ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
TOBB’dan Karaca’ya başarı plaketi
TOBB’dan Karaca’ya başarı plaketi
Mart ayı bilimsel teşvik ödülleri sahiplerini buldu
Mart ayı bilimsel teşvik ödülleri sahiplerini buldu
Yücelik ailesi yasta
Yücelik ailesi yasta
Erzurum’da DEAŞ operasyonu
Erzurum’da DEAŞ operasyonu
Erzurum’da Narkoçelik-15 operasyonu
Erzurum’da Narkoçelik-15 operasyonu
HABERLER>TÜRKİYE
23 Ocak 2016 Cumartesi - 06:13

‘Başarı kaynağımız vatandaşlarımızdır’

Davutoğlu, Türkiye'de gerçekleşenlerin, "sessiz bir devrim" olduğunu anlatarak, Bizim başarımız, güçlü demokrasimiz, kaynağımız da vatandaşlarımızdır. Ne olacağına onlar karar veriyor." dedi

‘Başarı kaynağımız vatandaşlarımızdır’

Davutoğlu, "Türkiye'yi başarılı bir Müslüman ülke yapan nedir? Bu modeli diğer ülkeler ne şekilde takip edebilir? Türkiye ne şekilde başka ülkelere demokrasi konusunda teşvik edebilir?" şeklindeki sorulara da yanıt verdi. Davutoğlu, Türkiye'de gerçekleşenlerin, "sessiz bir devrim" olduğunu anlatarak, Bizim başarımız, güçlü demokrasimiz, kaynağımız da vatandaşlarımızdır. Ne olacağına onlar karar veriyor." dedi

DAVOS ZİRVESİ

Başbakan Davutoğlu, Davos katılımcılarının sorularını yanıtladı

 Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rixos Flüela Oteli'nde THY ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın katkılarıyla, WEF Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen yemeğe katıldı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda, bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir" dedi.

Yemeğe davet edilenler arasında akademisyenler, ekonomistler, siyasiler, yatırımcı, iş adamı, yazar, uluslararası kuruluşların başkan ve yöneticileri yer aldı. Başbakan Davutoğlu, yemeğin ardından davetlilerin sorularını yanıtladı.

13 YILLIK SÜREÇ

Davutoğlu, Türkiye'nin son 13 yılda önemli bir ilerleme kaydettiğini belirtti. Türkiye'nin son dönemde 7 Haziran ve 1 Kasım'da iki seçim atlattığını ve özellikle son seçimde çok fazla katılım sağlandığını aktaran Davutoğlu, "Son seçim sadece bizim kazanmamız değil, Türkiye'deki demokrasinin olgunlaşmasını ortaya koydu" diye konuştu.

1 Kasım seçiminde yaklaşık yüzde 85'lik bir katılım sağlandığını ve her oyun parlamentoya yansıdığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Biz yeterli ilerleme ortaya koymamış olsaydık, demokratikleşme konusunda, hukuk üstünlüğü konusunda, ekonomik kalkınma konusunda, bu çerçevede bir durum söz konusu olmazdı. Türkiye'de 12 Eylül 1980 sonrası doğrudan ya da dolaylı olmayan bazı müdahaleler sonrası Türkiye'yi demokratikleşme konusunda 13 yılda katetmiş olduğu yolu takip edenler bilmekte"

SİVİL KONTROL

Başbakan Davutoğlu, bazı konulardaki sınırlamaların, engellemelerin kaldırıldığını ve özellikle sivil asker ilişkileri ile ilgili olarak sivil kontrolün etkin olduğunu ifade etti.

Bütün sivillerin hukukun karşısında sorumluluk içerisinde hareket etmek durumunda olduklarını aktaran Davutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:"Kürt konusunda, biz göreve geldiğimizde hapishanede Kürtçe konuşamıyordu bir anne. Biz yönetime geldikten sonra bu konuda yasaları değiştirdik. Şu aşamada herhangi bir dilin engellenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bu dillerde propagandaların gerçekleştirilmesi ile ilgili sınırlamalar söz konusu değil. Türk demokrasisi ile ilgili olarak farklı dillerde propagandaların serbestliği 2010 yılında verilmiş olan bir hak. 2011 yılında seçimlerde bu uygulandı. Son kampanyamızda da yine bazı noktalarda Kürtçe propaganda söz konusu oldu. Yine azınlık haklarıyla ilgili olarak bazı varlıkların azınlık gruplarına geri verilmesi söz konusu. Hristiyan ya da yahudi azınlıklar, eski dönemle karşılaştırıldığında bizim zamanımıza göre çok fazla haklarını aldılar."

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Basın özgürlüğü ile ilgili soruya değinen Davutoğlu, şunları belirtti:"Eski bir akademisyen olarak ve akademik hayatın içerisinde bir gazetede köşe yazarı olarak basın özgürlüğü karşısında herhangi bir engellemenin olmaması gerektiğini savunmaktayım. Şayet bir sınırlama söz konusuysa gerekli adımları atabiliriz. Bazen yanlış anlamalar söz konusu olabiliyor. Bazı fazla ihlallerin olduğu gibi. Şayet herhangi bir şekilde ifade özgürlüğü ile ilgili olarak ihlaller söz konusuysa bana ulaşılsın, ben kişisel olarak bunun takipçisi olacağım. Bu konudaki hassasiyetimi ifade etmek istiyorum. Bazı tutuklamalarla ilgili olarak bu durumları yakından izlemekteyiz. Bunların büyük bir çoğunluğu şu aşamada 17 kişinin hiçbiri, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil. Bazı PKK ve DHKP-C'lilerle ilgili olarak bazı durumlar söz konusuydu. Süreci demokratikleşme anlamında yakından takip etmekteyiz."

REFORMLAR

Anayasal anlamda bazı sınırlamların söz konusu olduğu alanlarda reformlar gerçekleştirmekte olduklarının altını çizen Davutoğlu, "Dar bir şekilde ele alınmış ve modern bir toplumun şartlarına hitap etmeyen unsurlar söz konusu. Bununla ilgili olarak da adımlar atıldı ve atılacak" değerlendirmesinde bulundu.

Öğrencilik yıllarından bir örnek anlatan Davutoğlu, yüzde 92 oranında kabul edilen darbe anayasası için yapılan reformda kendisinin "Hayır" oyu kullandığını belirterek, kullanılan oyun içi görünen zarflarla gerçekleştiğini kaydetti.

Türkiye'nin böyle süreçlerden geçtiğini dile getiren Davutoğlu, "Şimdi Türkiye'de çok daha açık bir toplum, çok daha bireysel haklar ve sorumluluklar üzerine temellendirilmiş bir sistem, sadece sorumluluklar değil, yine bu çerçevede haklar üzerinden hareket eden bir sistem söz konusu" diye konuştu.

BATI VE ORTA AVRUPA'DA GÜVENLİK ÖN PLANDA

Yeni anayasanın sağlanmasıyla güçler ayrımının ortaya konulmasının anayasanın özünü oluşturacağını söyleyen Davutoğlu, bu çerçevede ifade özgürlüğü ile ilgili olarak da çok daha fazla yol kat edilebileceğini bildirdi.

11 Eylül sonrasında Batı ve Orta Avrupa'da daha fazla güvenlik merkezli politikaların, güvenlik temelli yaklaşımların ortaya konulduğunu belirten Davutoğlu, demokratik temelli yaklaşımlardan daha fazla güvenliğin ön plana çıktığı bir dönemin söz konusu olduğunu aktardı.

Bu çerçevede Türkiye'nin yakın çevresinde önemli bir kriz süreci yaşandığını ifade eden Davutoğlu, "Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir."

HAYAT HAKKI EN BİRİNCİ ÖNCELİKTİR

Toplantıya katılanları Türkiye'ye davet eden Davutoğlu, davetlilerin, bütün şehirleri ziyaret edebileceklerini söyledi.

Her türlü eleştiriye açık olduklarını dile getiren Başbakan, bütün dünyada terör tehdidinin söz konusu olduğunu belirtti. "Güneydoğu Anadolu'da tam anlamıyla, her yerde çok büyük sorunlar varmış gibi ortaya konulmakta ve hayatın çok katı bir şekilde engellendiğiyle ilgili bir propaganda ortaya konulmakta" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Sizler Paris'teki saldırıdan sonraki gelişmeleri takip etmişsinizdir diye düşünüyorum. Biz bu süreçteki saldırıları kınadık, dayanışmamızı ortaya koyduk. Paris'teki saldırılardan sonra Sayın Hollande, Paris'te sivil hakları koruması için orduyu göreve çağırdı. Şayet kamu düzeni söz konusu değilse sivil haklardan bahsedemezsiniz ve kamu düzeni olmalı ki sivil haklardan da bahsedebilelim. Bu çerçevede, herhangi bir yer, bir terör grubu tarafından domine edilmeye çalışılıyorsa sivil hakların korunması için kamu düzeninin gerçekleşmesi gerekir."

HASTANAYE BİLE SALDIRDILAR

Cizre'de doktorların faaliyet gösterdiği bir hastanenin "roketlerle nişan alındığını" aktaran Davutoğlu, "Şimdi biz demokratik toplumlarda yaşıyoruz ve hukukun üstünlüğü, kamu düzeni ön koşuldur. Herhangi bir özgürlük için ve hiçbir demokratik ülke, herhangi bir grubun silahlı bir şekilde bu eylemleri ortaya koymasını tolere edemez" diye konuştu.

"Örneğin Fransa, İngiltere, Almanya olsun yasal bir şekilde göreve gelmiş hükümetler size göre bir gruba, ya da herhangi başka bir grubun bir kasabayı, bölgeyi kontrol etmesine, kendi yaklaşımlarını empoze etmesine izin verir mi? Bariyerler ortaya koyarak, belli engeller ortaya konularak... Ve hükümet 'Tamam, devam edin' mi der? " sorusunu gündeme getiren Davutoğlu, "Burada gerçeklere bakmak gerekir. Bu sorunun cevabı 'hayır'dır ve biz de bunu gerçekleştirmekteyiz" dedi.

Suriye ve Irak arasında halihazırda bir sınırın söz konusu olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, "Suriye ve Irak arasındaki sınırda bir kontrol söz konusu değil. Silahlar geçebilmekte, teröristler serbest bir şekilde orada hareket edebilmekte" şeklinde konuştu.

Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde gerçekleştirilen terör saldırısında çocukların da hayatını kaybettiğini anımsatan Davutoğlu, terör örgütü PKK'nın bu saldırıyı gerçekleştirdiğini söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Siz Türkiye'nin başbakanı olduğunuzu düşünün, bu görev babamdan miras kalan bir görev değil, ben vatandaşın oyuyla geldim, sizin bu görevde olduğunuzu düşünün ve teröristlerin insanları öldürdüğünü ve saldırdığını düşünün, siz bunun devam etmesini mi istersiniz ve sokağa çıkma yasağının gerçekleşmemesini mi ortaya koyarsınız? Siz öncelikle neyi söylersiniz? Hayat hakkı en birinci önceliktir ve bu öncelik içerisinde en önemli haktır. Bu çerçevede biz her kasabada, her noktamızda, her şehirde, her sokakta kamu düzeninin olacağını ifade ediyoruz. Kürt vatandaşlarımıza da, bu terör örgütü tarafından baskı altına alınmış vatandaşlarımıza da verdiğimiz söz bu şekilde ve onlar tarafından zarara uğratılan vatandaşlarımıza olan sözümüz, ülkemizde kim olursa olsun onlara vermiş olduğumuz söz."

HİÇBİR SINIR SÖZ KONUSU OLAMAZ

Parlamentoda her türlü şeyin ifade edilebileceğini ve herhangi bir fikrin ortaya konulabileceğini, herhangi bir partinin her şeyi ifade edebileceğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Burada hiçbir sınır söz konusu olmaz. Federalizm veya bununla ilgili her şey konuşulabilir ancak hiçbir demokratik ülkede, hiçbir şekilde defakto, yeni bir düzen ortaya koyduğunu iddia edemez. Şayet burada bir fikir söz konusuysa parlamentoda her şey konuşulabilir, hiçbir sınır yok. Fikirlerin ortaya konulmasıyla ilgili olarak birçok örnek verebilirim. Türkiye'deki herhangi bir bölge içerisinde anayasal düzenin dışında herhangi bir düzenin ortaya konulduğu iddia edilemez. Burada polislerin, doktorların saldırıya maruz kalmasına elbetteki ses çıkaracağız, hükümet olarak. Bunu gerçekleştiremezler. Şayet bunu gerçekleştirirlerse, suç işlemektedirler ve onlar başka insanların haklarını sınırlamaktadırlar."

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin herhangi bir mezhep veya etnik grup üzerine kurulmuş bir cumhuriyet olmadığını, Türkiye'de makro veya mikro ayrımlar üzerinden hareket edilemediğini belirtti.

BİZ DAEŞ'İN KARŞISINDAYIZ

"Sultanahmet’teki saldırı sonrasında İstanbul’da güvenlik için asker göremezsiniz Paris’te olduğu gibi" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Bu çerçevede güvenliğin arttırılmasıyla ilgili olarak da Paris’te biz otoriterliğin arttığını mı ifade ediyoruz? Hayır, öncelikle kamu düzeni ve herkesin başkalarının hakkına saygı göstermesinden bahsediyoruz. Ancak herhangi bir şehirde siz bazı küçük şehirler dışında Cizre, Silopi bu operasyonların ortaya konulduğu yerlerde, Diyarbakır’ın küçük bir parçası olan Sur bölgesi ve Yüksekova, sınırdaki kasabalarda söz konusu. Ancak şehirlerimizde bu güvenliğimizi askeri unsurlarla değil polis unsurlarıyla sağlamaktayız" diye konuştu.

Suriye ve Türkiye sınırının şehirler arasından geçen tren yolu çerçevesinde çizildiğine işaret eden Davutoğlu, “Bu nedenle bu sınırların gerçekleştirilmesi sürecindeki bu yaklaşımlarla da birlikte burada elbette ki kontrollerin zor olduğunu ifade etmeliyim. Bizler demokrasimizi, hukukun üstünlüğünü korumak için kamu düzeninin korunması için adımlar atmaktayız ve bu tam anlamıyla demokrasi sürecinin korunması süreciyle ilgili olarak gerçekleşmekte” değerlendirmesini yaptı.

DAEŞ’e karşı Türkiye’nin politikalarının detaylarının sorulması üzerine Davutoğlu, “DAEŞ insanlığa karşı en büyük tehdit. Bölgemiz için en büyük tehdit ancak İslam’a yönelik en büyük tehdit. Çünkü bu ideolojik bir tehdit ve İslama yönelik negatif bir imaj ortaya koymakta” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de İstanbul’da ve başka birçok şehirde cami, sinagog ve kiliselerin bir arada görülebileceğini, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde bu çoğulculuğun yaşatıldığını vurgulayan Davutoğlu, “Bu çerçevede bakacak olursak azınlıkların haklarını savunmak çok çok önemli. Çünkü onlar toplumun bir parçası” dedi.

MEVLANA ÖRNEĞİ

Memleketi Konya’dan Mevlana'nın “Ne olursan ol gel” ifadesini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:“(Senin yerin kalbimizdedir) şeklinde bir yaklaşım söz konusudur bizim ülkemizde. Kapımız ümitsizlik değil, ümit kapısıdır. Bizim ve 13. yüzyılda böyle birçok kültürlülük söz konusuydu Anadolu’da, İstanbul’da. Mısır’da kiliseler ve camiler yan yanadır. Bu grup nereden türedi? Bu ideolojik bir tehdit ve bu nedenle bazı yayınlarında Erdoğan ve Davutoğlu’nun en önemli düşmanları olduklarını da ifade edebilmekteler. Çünkü ideolojik yaklaşımlarını engellemekte Türkiye. Ancak baktığımızda Suriye’de geniş alana yayılabilmekteler ve Esed’le herhangi bir sorunları söz konusu değil. Bizim için ideolojik bir tehdit DAEŞ ve biz de onları engelliyoruz . Burada DAEŞ tarafından insanlığa saldırı söz konusu, kültürel mirasa saldırı söz konusu. Burada da ele aldık."

HEPİMİZE KARŞI BİR TEHDİT VE ZORLUK

Suriye’de Palmira’ya saldırıların söz konusu olduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Suriye’de Palmira bölgesi öyle bir yer ki her taşının korunması gerekir ancak onu imha ettiler. Biz DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde algılarız. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız. DAEŞ gibi ki bu örgüt İslamın yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermekte. Onlara tamamen karşıyız. Biz hükümet olarak DAEŞ’in terörist örgüt olduğunu, bu ismin uluslararası toplum tarafından daha bilinmediği zaman da ilk olarak terör örgütü olduğunu ifade eden ülkeyiz 2013 yılında. Suriye tarafında ve Irak'ta yayıldığı görülmekte. Biz o süreçten beri mücadele etmekteyiz.

Ankara, İstanbul'da, Suruç'ta saldırıları söz konusu oldu. Onlara karşı bir çok operasyon söz konusu oldu ve Türkiye’nin bombardımanıyla Suriye’de birçok noktaları vuruldu ve Türkiye’nin tutumu bu konuda çok açık ve bizim Musul'un çevresinde askeri varlığımız söz konusu ve DAEŞ’e karşı mücadele için oradalar. DAEŞ'e karşı varlığımızı sorgulayıp eleştiriyorlar. Burada anlaşılmayan bir yaklaşım da söz konusu. İslam'a, Müslümanlara yönelik en büyük tehdit DAEŞ  ve Türkiye'ye karşı büyük bir tehdit. Bir de hepimize karşı bir tehdit ve zorluk."

Türkiye’de 2,5 milyon Suriyeli mültecinin bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin 100 yıldan bu yana mültecilerin sığındığı bir ülke olduğunu vurguladı.

Konuya ilişkin örnekler veren Davutoğlu, şunları kaydetti: "1900’lerin başında Polonya’dan Türkiye'ye gelen mülteciler söz konusuydu. Şimdi İstanbul’da bizim Polonya köyümüz var, Polonezköy. Macaristan'tan gelen göçmenler söz konusuydu. Kütahya’da halen Macar tarzı evler söz konusu köyde. Bu süre içerisinde 1490’lı yıllardan bu yana Türkiye'ye Yahudiler göçüp gelmiş durumda, oradaki baskılardan gelmiş olan Yahudiler söz konusu. Boşnaklar Miloseviç'in zulmünden sonra Türkiye'ye geldi ve Kürtler Saddam’ın zulmünden sonra Türkiye’ye sığınmışlardı. Bu bizim kültürümüzün bir parçası Anadolu, Türk kültürünün bir parçası. Elbette ki bu çerçevede Türkiye’nin mültecilere ev sahipliği yapan en önemli ülke olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye'de bu kadar mülteci varken, herhangi bir mülteci karşıtı gösteri söz konusu olmadı. Bunu ifade etmeliyiz her zaman. Çünkü kültürümüz, baskılara maruz kalmış olan insanları kendi içerisine alma konusunda bir geçmişe, bir kültüre sahip ve entegrasyonu gerçekleştirmek konusunda."

SURİYE SORUNUNUN TEMELDEN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR

Davutoğlu, Suriye sınırındaki Kilis ilinin nüfusunun yüzde 56'sının sığınmacılardan oluştuğunu, buna rağmen bu insanlar arasında herhangi bir çatışmanın söz konu olmadığını belirterek bu konuda yanlış algılara sahip olanları Kilis’teki ortamı, sığınmacıların entegrasyonunu görmeye davet etti.

Türkiye'ye 700 bin okul çağında çocuğun sığındığını, binlerce çocuğun da Türkiye’de doğduğunu anlatan Davutoğlu, "Biz burada bunları konuşurken elbette ki bu sorunun temeline inmemiz gerekmekte. Burada rejimin ve DAİŞ'in baskısı, zulmü söz konusu. Rejimin kimyasal silahları ve varil bombalarıyla sivilleri hedef aldığını ortaya koymalıyız. Bu sorunun temelden çözülmesi gerekiyor. Sığınmacı sorunu varsa onlara bütünlükçü bir yaklaşımla destek olmamız ve kamplar inşa etmemiz gerekmekte" ifadesini kullandı.

Suriyeli sığınmacıların Avrupa'ya gitmek için eylül ayında Bulgaristan sınırına doğru yürüdüğünü anımsatan Davutoğlu, danışmanları aracılığıyla onlarla temas kurduğunu ve görüştüğünü söyledi. Davutoğlu, konuştukları Suriyelilerin, "Bizleri yanlış anlamayın. Biz Türkiye ile ilgili bir protesto ortaya koymuyoruz" dediklerini belirtti.

ONLARIN ACILARINI YAKINDAN HİSSEDİYORUZ

Çeşitli vesilelerle onlara ne kadar yakın olduklarını göstermeye çalıştıklarını, onları hastanelerde ziyaret ettiklerini söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bununla içinde bulunduğumuz kültürün bu süreç içinde ne kadar güzel örnekler de ortaya koyduğunu göstermekteyiz. Bütün Suriyeliler misafirimiz. Suriyeli gençlere, şayet bir sertifikaları söz konusu ise üniversiteye girişlerinde bazı imkanlar tanınmakta. Biz onların acılarını yakından hissediyoruz. Geçen hafta yapılan bir düzenlemeyle Suriyelilerin Türkiye’de çalışabilmesinin yolu açılmakta. Onlar bizim akrabalarımız, Arap, Kürt, Türkmen olsun. Burada insaniyet önemli."

Başbakan Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile bir oturum gerçekleştirdiklerini, mayıs ayında İstanbul’da düzenlenecek İnsani Yardım Zirvesi ile ilgili konuştuklarını aktardı.

Davutoğlu, çevreyle ilgili toplantıların siyasi değil insani yaklaşımları ortaya koyması gerektiğini vurguladı.

ALMANYA ZİYARETİ

Almanya'ya yapacağı ziyarette Başbakan Angela Merkel ile görüşeceğini ifade ederek sığınmacı konusunun da diğer konularla ele alınacağını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Bizler sadece para konusunu konuşmuyoruz. Burada yükü birlikte taşıyalım. Çünkü küresel sorunlar söz konusu. Avrupa'da farkındalık arttığında dünyada da artmakta. Avrupa’nın farkındalığı çok önemli. Biz sığınmacıların entegrasyonu ve bu sürecin göğüslenmesi için sistematik bir şekilde birlikte çalışmalıyız. Suriye'de barış ortamı olduğunda, bu gerçekleştiğinde onların geri dönmesini kolaylaştırmak için çalışmalıyız. Irkçılık konusu çok büyük bir tehdit ve burada ırkçılıkla DAİŞ’in ortaya koyduğu yaklaşımlar arasında fark gözetmeyiz."

TÜRKİYE, IMF'YE OLAN MİLYARCA DOLAR BORCUNU ÖDEDİ

Türkiye'deki ekonomik konulara ilişkin sorular üzerine değerlendirmede bulunan Davutoğlu, hükümetin kurulmasının ardından gelecek açısından bir aylık, altı aylık ve yıllık eylem planları çerçevesinde ekonomik reformalar ortaya konulduğunu dile getirdi.

İstanbul'da finansal merkezin oluşturulması çabaları çerçevesindeki çalışmaların, ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı koordinesinde yürütüldüğünü anlatan Davutoğlu, nihai anlamda İstanbul'un bir finansal merkez olacağını bildirdi.

Davutoğlu, İstanbul'un sadece finansal merkez değil, aynı zamanda bütün lojistik imkanlar açısından yükselen bir şehir olduğuna dikkati çekerek, İstanbul'da yapımı devam eden havaalanı inşaatı hakkında da bilgi verdi.

Atatürk Havalimanı'nın, Londra ve Paris'ten sonra Avrupa'da en fazla yolcu taşıyan havaalanı olduğunu belirten Davutoğlu, Atatürk Havalimanı'nın bu anlamda Frankfurt Havalimanı'nı geçtiğini dile getirdi.

Hazar bölgesinden, Çin'den Londra'ya uzanan eski İpek Yolu üzerinden bir hızlı tren çalışmasının söz konusu olduğunu aktaran Davutoğlu, İstanbul'daki üç katlı tünel, Marmaray, üçüncü köprü gibi diğer önemli projeleri de anlattı.

Davutoğlu, "Bütün bu projelerle birlikte İstanbul, yatırımlar, organizasyonlar açısından doğru bir şehir olacaktır" dedi.

TÜRKİYE’NİN ETRAFINDAKİ KRİZLER

Türkiye'nin etrafında krizlerin bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: "Karadeniz bölgesinde, Ortaoğu bölgelsinde, Asya'da faaliyetlerin azalması, çok ciddi krizler söz konusu. Avrupa'da ekonomik durgunluk var. Ancak bakacak olursak Türkiye'de ilerleme devam ediyor. Şehirlerimiz gelişiyor ki dinamizmimiz devam ediyor. Biz bu açından bakıyoruz. Türkiye'deki bütün şehirler bu süreç içerisinde yükselmekte çünkü ekonomik dinamizm söz konusu. Elbette ki sorunlarımızın farkındayız, enflasyon gibi. Biz Türkiye'de hükümete gelinceye kadar yüzde 36'lık bir enflasyon söz konusuydu. Biz hükümette olduğumuz sürece ilk önce enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesini sağladık. Siyasi istikrarsızlık gibi görülen yaklaşımlar, süreçler çerçevesinde Türkiye'de risklerin artmasıyla yüzde 8,5'lere yükseldi. Dinamik bir nüfusumuz var. Bununla birlikte Türkiye'nin genç nüfusunun önemli olduğunu ifade ediyoruz. Yine bu dinamik nüfusun Türkiye için önemli bir varlık olduğunu ifade etmek istiyorum. Özellikle tarım sektöründeki fiyat artışları, küresel oranlarda bir artış söz konusu. Bu artışla birlikte elbette bazı unsurların enflasyonu artırması söz konusu. Derin bir şekilde elbette dünyadaki bazı varlık artışlarıyla ilgili olarak süreci total bir şekilde ele aldığımızı ifade etmeliyim. Türkiye'de biz halen bazı yapmamız gereken yapısal reformların olduğunu bilmekteyiz. Ekonominin ortaya koyduğu karakteristik zorlukların da aşılması için bunların gerçekleşmesi çabaları içerisinde olacağız."

YAPISAL REFORMLAR

Türkiye'de birçok yapısal reformun, 2-3 yıl içerisinde nitelik anlamında ekonominin dönüştürülmesini sağlayacağını aktaran Davutoğlu, "12 yıl içinde Türkiye'nin ilerlemesiyle ilgili olarak niceliksel adımlar çok hızlı bir şekilde atıldı. Nitelikle ilgili adımlar önümüzdeki yakın zaman içerisinde atılacak. Teknolojik yatırımların sağlanmasıyla ilgili olarak bu dönüşüm süreci parlamentoda ele alınacak. Bu süreç içerisinde şundan da memnunum ki AB reformlarıyla ilgili olarak anamuhalefetin, Türkiye'de bunları destekleyeceğini ifade etmesinden dolayı da büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmeliyim" diye konuştu.

BİZİM BAŞARIMIZ, GÜÇLÜ DEMOKRASİMİZ, KAYNAĞIMIZ DA VATANDAŞLARIMIZDIR

Davutoğlu, "Türkiye'yi başarılı bir Müslüman ülke yapan nedir? Bu modeli diğer ülkeler ne şekilde takip edebilir? Türkiye ne şekilde başka ülkelere demokrasi konusunda teşvik edebilir?" şeklindeki sorulara da yanıt verdi.

Türkiye'nin başka ülkelere model olduğunu ifade etmediğini ancak Türkiye'nin, insan haklarına, demokratik tercihlere ve insanların seçeneklerine saygılı olduğunu belirtti.

Davutoğlu, Türkiye'de gerçekleşenlerin, "sessiz bir devrim" olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "2001 yılındaki ekonomik kriz sonrasında Türkiye, IMF'ye olan milyarca dolar borcunu ödedi. Bugün geldiğimiz noktada 10 milyar doları Türkiye, Suriyeli misafirleri için harcadı, Somali, Filistin, Myanmar ve deprem bölgeleri gibi yerlere 3,5 milyar dolar destek ortaya koydu. Türkiye, bağış ortaya koyan en önemli ülkeler arasında. Bizim doğalgazımız ya da petrolümüz yoktu, herhangi bir doğal kaynakla bu gerçekleşmedi. AB, bu konuda bize bir bütçe ayırmadı. Biz neye sahiptik, ne şekilde gerçekleştirdik, biz burada neyi gördük? Vatandaşlarımızın kapasitesini gördük. Bu başarının arkasındaki en önemli ivme kazandırıcı unsur, yetişmiş insanlarımız, dinamik, çalışkan erkek ve kadınlarımız ile demokrasimizdir. Demokrasi olmaksızın, hesap verilebilirlik olmaksızın bu başarı gerçekleşemezdi. Şayet bir hükümet hesap verebilir, saydam değilse, bir para kazansanız da bu paranın nereye gittiği belli değilse bu başarı gerçekleşmez. Bizim başarımız, güçlü demokrasimiz, kaynağımız da vatandaşlarımızdır. Ne olacağına onlar karar veriyor."

KOMŞULARLA SIFIR SORUN DERKEN, ZULÜM GERÇEKLEŞTİRENLERLE, AÇLIĞA SEVK EDENLERLE DEMEDİM

Arap Baharı'na kadar bölgedeki mevcut rejimlerle Türkiye'nin ilişkilerinin bulunduğuna ve bunların iç işlerine karışılmadığına dikkati çeken Davutoğlu,  şu ifadelere yer verdi:"Bu çerçevede, 'Siz neden sıfır sorun yaklaşımınızı değiştirdiniz?' şeklinde sorular var. Burada ben hala şunu savunurum, burada komşularla sıfır sorun derken, zulüm gerçekleştirenlerle, katliamlar ortaya koyanlarla ya da açlığa sevk edenlerle demedim. Maalesef Arap Baharı ile birlikte Mısır'da, başka ülkelerde halk sokağa çıkıp değişim istedi. Balkanlardaki ya da Orta Avrupa'da daha önce 90'lı yıllarda gerçekleşenlerle benzerdi. Burada biz demokrasi ihraç etmiyoruz. Biz başka ülkelerin iç işlerine karışmıyoruz."

Türkiye'nin askeri darbelere karşı olduğunu belirten Davutoğlu, "Mısır halkının, Mısır'daki medeniyetin, tarihin çok önemli olduğunu düşünmekteyiz. Burada halkın sesine kulak verilmesini istedik. Ancak şu anda bakacak olursak birçok Mısırlı genç hapishanede. Türkiye'de, bizim için oy vermemiş kişileri ele alalım. Onlar da bizim ülkemizin varlığı, değerleri, biz böyle görmekteyiz. Gençler, bir ülkenin değerleridir. İnsanlar oy verir ya da vermezler. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bizim ulusumuz içerisinde önemli bir değer. Bu değerlerimizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

ENERJİYE İHTİYAÇ VARSA; TÜRKİYE'YE DE İHTİYAÇ VARDIR

Davutoğlu, ''coğrafya, demokrasi, insan özgürlüğü, girişimciliğin güçlendirilmesi ve vatandaş'' gibi değerlerin kendileri için çok önemli olduğunu belirtti.  Bu doğrultuda Türkiye'nin içinde yer aldığı küresel gündem çerçevesinde önemli uluslararası toplantılar yapıldığını aktaran Davutoğlu, İstanbul'da Küresel From, kasımda G20 Zirvesi, Brüksel'de Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi gerçekleştiğini, İstanbul'da İslam İşbirliği Örgüt çerçevesinde Enerji Zirvesi ile İnsani Yardım Zirvesi yapılacağını kaydetti.

Davutoğlu, enerji, insan, ekonomi ve politikayla ilgili tüm unsurların Türkiye'de tartışıldığını ve Türkiye'nin de bu alanlarda zirveler organize ettiğini dile getirerek, "Türkiye'de insanın nabzı atmakta ve insanın içerisinde olduğu konularda bu dinamik yapı içerisinde Türkiye her yerde var olabilmekte. Bu çerçevede ortaya konulan 'endüstri devrimi 4.0' olarak tanımlanan süreci Türkiye kaçırmayacak ve demokratik değerlerimizden vazgeçmeyeceğiz. Asla terör gruplarının bizim gençlerimize egemen olmasına izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

AZİZ SANCAR ÖRNEĞİ

Mardinli Nobel ödülü sahibi Aziz Sancar'dan bahseden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mardin'den çıkan bu vatandaşımız Nobel ödülünü aldı. Burada ifade özgürlüğü, girişimcilik özgürlüğü ve ulusal iradeye saygı konuları, bütün bunlar hepsi birbiriyle alakalı, 'bu demokratik değerler en güçlü değerdir' diye düşünüyorum. Zorlukların aşılması açısından demokrasi en önemli unsur olacaktır ve Türkiye'de yüzde 85 katılımdan bahsettim. Bu örneğin karşısında halka güvenmenin değeri ortaya çıkmakta. Sizin kalbiniz halkınızla birlikte atmalı ve ellerini tuttuğunuzda sizin onlardan birisi olduğunuzu hissetmeniz gerekmekte."

Davutoğlu, Konya'nın dağlık bir bölgesinde yetişmiş, çiftçi aileden geldiğini dile getirerek, şimdi ise başbakan olduğunu kaydetti. Türkiye'de bu tür imkanların söz konusu olduğunu ve herkese dünyanın her yerinde bu tür imkanların sağlanması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, bu hakların herkese verilmesi için de demokrasi ve kamu düzenin önemli unsurlar olduğunun altını çizdi.

DIŞ YATIRIMLARA VERİLEN DESTEKLER

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yabancı yatırımlar konusuna da değinerek, demokrasinin önemli olduğunu ancak Davos'taki öncelikli konuyu dış yatırımların oluşturduğunu ifade etti.

Kendisinin yurt içinde, yurt dışında ve Davos'ta şirketlerin üst düzey yöneticileriyle bir araya geldiğini anlatan Davutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:"Gelişmekte olan ülkelerde büyümede bir düşüş eğilimi söz konusu. Burada resmin bir tarafından bahsettik, yüzde 8'lik bir enflasyon ancak Hindistan ve Çin'den sonra hızlı şekilde büyüyen ülkeyiz. Türkiye'deki bütçede açık söz konusu değil, sadece yüzde 1'lik açık söz konusu ve bu çerçevede Avrupa'da ve dünyada gelişmekte olan ülkeler arasındaki durumumuzu ifade ettim. Bankacılık sistemimiz çok güçlü durumda. Ekonomi açısından önemli unsurlardan olan parasal sistemin güçlü olduğunu ve finansal sistemin güçlü olduğunu ifade ettim. Bununla birlikte açık bir şekilde büyüme stratejimizin olduğunu ifade ettim."

Başbakan Davutoğlu, enerjinin Türkiye için bir sorun olduğunu ancak enerjinin merkezi olma yolunda çabalarının bulunduğunu aktardı.

YATIRIM DESTEKLERİ

Yatırımlara verilen desteklere de değinen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye olarak yatırımlar için orta ve yüksek düzeyli teknoloji yatırımlara vergi muafiyetleri söz konusu. Belli bölgelerde örneğin İstanbul'da yatırım yapılacaksa dahi Doğu Anadolu'da yatırım yapılıyormuş gibi yaklaşım ortaya koymaktayız. Eğer yüksek teknoloji yatırımları gerçekleşiyorsa bu şekilde muafiyetler söz konusu. Bununla birlikte dış yatırımların gerçekleşmesi için bazı sektörler belirledik. Bu sektörler çerçevesinde özel komiteler oluşturuldu, reformların ve yatırımların gerçekleştirilmesi aşamasında ortaya konulacak çabalar için ve yatırımların geliştirilmesi için yine daimi bir mekanizma ile Başbakanlık Yardımcılığı nezdinde çalışmalar ortaya konulacak. Bu yatırımların gerçekleştirilmesi aşamasında yabancı yatırımcılara Turkuaz kartı vereceğiz ve Türk vatandaşları gibi olacaklar. Onları destekleyeceğiz ve onları dinleyeceğiz. Bu çerçevede daha fazla yatırımın çekilmesi için elimizden geleni yapacağız. Karşılıklı danışma şeklinde olacak bu görüşmeler. Bu projelerin uygulanması gerçekleştirilmesi sürecinde sürekli görüşmeler olacak."

Yemeğe katılanları ülkenin yatırım imkanlarını ve doğa güzelliklerini görmeleri için Türkiye'ye davet eden Davutoğlu, "Türkiye renklerin ve dinamizmin bir araya geldiği, enerjinin bir araya geldiği bir ülke. Enerjiye ihtiyaç varsa, Türkiye'ye de ihtiyaç vardır" değerlendirmesinde bulundu.

Toplantıya, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, eski bakanlardan AK Parti Ankara Milletvekili Ali Babacan, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da katıldı.

 
TPE Erzurum verilerini açıkladı
 
1 yılda 190 marka çıkardık
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
'Terör örgütünün alçaklığı ortada'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır Çelebi Eser Ortaokulu’nda karne dağıtımı ...
Şimdi Türkmenlere Yardım Zamanı
Türkiye Diyanet Vakfı, “Şimdi Türkmenlere Yardım Zamanı” adlı kampanya ...
‘Terör örgütünü yok edeceğiz’
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin gelişmesi ...
 
Davutoğlu, Türkiye’nin Küresel Rolü’nü anlattı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Davos’ta “Türkiye'nin Küresel Rolü” genel oturumunda ...
Ala: ‘Vatandaşa zarar gelmesin istiyoruz’
İçişleri Bakanı Efkan Ala, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” ...
‘Ahıska Türkleri Erdoğan’a minnettar’
DATÜB Başkanı Ziyatdin Kassanov, Türkiye’nin Ahıskalılara en üst seviyede ...
 
‘İhanetin bedelini ödeyecekler’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık önümüzde başka bir yöntem, ...
‘Biz kefenimizi giydik ve yola öyle çıktık’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına ...
Hayırlı olsun, inşallah
Davutoğlu: ‘İnşallah AK Parti olarak anayasa çalışmalarını en etkin şekilde ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Konunun Mülkiyeti 
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Ülkü Ocakları Mektebi ve Yiğido Şarkışla
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Bir başarı Hikayesi: ‘Erzurumspor’
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva