ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik 
Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik 
Hainlere ait EYP ve çok sayıda mühimmat ele geçirildi
Hainlere ait EYP ve çok sayıda mühimmat ele geçirildi
Erzurum’un şirketleşme performansı düşüşte
Erzurum’un şirketleşme performansı düşüşte
MEB’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
MEB’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
Hainler Avrupa’nın başına bela oldu
Hainler Avrupa’nın başına bela oldu
HABERLER>TÜRKİYE
4 Şubat 2016 Perşembe - 07:48

‘AK Parti Milli Birlik Hissiyatının ifadesidir’

Davutoğlu, "AK Parti, geçmişin ayrıştırıcı, baskılayıcı, ötekileştirici siyasal zihniyetlerine tepki olarak milletin birlik hissiyatından doğmuş bir harekettir. Aksine bir adım atarsak zaten bu hareketin kuruluş felsefesine ve gücünü aldığı bütün kadim birikime ihanet etmiş oluruz. " dedi.

‘AK Parti Milli Birlik Hissiyatının ifadesidir’

Başbakan Davutoğlu, "AK Parti, geçmişin ayrıştırıcı, baskılayıcı, ötekileştirici siyasal zihniyetlerine tepki olarak milletin birlik hissiyatından doğmuş bir harekettir. Aksine bir adım atarsak zaten bu hareketin kuruluş felsefesine ve gücünü aldığı bütün kadim birikime ihanet etmiş oluruz. " dedi.

STK VE KANAAT ÖNDERLERİYLE TOPLANDI

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Son dönemde yaşadığımız acı olaylar ve tecrübeler ışığında, bir taraftan tek tipçi anlayışı dayatan her türlü anlayışa karşı mücadele ederken ve terör örgütlerine karşı en yoğun mücadeleyi verirken, diğer taraftan da demokratikleşme üzerinden hem eşit yurttaşlık ilkesini egemen kılmaya hem de o köklü kadim kültürü modern formlar içinde bir arada yaşatan çok büyük bir harman oluşturmaya çalışıyoruz" dedi.

BİZLER HERHANGİ BİR COĞRAFYANIN ÇOCUKLARI DEĞİLİZ

Başbakan Davutoğlu, böyle bir toplantı düzenlemekteki muratlarını şöyle, dile getirdi:"Toplumlar sahip oldukları ortak değerlerle yaşarlar. Ortak değerler köklü geleneklere sahip toplumlarda, asırlarca yoğrula yoğrula gelir ve gelecek nesillere bir büyük birikim olarak kendilerini yansıtırlar, aktarırlar. Bizler herhangi bir coğrafyanın çocukları değiliz. Bu coğrafya, bu topraklar, kadim bütün kültürleri bünyesinde barındırmış, irfan, hikmet, vicdan demliğinde, insanlığa örnek olmuş şahsiyetler yetiştirmiş, çok bereketli, feyizle dolu topraklar ve bu topraklarda sadece büyük imparatorluklar doğmadı. Bu topraklarda sadece güçlü ordular egemen olmadı, bu topraklar esas olarak o köklü vicdan, kültür birikimi, medeniyet harmanıydı. Bu sebeple de hangi dönem olursa olsun, kim egemen olmuş olursa olsun, bu topraklarda hükmeden herkesin mutlaka insanlık vicdanına hitap eden bir arka plana sahip olması gerekir. Bu insanlık vicdanını yaşatan değerler ise bugün adına sivil toplum dediğimiz ama geçmişte bazen ilim erbabı, eşraf, bazen köklü ahilik geleneği içinden gelen kültürler bazen de şehir hayatı içinde birbiriyle iç içe geçmiş o çok kültürlü hayatı barındıran mekanlar, şehirler bunlara merkezlik etti."

Tarihe geriye doğru gidip bakıldığında, bu toprakların hiçbir zaman tek boyutlu, tek düşünceli, tek inançlı ve tek etnisiteli olmadığına vurgu yapan Davutoğlu, "Şehirlerimiz ki siz o güzel şehirlerden geldiniz, ne Mardin, ne Diyarbakır, ne Van, ne Siirt, ne Hakkari hiçbir şehrimiz ne Şanlıurfa, tarih boyunca tek tip bir kültüre, tek tip bir etnisiteye beşiklik etmedi. Aksine hep harmanları bünyesinde barındırdı. Büyük bereketli harmanları... Son dönemlerde özellikle modernite ile birlikte gelen alışkanlıkların, maalesef değişik yönlerden gelen, bazen 12 Eylül cunta anlayışıyla, bazen bugün terör örgütlerinin tek tipçi anlayışıyla ama hepsinin dayandığı aynı tek tip ideolojik yaklaşım mantığıyla bu harmanı zedeleyen, parçalamaya çalışan, bölmeye çalışan akımlar söz konusu oldu. Sizleri de bu masa etrafında bugün modern bir toplumun sivil toplum örgütleri olarak bir araya getirirken, bu sivil toplum örgütlerinin arka planında asırlarca süren büyük bir medeniyet harmanının ve çok kültürlülüğü bünyesinde barındıran o derin şehir kültürünün, irfanının, izlerini taşıyor olmamızdır. Bu çerçevede son dönemde yaşadığımız acı olaylar ve tecrübeler ışığında, bir taraftan tek tipçi anlayışı dayatan her türlü anlayışa karşı mücadele ederken ve terör örgütlerine karşı en yoğun mücadeleyi verirken, diğer taraftan da demokratikleşme üzerinden hem eşit yurttaşlık ilkesini egemen kılmaya hem de o köklü kadim kültürü modern formlar içinde bir arada yaşatan çok büyük bir harman oluşturmaya çalışıyoruz."

"Modernitenin bu anlamda belki de en önemli farkı önce devleti esas alması, devletin aşağı doğru sivil toplumu ve vatandaşı tanımlama çabası içine girmesidir" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Bugün aslında değişik terör örgütleri de aynı mantıkla kendi tanımladıkları bir toplum hayatını dikte ettirmeye çalışıyorlar. Bizim siyaset felsefemiz ise insanı esas alan, insanı odağa alan ve ondan sivil toplumu, ondan da devleti inşa eden bir anlayıştır. Onun için sizlerle istişare etmeye büyük önem veriyorum. Sizler bütün bu sürecin sıradan nesneleri değilsiniz."

AK PARTİ MİLLİ HİSSİYATIN İFADESİDİR

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "AK Parti, geçmişin ayrıştırıcı, baskılayıcı, ötekileştirici siyasal zihniyetlerine tepki olarak milletin birlik hissiyatından doğmuş bir harekettir. Aksine bir adım atarsak zaten bu hareketin kuruluş felsefesine ve gücünü aldığı bütün kadim birikime ihanet etmiş oluruz. Onlara ihanet etmektense, bu toprakları bize sadece vatan değil büyük bir medeniyet harmanı olarak bırakan o büyük mirasa ihanet etmektense her şeyimizden fedakarlık etmeyi tercih ederiz" dedi.

Kadim kültürden gelen derin farklılıkları birlik içinde harmanlayan anlayışı bugüne taşımak durumunda olduklarını ifade eden Davutoğlu, kritik süreçlerde karar verirken, geleceğe doğru planlama yaparken, sivil toplum temsilcilerinin kanaatlerine önem vereceklerini söyledi.

Başbakan Davutoğlu, bu kapsamda bugünlerde seri istişareler planladığını, dün akşam Doğu ve Güneydoğu'dan gelen ticaret, sanayi, esnaf, ziraat odaları temsilcileri ve iş adamlarıyla bir araya geldiğini ve geç saatlere kadar görüştüğünü belirtti.

AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin milletvekilleriyle de sabah saatlerinde bir araya geldiğini, yarın AK Parti İl Başkanlarıyla görüşeceğini, daha sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin mülki idari amirlerini kabul edeceğini, onlara gerekli talimatları vereceğini ifade eden Davutoğlu, Perşembe günü Londra'da Suriye Konferansı'na katıldıktan sonra Mardin'e geçeceğini dile getirdi.

SİZLER BU ÜLKENİN HEM AKLI HEM VİCDANSINIZ

Artuklu Üniversitesi'nde, terörle mücadele bağlamında temel hedefleri ve bu mücadele sonrasında planladıkları adımları kamuoyuyla paylaşacaklarını kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi:"Sizinle istişaremiz noktasal, sadece bugüne has, konjonktürel bir istişare değildir. Çünkü sizler bu ülkenin hem aklı hem vicdanısınız. Sizler her zaman bu meselede çare nasıl bulunur, akan kan nasıl durur, bu bölgede barış ve huzur nasıl yeniden egemen olur, hep bu sorulara cevaplar aradınız. Sizlerin şiddetle, terörle bağı olmadı. Temsil ettiğiniz sivil toplum yapılarına buradan selamlarımızı iletmenizi rica ediyorum. Sizin temsil ettiğiniz sivil toplum yapıları ve bölge halkı teröre prim vermedi. Terör odaklarının çabalarına rağmen milletin birliği ve devletin eşit vatandaşı olmayı öne çıkardınız. Sizler sağduyunun, aklıselimin sesi oldunuz. İnisiyatif alarak 'Acaba çözüm yolunda neler yapabiliriz' sorusuna kafa yordunuz. Samimiyetle cevaplar aradınız. Bizler geçmişte çözüm sürecini başlatırken sizlerle istişare ettik. En önemli dayanak ve güç odağımız sizler oldunuz. Her aşamada bu yapıcı katkıları vermeye devam ettiniz."

BİZ TÜRKİYE'Yİ FARKLILIKLARIYLA GÜZELLEŞEN BİR AİLE GİBİ GÖRDÜK

Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye'nin zaafa düştüğünü ve istikrarlı bir hükümet olmadığını varsayarak harekete geçen terör odaklarının saldırıları karşısında ülkenin birliğini sivil toplum kuruluşlarının savunduğunu dile getirdi.

"Sizlerin çözüme dönük çabalarınızı, verdiğiniz yürekli desteği unutmadık, unutmayacağız. Bu desteği her zaman yanımızda görmek istiyoruz" diyen Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:"Biz Türkiye'yi ilk günden itibaren farklılıklarıyla güzelleşen bir aile gibi gördük. Bugün de bu masa etrafında bu ailenin her rengini görmekten mutluyuz. Nasıl ailenin fertlerinden biri eksik olduğunda o aileyi bir arada tutan bütün ortak özellik sarsılırsa bu masa etrafında Anadolu, Rumeli, Mezopotamya, Kafkasya coğrafyasında olan bir renk bizim toplantılarımızda olmazsa başkentimizde, yönetim merkezi olan Çankaya'da olmazsa biz eksiklik hissederiz. Türkiye'nin 78 milyon insanının her birinin bizim için aziz olduğunu, birini diğerinden asla ayrı düşünmediğimizi söyledik. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak ve son seçimlerde büyük halk desteği almış AK Parti'nin Genel Başkanı olarak değil, sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ahmet olarak, bir kardeşiniz olarak zihnimin veya gönlümün ucunda herhangi bir kardeşime bakarken, vatandaşımla kucaklaşırken 'Acaba bu Kürt mü, Türk mü, Alevi mi Sünni mi' diye sorarsam o andan itibaren aldığım her nefes bize haram olsun. Böyle bir ayrımı düşünmedik, düşünmeyeceğiz. Bu ülkenin her karış toprağına aynı aşkla hizmet etmeyi, aynı inançla bu hizmeti sürdürmeyi hep siyasetimizin temel ilkesi olarak gördük. Bu sadece 14 yıl boyunca görev yapmış AK Parti hükümetlerinin duruşu değildir. Aynı zamanda AK Parti'nin siyaset felsefesi ve insan anlayışıydı."

HERKES AYNI GEMİDE

Davutoğlu, AK Parti'yi bir siyasi parti olarak temayüz ettiren gerekçelerden birinin ülke meselelerine bütünlükçü ve kucaklayıcı bakış açısı olduğunu, bunları sadece çözüm süreci başlarken değil 2001 yılında yola çıktıkları günden bu yana ifade ettiklerini aktardı.

 

Sadece söz söylemekle kalmadıklarını, iktidara geldiklerinden itibaren söylediklerinin gereğini istisnasız yaptıklarını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:"Hiçbir zaman riyaya dayalı, çift yüzlü, çifte standartlı bir politika takip etmedik. Bugün de tutarlı politikalarda aynı kararlılıkla devam etmekteyiz. Bu ilkesel duruşumuzu sonuna kadar göstereceğiz. AK Parti geçmişin ayrıştırıcı, baskılayıcı, ötekileştirici siyasal zihniyetlerine tepki olarak milletin birlik hissiyatından doğmuş bir harekettir. Aksine bir adım atarsak zaten bu hareketin kuruluş felsefesine ve gücünü aldığı bütün kadim birikime ihanet etmiş oluruz. Onlara ihanet etmektense bu toprakları bize sadece vatan değil büyük bir medeniyet harmanı olarak bırakan o büyük mirasa ihanet etmektense her şeyimizden fedakarlık etmeyi tercih ederiz. Biz Türkiye'yi bütün renkleri, zenginlikleri, farklılıklarıyla seviyoruz, kucaklıyoruz. Türkiye'yi güçlü ve zengin kılanın bu çeşitlilik olduğuna inanıyoruz. Her insanımızın kendi kültürü, inanışı ve fikriyle güzel olduğunu düşünüyoruz. Hepimiz insanız. Yaradılıştan gelen benzerliklerimiz olduğu gibi farklılıklarımızdan gelen özelliklerimiz de var. Hiçbirimiz nerede ve hangi ailede doğduğumuza karar vermiş değiliz. Rabbimiz neye karar vermişse ona ittiba ederek bu dünyaya geldik ve bu dünyadan giderken de bizim gibi bu ittibada bulunmuş her bir insana saygı duyarak son nefesi vereceğiz. Farklılıklar anlaşmazlıklara ve hatta çatışmalara sebebiyet veriyorsa bu, insanlar olarak bizim yanlışımızdır. Bu toprakların irfanı bize bir olmayı, beraber olmayı, dost ve kardeş olmayı öğütler. Bu topraklardaki söylenen türküler bize can, canan ve candan olmayı öğütler. Asırlar boyunca bizi bir arada tutan ruh, şuur, idrak ve bilinç budur."

Davutoğlu, herkesin aynı gemide olduğunu belirterek, "Bu gemi Nuh'un gemisi gibi yeni bir dirilişe, yeni bir yönelişe giden bir gemi. Bu toprakları bir gemi gibi tasavvur edersek etrafımızda ne kadar tufan koparsa kopsun Irak, Suriye, Ukrayna'da olduğu gibi, nice sular gemimizin içine sızmak ve gemiyi içeriden batırmak isterse istesin biz bu gemiyi salimen Cudi Dağı'na ulaştıracak ve yepyeni bir insanlık dirilişi için bu geminin içinden çıkan fertler olarak bu kutlu yolculuğu devam ettireceğiz" ifadesini kullandı.

BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE AYIRIMCILIK YOK

"Bizim kültürümüzde ayrımcılık yoktur. Kimseyi kimliğinden, inancından, mezhebinden, fikriyatından dolayı kınamak yoktur" diyen Davutoğlu, her insanı "Allah yaratmış" gibi sevdiklerini, kardeş bildiklerini, dost, yaren saydıklarını söyledi.

Hangi bölgede yaşarsa yaşasın, hangi kökenden gelirse gelsin, hangi inançtan olursa olsun vatandaşlara hizmet etmenin kendileri için en büyük şeref olduğunu belirten Davutoğlu, özgürleşen, demokratikleşen, temsil kabiliyetini en üst seviyeye taşıyan Türkiye'de, terörle yol almaya çalışanlara, şehirleri silah yığınağı haline döndürenlere, özgürlük ortamını yok etmeye çalışanlara asla izin vermeyeceklerinin altını çizdi.

"İzin vermeyiz" sözünü, devlet görevini üstlenmiş bir kişi olarak değil, 78 milyon adına söylediğini ifade eden Davutoğlu, "Kim eline silah alıp bir başka kardeşimize yönelik olarak bu silahı doğrultursa, kim şehirlerimizi harabeye çevirmek isterse, kim Fatih Paşa Camii gibi kutsal mekanlarımızı mermileriyle tahrip etmek isterse, hep birlikte hepimiz ona karşı çıkacak ve bu toprakların ortak feyzinin, vicdanının sesi olacağız" diye konuştu.

Davutoğlu, mücadelelerinin, Türkiye'nin birliğine, dirliğine, kardeşliğine kasteden cani şebekelerle, insanlık dışı terör örgütleriyle, okullara, hastanelere, camilere, sokaktaki insanlara saldıracak kadar gözü dönmüş menfur odaklarla olduğunu söyledi.

Adeta belli bir merkezden emir alarak, 7 Haziran sonrasında eş zamanlı terör saldırıları başlatan kirli yapıların çözümü, kardeşliği engellemeye çalıştığını belirten Davutoğlu, dış odaklarla işbirliği içinde olan bu karanlık yapıların, huzura, güvene, istikrara yönelik saldırılarda bulunduğunu kaydetti.

FRANKO'YU DA FAŞİZMİ DE BİLİRİZ

Terör saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlara, şehit olan güvenlik görevlilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına ise sabır dileyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Devletimiz, vatandaşlarımıza yönelik her türlü tehdidi bertaraf edebilecek güç ve kararlılıkta, vatandaşlarımızın her birini kucaklayacak merhamet ve vicdandadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Şunu net olarak söylüyorum; teröre karşı yürüttüğümüz kararlı mücadele sonunda Türkiye terörden arınacak, terörden kurtulacak, şehirlerimiz barikatlardan, çukurlardan ve silah deposu olmaktan kesinlikle arındırılacaktır. Bütün şehirlerimiz, ilçelerimiz, dağlarımız, ovalarımız terörün yol açtığı tahribattan kurtulacak ve bütün vatandaşlarımız huzura kavuşacak.

Yeni bir dönüm noktasındayız. Soğuk savaş yıllarından kalan bölücü terör örgütü ve onun uzantısı olan partinin sözcüleri, bugün ısrarla kamuoyunu tahrik ediyor. Bugün dahi tahriklerine devam ettiler. Bununla yapmaya çalıştıkları, Türkiye'yi yeniden eski Türkiye'nin kargaşaya, çatışmaya dayalı düzenine çekmektir. İstiyorlar ki onların çatışmacı ortamına biz de ayak uyduralım, devlet eski devlet olsun ve terörü besleyen krizler yeniden yaşansın. Emin olunuz, 12 Eylül zihniyeti ile onun çıkardığı bölücü terör örgütünün zihniyeti temelde aynı faşizan zihniyettir."

Mimari eserlerin çok iyi korunduğu Toledo, Dubrovnik'i örnek göstererek, "Sur'un mimari dokusunun korunacağını" söylediğini anımsatan Davutoğlu, "UNESCO Kültür Mirası olarak Toledo'yu örnek verdiğimde, bugün baktım bunu faşizm ve Franko rejimiyle karşılaştırmaya çalışan birtakım ucuz yorumlar dile getirdiler. Biz, Franko'yu da biliriz, biz faşizmin zihniyetini de biliriz, Marksizm'den kaynaklanan Stalinist anlayışı da biliriz" dedi.

TÜRKİYE DEMOKRASİ AYIPLARINI YILLARCA YAŞADI

Türkiye'yi 12 Eylül faşist anlayışının izlerinden kurtaranın AK Parti olduğunu ifade eden Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu'yu, Türkiye'yi, PKK'nın Stalinist zihniyetine teslim etmeyecek, her bir vatandaşı, faşizme ve Stalinizme karşı koruyacak olan anlayışın, AK Parti'nin özgürlükçü, demokratik anlayışı olduğunu söyledi.

Kendilerinden başka hiç kimseye yaşam hakkı tanımayan faşist anlayışı bugün bulunduğu bölgede yaşatan terör örgütünün, faşizmden bahsetme hakkının olmadığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:"PKK, Stalinist bir anlayışın ürettiği bir yapıdır ve bugün Suriye'de çok övdükleri PYD'nin ilk yaptığı da kendisi gibi düşünmeyen KDP'li unsurları baskıyla oradan çıkarmak olmuştur. Şimdi de aynı baskıyı ülkemizde uygulamaya ve şehirlerimizde, ilçelerimizde tek tip bir anlayışı egemen kılmaya ve farklı düşünen sivil toplum örgütlerinin yan yana yaşamasını imkansız kılmaya çalışıyorlar. Eski Türkiye'de neler olduğunu, nelerin yaşandığını sizler çok iyi biliyorsunuz. O günlerin acılarını sizler yaşadınız, büyük acılara şahit oldunuz. O eski Türkiye'de yasaklar vardı, anaların kendi çocuklarıyla kendi dilleriyle konuşması yasaktı hapishane görüşmelerinde, OHAL, yol kontrolleri, boşaltılmış köyler, yasaklı mezralar, yaylalar, yolsuzluklar, yoksulluklar, adaletsizlikler vardı. 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da millet iradesine karşı darbeler yapılan bir ülkeydi eski Türkiye. Türkiye böyle demokrasi ayıplarını yıllarca yaşadı, insanımız bütün bunların bedellerini ödedi."

AK Parti'nin 2002'de iktidara geldiğinde, bütün bu karanlık tabloyu değiştirmek için yola çıktığını anımsatan Davutoğlu, 14 yıl boyunca milletle, o karanlık yılların acı izlerini silmenin, 78 milyonun kardeşliğini pekiştirmenin mücadelesini verdiklerini, türkülerin, şarkıların, kitapların, klavyelerin, yer isimlerinin üzerindeki yasakları, OHAL'i, DGM'leri kaldırdıklarını, ana dil üzerindeki kısıtlamaları tasfiye ettiklerini söyledi.

SİLAH TÜCCARLARININ BULUNDUĞU SEKTÖR

Yol kontrollerini makul seviyelere indirdiklerini, köylere dönüşü başlattıklarını ve terörden mağdur olanlara milyarlarca Türk Lirası kaynak aktardıklarını hatırlatan Davutoğlu, bu adımları atarken, bu yasakçı düzenden beslenen pek çok iş ve dış odağın karşılarına dikildiğini, terör baronlarının, kan simsarlarının işbirliği içinde milleti refaha, huzura kavuşturacak adımlara karşı büyük bir direnç gösterdiğini kaydetti.

AK Parti'nin kararlı tutumu ve milletin desteğiyle bütün tuzakların boşa çıktığını, engellerin aşıldığını belirten Davutoğlu, şunları ifade etti:"Milletimiz samimiyetimizi, kararlılığımızı ve cesaretimizi gördü ve destek verdi. Bütün bu adımlar milletimizi refaha, güvene, huzura kavuşturdu. Türkiye bir daha o eski karanlık günlere asla dönmeyecek. Buna asla izin vermeyeceğiz. Güvenlik politikaları gibi bir kavram üzerinden, 'Türkiye'nin 90'lı yıllara döneceğini' iddia edenlere buradan açık ve net ifade ediyorum; terörle mücadelede en kararlı tutumu sürdürürken, demokratik kazanımları koruma konusunda da en tutarlı, en dirayetli çizgiyi devam ettireceğiz. Terörle mücadelenin demokratik kazanımlara zarar vermesine, demokratik kazanımlar üzerinden özgürlük ortamının istismar edilerek şehirlerimizin tarumar edilmesine de izin vermeyeceğiz. Terör bugün kandan, gözyaşından, nefretten beslenen bir sektör. PKK başta olmak üzere terör, şiddeti iş edinmiş, yaşama biçimi haline getirmiş karanlık yapıların boy gösterdiği, başında terör baronlarının, silah tüccarlarının bulunduğu bir sektör. Bu sektörü sadece güvenlik tedbirleriyle değil, adaletle, hukukla, vicdanla, merhametle çökerteceğiz."

BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZIN DEVLETİ

Davutoğlu, devlet olarak pozisyonlarını, kanlı ihalelere katılan terör örgütüne göre değil, vatandaşların taleplerine göre belirleyeceklerini söyledi.

Bu terör şebekesinin en büyük zararı Kürt vatandaşlara verdiğini herkesin gördüğünü belirten Davutoğlu, Diyarbakır'da, Şırnak'ta, Hakkari'de, Mardin'de devletin adaletini yanında gören vatandaşların, terör örgütünün çocuklarına ölümden başka bir gelecek vadetmediğini bildiğini, onun için de destek vermediğini kaydetti.

Bütün vatandaşlara minnettar olduğunu dile getirenDavutoğlu, vatandaşlarla kucaklaşıp, dirayetli tutumları dolayısıyla "teşekkür" ifade etmenin kendileri için büyük bir borç olduğunu dile getirdi.

Cizre'yi, Silopi'yi, Sur'u cephanelik haline getiren, barikat kuran, çukur kuran katilleri birilerinin "kahraman direnişçiler" olarak selamlamaya kalktığını anımsatan Davutoğlu, bunların demokrasiden, kamu düzeninden ve insan hak ve özgürlüklerinden nasibinin olmadığını vurguladı.

Davutoğlu, "Oradaki insanlarımızla aynı kıbleye yönelen, aynı duygu dünyasını taşıyan biziz. Bu devlet, bütün vatandaşlarımızın devletidir, Türk'ün olduğu kadar Kürt'ün, Arap'ın olduğu kadar Çerkez'in, Sünni'nin olduğu kadar Alevi'nin de devletidir" diye konuştu.

Türkiye'nin bu günleri mutlaka geride bırakacağını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Kimse sesinin duyulmadığını sanmasın, biz daima haktan, hakkaniyet ve adaletten yana olduk, hiçbir zaman hakikati tekelimizde görmedik. Hiç zaman çok sesli, çoğulcu bir demokrasiden başka bir rejim özleminde olmadık. Bizim gibi düşünen, düşünmeyen tüm sesleri duymaya, anlamaya çalıştık. Bizim ülkemizin işçisi, işsizi, aydını, akademisyeni, yazarı ve sanatçısı bir sıkıntısını dile getiriyorsa ona kulak veriyoruz. Samimiyetle sıkıntısını dile getiren herkesin sesine, beden ve gönül kulağımız da açıktır. Bu anlamda ülkemizin isçisi, işsizi, aydını, akademisyeni, yazarı, sanatçısı mahzun, kırgın ve düşünceliyse ben de onlarla mahzun, kırgın ve huzursuz  olurum" diye konuştu.

Sadece Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olarak değil, vatandaş Ahmet Davutoğlu olarak da bu ülkenin yaralarını sarmak, taleplerini karşılamak isteyen, gece gündüz bu yönde çaba gösteren bir kişi olarak da bu seslere kulak vermeye devam edeceklerine dikkat çeken Davutoğlu, anaların feryadını duyacaklarını, esnafın, tüccarın, çiftçinin taleplerini de sanatçının, aydının samimi görüşlerini de dinleyeceklerini kaydetti.

BİZİM ELİMİZDE TEK BİR MASUMUN BIRAKIN KANINI GÖZYAŞI DAHİ YOKTUR

Başbakan Davutoğlu, "Bu çerçevede bugünlerde bir sanatçının bana doğru dönüp 'zalim' gibi bir ifade kullanması üzerine döndüm, gönül aynama baktım. 'Acaba' dedim, 'benim yüzümde benim gönlümde zulme bulaşmış bir insanın herhangi bir küçük lekesi var mı' diye. Emin olun muhasebe ettim. Biliyorsunuz bir sanatçı 'zalim' diye dönüp bize hitap ederek bir ithamda bulundu. Sonra bir iç muhasebe yaptım" dedi.

Sanatçıyı muhasebe yapmaya davet eden Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:"Hiç konuşmadan zulümle itham ettiği bu kişiyi iyi anlamak istiyorsa, lütfen Somalili başı okşanmış çocukların yanına gitsin, hiç kimsenin gitmediği Arakan'da evleri yanıp çıplak ayaklarla bataklıkların içerisinde doluşan insanlarla kucaklaşan bir kişi olarak onlara sorsun bizi? Gazze'de bombalar altında mazlum Filistin halkı ile o bombalar için 'burayı bir an önce terk edin' dendiğinde eşimle birlikte orada katledilen bir genç kızın başında ailesiyle birlikte yürek yüreğe verdiğimiz anı düşünsün? İnsanların  saf saf  Suriye'den gelip mülteci olarak ülkemize sığındığında iftarlarımızı onlarla birlikte açıp, onların ruhunu onların ızdırabını birlikte paylaşan bir kişi olarak aynaya tekrar tekrar baktım. Sonra Rabbime hamd ettim. Dünyada bizim zulmümüzü, hiç böyle bir zulmü görmemiş olan, bize zulmü yakıştırmayacak o kadar çok insan vardı ki, bizim adaletimize, vicdanımıza, merhametimize şahitlik edecek o kadar çok insan vardı ki... Bir gün son nefesimizi verdiğimizde arkamızdan belki milyonlarca insan 'Elhamdülillah ki Türkiye'de bu dönemde bu insanlar yaşıyordu da biz  evsiz barksız, aşsız kalmadık' diyecek o kadar çok insan vardı ki... Hamd ettim Allah'a. Bizim elimizde tek bir masumun bırakın kanı, gözyaşı dahi yoktur.

Ama birileri, birilerine gözyaşı döktürmek isterse, birileri İsrail'in veya Esad rejiminin yaptığı gibi mazlumlara zulmetmek isterse, birileri bugün PKK  terör örgütünün yaptığı gibi bu halka zulüm etmek isterse onun karşısında da sessiz kalacak kadar güçten, Allah'ın ve milletin bize lütfettiği bu iktidar gücünden nasipsiz değiliz. O sanatçıya sesleniyorum. Gelsin eğer bir zulüm görmek istiyorsa, Dışkapı Hastanesi'nde bir kaç gün önce ziyaret ettiğim 8 yaşındaki Sait'in gözlerinin içine baksın. Babası ve küçük kızkardeşi Ecrin, şehit olarak kaybetmiş olan Sait'in gözündeki o hüznü, yüzünün yarısı yanmış olan ama dudaklarında hiç eksilmeyen o tebessüme baksın, sonra eşini ve bir çocuğunu kaybedip, diğer çoğunun yanında bulunamayıp, başka bir hastanede yatan annesi Meryem'i ziyaret etsin ve Diyarbakır Çınar'da katledilen bu çocukların arkasında hangi zalimlerin olduğunu düşünsün, ondan sonra zalim kavramını kime kullanabilecekse o zaman kullansın? Bizim merhametimize ve vicdanımıza milletimiz ve tarihte şahittir."

YÜZLEŞMEYE HAZIRIZ

Her şeyle yüzleşmeye hazır olduklarını, aldıkları kararın sonuçları konusunda hesap vermeye de hazır bulunduklarını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama bu makamda biz durdukça, bu toprakların çocuklarına kim zulmederse onların karşısında merhametimizin derinliği kadar kudretimizin sesi de olacaktır. Devlet, ol devlettir ki kudret ile merhameti birleştirebilsin. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Bundan sonra sizlerle birlikte hep kudret ile merhametin yan yana zikredildiği ortamlarda buluşacağız. Burada olduğu gibi STK'lar ile kanaat önderlerimizle her kesimden insanlarla bir araya gelip geleceği birlikte planlayacağız. Terör örgütünün şehirlerimize, o kentlerde yaşayan vatandaşlarımıza yaşattığı acılar ve sıkıntılar en çok bizim canımızı yakıyor. UNESCO Kültür listesine girsin diye bizzat mücadele verdiğim Diyarbakır'ın acısını hep yüreğimde hissediyorum ama inşallah o Diyarbakır'ı tüm tarihi eserleriyle birlikte öylesine ihya edeceğiz öylesine inşa edeceğiz ki herkes gıptayla bakıp, bu milleti ve bu toprakların derin kültürünü görmek üzere Diyarbakır'a doğru hareket edecek Diyarbakır'ı ziyaret edecek. Türkiye'yi mahkum etmek isteyenler burada bir otoriter bir yönetim algısı inşa etmeye çalışıyorlar. Türkiye düşmanlığından beslenen bu düşünce, Türkiye üzerinde emelleri olanların haince bir algı operasyonudur."

DEMOKRASİ VURGUSU

Türkiye'nin demokrasi ile yönetildiğini anlatan Davutoğlu, "Daha 1 Kasım'da herkesin eşit  şartlarda girdiği demokratik bir seçimi hep birlikte gerçekleştirdik. Bizim en büyük gücümüz demokrasimizdir, insan hak özgürlüklerine dayalı demokratik hukuk devletimizdir. Türkiye'de herkesin hukuku devletin güvencesi altındadır. Demokrasi farklılıkların bir arada olduğu düzendir ve Türkiye farklılıkların bir arada olduğu bir demokrasi ile yönetiliyor" diye konuştu.

ŞİDDET VE TERÖRÜ REDDEDEN HERKESLE BERABERİZ

Şiddeti ve terörü reddeden herkesle omuz omuza bulunduklarını belirten Başbakan Davutoğlu,  şu değerlendirmelerde bulundu: "Aynı masadayız, sofradayız, aynı saftayız ve aynı geleceğe yürüyoruz. Nefret diliyle konuşanlara, kin ve nefret tohumu ekenlere, kanı durdurmak için bir tek cümle kuramayanlara karşı da yine hep beraberiz. Onların terörden, kandan beslendiklerini artık ayan beyan görüyoruz. Her gün ateşe benzin döken beyanlarını görüyoruz. Birbirimizin hukukunu korumaya özen gösteriyoruz. Herkes emin olsun, yaraları saracağız ve hayat en kısa zamanda normale dönecek. Kuklayı da kuklacıyı da biliyoruz, arkalarındaki güçleri de biliyoruz. Kimsenin endişesi olmasın bu sıkıntılı günler geçicidir. Bizim ülke olarak çözümsüz hiç bir meselemiz yoktur, kalmayacaktır. Yeter ki zor zamanlarda birbirimizin sesini duyalım, yeter ki zor zamanlarda birbirimizin gözünün  içine bakarak dertleşebilelim, birbirimizin halinden haberdar olalım. Bizim kaderdaşlığımız, tarihdaşlığımız, kardeşliğimiz, karındaşlığımız ve vatandaşlığımız başka hiç bir ülke ile mukayese edilemez. Biz millet-i İbrahim'e mensubuz. Aynı kıbleye yöneliyoruz. Kıblesi olmayanlar, kıblesini şaşırmış olanlar bizi anlayamazlar. Başka devletlerin, güçlerin açık arttırmaya azmettirdiği terör örgütleri bizim kalplerimizdeki muhabbete sökemez. Türkiye'yi eski ayıplarından birlikte arındıracağız. Yalan, şiddet ve terör, gençlerimizi zehirleyemeyecek, onların kardeşçe geleceğe yürümelerine engel olamayacak. Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Demokrasisiyle, istikrarıyla, öz güveni ve büyük potansiyeliyle ileri hedeflere yürüyen bir ülkedir. Demokrasimizi, özgürlükçü, adil ve ileri bir anayasa taçlandırmakta da kararlıyız. Çözüm iradesi bizdedir. Çözümsüz hiçbir meselemiz yoktur."

 Başbakan Davutoğlu, hükümet olarak terörle mücadele kapsamında sürekli huzur için, sürdürülebilir bir huzur için yeni bir eylem planı hazırladıklarını kaydederek, şöyle konuştu:  "Çok yakında bugüne kadar aldığımız ve geleceğe dönük almakta olduğumuz tedbirlere ilave olarak yeni uygulamalar başlatacağız. Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş'un koordinasyonunda yapılan bir çalışmayla bütün bu planlanan eylemler, Bakanlar Kurulumuza sunuldu, istişare edildi. Şimdi ise sizlerin kanaatlerini alacağız. Şu anda taslak bir çalışma üzerinde sizlerin kanaatlerini de entegre ederek bu çalışmayı bir-iki gün içerisinde nihayete erdireceğiz. Cuma günü Mardin'de bütün bu istişarelerin ürünü olan sadece Başbakanın talimatı ya da Bakanlar Kurulunun karı değil, sivil toplum kuruluşlarımızın da katkılarının yansıdığı bir eylem planını kamuoyu ile paylaşacağız. Eylem planımız, terörle mücadelenin arızi bir durum olduğunun bilinciyle bu süreçte ortaya çıkan ekonomik ve siyasi sorunların telafisi, en kısa zamanda yeniden inşa ve ihya faaliyetinin yapılması için gerekli adımlar ihtiva edecek. Biz esasen bu tedbirleri, bugün gündemimize almış değiliz, ilk andan itibaren demokrasi ve huzur operasyonu başlandığı andan itibaren, operasyon sonrasında neler yapılacağını planladık ve bir çerçeve içerisine oturttuk. Şimdi gelişmelere göre de bu çerçeveyi tekrar tekrar gözden geçirerek en doğru adımları atmaya kararlıyız. Bizim siyaset anlayışımızda, zihniyetimizde yukarıdan fermanlarla yönetilen bir devlet yoktur, bir toplum yoktur. Aksine bizim siyaset anlayışımız, halkla birlikte yürüyen, halktan beslenen, halkın irfanından beslenen bir siyaset anlayışıdır."

 
Erzurumspor’dan motivasyon çağrısı
 
12 terörist ölü ele geçirildi
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Doğu, Davutoğlu’nu ağırlayacak
Başbakan Ahmet Davutoğlu Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 98. ...
Bakan Ala, operasyonları değerlendirdi
İçişleri Bakanı Efkan Ala, terör örgütüne yönelik operasyonlara ilişkin, ...
“İslam, terörle yan yana zikredilemez”
İslam’ın terörle yan yana zikredilemeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı ...
 
“Yeni anayasa için 6 ay makul”
AK Parti Genel Sekreteri Abdulhamit Gül, Anayasa Uzlaşma Komisyonu için ...
Terörün izleri silinecek
Suudi Arabistan'da bazı gazetelerin Ankara Temsilcilerinin gündeme ilişkin ...
Özdağ: ‘Bölücülerle de mücadele edeceğiz”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ "Etrafımızda ateş çemberi ...
 
‘Bu adam uslanmayacak’
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, HDP Eş Genel Başkanı ...
‘Öncelikli hedef Yeni Anayasa’
Davutoğlu, son 14 yılda çok büyük işler başardıklarını ancak yapacak çok ...
‘Sonuçlarına katlanırlar’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şili’ye hareketinden önce basın mensuplarının gündeme ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva