs. gibi durumlar bir asker penceresinden anlatılmaya çalışılmıştır.
Yazar, özellikle esaret yaşantısından dolayı birçok farklı yerleşim alanları ve toplumları gördüğünden; cephe gerisindeki insanların düğününden, giyim-kuşamına; gelenek ve göreneklerinden, yemek kültürüne birçok alanda bir toplum bilimci, bir halk bilimci gibi gözlemler yapmaya çalışır. Bu gözlemler meslektaşlarının yazdıklarıyla kıyaslanınca yazarı ve eserini farklı kılar.
Diğer taraftan insan kalitemizle ilgili rahmetli Ziya Paşa’nın acı tespit ve eleştirilerinin aradan geçen 80 küsur seneye rağmen devam edip etmediğinin cevabının verilmesi okuyucuya bırakılmaktadır. Osmanlı devletinin son demlerini yaşadığı, olmazsa olmaz dersler çıkarılması gereken “Sarıkamış Faciası”ndan ve bir esirin gözüyle yaşadıklarından ibretlik vakaları öğrenmek isteyenlere bu akıcı ve sade dilli eseri tavsiye edebilirim.
 
[*] Eğitimci, Eposta: ikizkuyu@yahoo.com
[1] Sami Önal (Yayına hazırlayan), Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları ,“Sarıkamış’tan Esarete” 1915–1920, I.Basım, Kasım 2005, İstanbul, 261 Sayfa, 15 Sayfa fotoğraf, Remzi Kitabevi, www.remzi.com.tr
[2] Milliyet gazetesinin 4 Haziran 2006 günlü sayısında Yasemin Çongar’ ın makalesinde Vahan Pastırmacıyan’ın, Karekin Pastırmacıyan’ın kardeşi olduğunu anlatılır.
[3] Bu şahsiyet 1896’da Osmanlı Bankası’nın işgalinin mimarlarından, Ermeni Devrimci Federasyon’unun liderlerinden, iki dönem Meclis-i Mebususan’da Erzurum mebusluğu yapan, I. Dünya Savaşı’nda Ermeni Gönüllülerini örgütleyerek Ruslarla birleşip Osmanlı Ordusuna başkaldıran, 1917’de kurulan bağımsız Ermeni Cumhuriyeti’nin Washington büyükelçiliği yapan Armen Garo lakaplı Karekin Pastırmacıyan’dır.
             

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 2 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Erşan Erpolat 10 Temmuz 2010 Cumartesi 08:53

Ben aslen erzurumlu köklü bir aileden geliyorum dedem emekli albaydır...Bu Karakin Pastırmacıyan 1916 da çok ustaca düzelenen bir suikastle Erzincan-Kemah Brastikli Aziz Ağa taarfından öldürülmüştür.devlet bunu açıklarsa zor durumda kalır Genelkurmay arşivlerinde var nunu dedem anlatırdı sürekli...Burda ayzılar kitapalrın çoğu uydurmadır ben bu kitaplarada inanmıyorum

Yorumu oyla      6      4  
mehmet erdadaş 9 Temmuz 2010 Cuma 12:56

ya ben kimsenin yazdığı kitaba inanmıyorum herkes belirli süzgeçten geçtikten sonra gerçekelr saklı olmak üzere sadece belirli bir tarafı hakl ıgöstermek için yazıyor...Meşhur hainlerden karakin pastırmacıyanın cevevrede öldüğü yazılıyor peki o zaman bunu mezarı nerdedir ortada yok ? yıllar sonra araştırdığım bilgiler doğrultusunda öğrendiğim şudur karakin pastırmacıyan savaşın en hararetli yıllaranda 1916 da Aziz Ağa adlı birir tarafından öldürüldüğüdür gerçekte budur...

Yorumu oyla      6      4  
Burhanettin eser 27 Mayıs 2010 Perşembe 08:33

Gerçekten güzel bir kitap aynı komutanın önceki anıları da yayınlandı 1911 yıllarına ilişkin o da ve bu kitapta okunması gereken kitaplardır selamlar

Yorumu oyla      6      4  
SAVAŞ KABAKLI 7 Mayıs 2010 Cuma 06:05

Gani Bey web özürlü olmamı mazur görün. Umarım yanlış bir soru sormuyorum. Web sayfanızı yazar mısınız? Enver hakkında sizin gibi düşünmeyenlerdenim. Bu nedenle yazınızı okumak isterim. Ya da mailime gönderirseniz oda olur. savaskabakli@gmail.com

Yorumu oyla      6      4  
Gani YAĞANOĞLU 29 Nisan 2010 Perşembe 20:28

Ben 2 defa okudum bu kitabı. Aslında herkes okumalı, belkide geçmişimizin en acı ve elem veren bu olayın bir kısmı İlçemiz PASİNLER, KÖPRÜKÖY ve Enver PAŞA'ININ Horasan İlçesi Köprüköy arasındaki birlikleri denetlemesi bölümü beni etkiledi. WEB SAYFAMDA Enver PAŞAYI her yönüyle tanıttım. Ayrıca benim çok hayran olduğum kişi. RUHU ŞAD OLSUN İNANIYORUM CENNETTEDİR. Saygılar

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Doğu, Volkanik kuşak üzerinde
MUZAFFER ÇAĞLIYANER (İHA) – Ülkemizde birçok volkanik dağ bulunduğu, ...
Ermeni Katliamları
Mayıs ve Temmuz 1986’ da Erzurum’un Ilıca İlçesine bağlı Alaca Köyünde ...
Hz. Peygamber'in Eğitim(ciliğ)ini Güncellemek
Prof. Dr. M. Şevki Aydın/Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı/ Bilindiği gibi ...
 
Kutlu Doğum ve Bir Yanlışa Vurgu
Nurullah ÖZKILIÇ/Rasulüllah Efendimizin cihana teşriflerinin yıl dönümleri ...
BBC anketinden ilginç sonuç
İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin 28 ülkede yaptığı bir ankette Türkler, ...
Anadolu’da Oğuz Mührü
GEYLANİ ADIYAMAN (İHA) - Bitlis Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, ...
 
Osmanoğulları ve Aydınların Anlatımıyla İmparatorluğun Yüzük Taşı: II. Abdülhamid
Oğuzhan Saygılı/Türk siyasi, sosyal, kültür ve fikir tarihimizin bazı ...
Kur'an'la yaşamak
Prof. Dr. M. Emin Özafşar/ Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı/ Kur’an-ı ...
Turgut Özal Diyor ki..
Milletlerin hayatlarında bazı nesillere büyük fedakarlıklar düşer. Mesela; ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva