ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Bakan Tekin’den Diyarbakır annelerine destek
Bakan Tekin’den Diyarbakır annelerine destek
Hastaneler caddesinde trafik kazası: 1 yaralı
Hastaneler caddesinde trafik kazası: 1 yaralı
Erzurum’da FETÖ operasyonu
Erzurum’da FETÖ operasyonu
Şehit Yaşar dualarla uğurlandı
Şehit Yaşar dualarla uğurlandı
2  terörist teslim oldu
2  terörist teslim oldu
HABERLER>KÜLTÜR-SANAT
4 Mayıs 2009 Pazartesi - 05:58

Tarih aydınlanıyor

Araştırmacı Yazar Murat Ertaş, “Araştırmalarında, sanat tarihçilerinin hiç iltifat etmedikleri arşiv belgelerini birincil kaynak olarak kullanan ve Ermeni Balyan ailesine mal edilen birçok eserin aslında başka mimarlara ait olduğunu belgelerle ispat eden” öğretim üyesi olarak tarif edilen, Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Can’la “Ermeni Meselesinin Kültürel Boyutu” üzerine söyleşti.

Tarih aydınlanıyor

Ermeni Meselesi’nin Kültürel Boyutu
ve
Ermeni Yalanları Üzerine Bir Söyleşi
 
SUNUŞ:
Geçen yıl Türk Edebiyatı dergisinin Nisan sayısında “Araştırmalarında, sanat tarihçilerinin hiç iltifat etmedikleri arşiv belgelerini birincil kaynak olarak kullanan ve Ermeni Balyan ailesine mal edilen birçok eserin aslında başka mimarlara ait olduğunu belgelerle ispat eden” öğretim üyesi olarak tanıtılan Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Selman Can’ı ben de ilk defa o zaman tanıdım. Geçen hafta da Selman Can’ın Üniversite Kitabevi’nde “Ermeni Meselesinin Kültürel Boyutu” konulu bir sohbetini dinleme şansı buldum ve bu mesele üzerine, kendisinden büyük bir zevkle, heyecanla ve hayretle, ezber bozucu ve bilimsel bilgileri ilk defa dinlemiş oldum.
Tarihe ışık tutmak babından sayın Can’ın mühim tespitlerini sunuyor , hayırlı haftalar diliyoruz.”
Murat ERTAŞ                                                                                                        
 
 
SAVUNMA PSİKOLOJİSİ VE MİLLİ TEZ
Murat ERTAŞ: Hocam, lisansınızı tarih bölümünde bitirdikten sonra sanat tarihinde akademik kariyerinizi sürdüren bir tarihçi olarak iki taraf açısından Ermeni meselesini nasıl yorumluyorsunuz?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: “Ermeni meselesi Türkiye açısından giderek daha ehemmiyetli bir boyut kazanmaktadır. Yıllardır devam edegelen sözde soykırım iddialarına karşılık son birkaç yıl dışında ciddi olarak yapılmış bir girişim ve yayın faaliyeti bulunmamaktadır. Ermeniler açısından ulusal bir mesele ve mili kimlik anlamı taşıyan olayın her yönü yüzlerce yayın ve faaliyetle bütün dünya kamuoyuna tanıtılmış ve destek alınmıştır. Aynı ideal etrafında Ermeni milletini toplayabilmek için batının büyük destekleri ile 19. yüzyıl başlarından itibaren yürütülen çalışmalar karşısında bizim meseleye bakış açımız tehcir öncesi ve sonrasına ilişkin olaylara odaklanmış ve adeta bir savunma psikolojisine bürünmüş durumdadır.”
TEHCİR MESELESİ
ERTAŞ: Ermeniler sözde soykırım iddialarının merkezinde tehcir vakası yatıyor. Savaş yıllarında benim ailem dâhil Doğu’daki Müslüman nüfus Kayseri ve Tokat gibi daha güvenli bölgelere muhacir olarak yerleşmişlerdir. Ermeniler de Suriye’ye… Osmanlıda yaşayan milletlerin çektiği ortak acılardan olan “tehcir”in bugün bilhassa Ermeniler tarafından bu kadar konuşulması veya abartılması normal midir?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: Ermeniler açısından kendi iddialarını destekleyen ve temel teşkil eden olaylar yalnızca tehcirle sınırlı değildir. Tehcirin bir sonuç olduğu, buraya gelinceye kadar olayın her iki millet açısından kültürel ve sosyal boyutlarının bulunduğu Ermeni araştırmacılar ve yandaşları tarafından çok iyi işlemiştir. İmparatorluğu oluşturan milletler arasında Ermenilerin sanat, siyaset ve sosyal değerler itibariyle ön plana çıktıkları, Osmanlı’nın vitrininde yer aldıkları vurgulanmaktadır. Kendi değerlendirmelerine göre; göçebe bir toplum olan Türkler barbar bir yapıya sahiptirler ve ellerinde bulunan bütün kültürel unsurlar başta Ermeniler olmak üzere diğer toplumlara aittir. Bu tür barbar toplumlar kendilerinden üstün olan milletlere karşı içten içe kin ve nefret içerisindedirler. I. Dünya Savaşı’nda yaşanılan olaylar bu nefretin tezahürüdür.
MESELENİN KÜLTÜREL BOYU
ERTAŞ: Biz Türk milleti olarak meselenin kültürel boyutunu mu atlıyoruz?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: Evet, dediğiniz gibi bugün Türkiye’de Ermeni meselesinin kültürel boyutu tamamen ihmal edilmiş durumdadır. Edebiyatta, müzikte, el sanatlarında ve özellikle de mimaride Türk’e ait ne varsa çoğunlukla Ermeni kaynaklı olduğu vurgulanmaktadır. Mimar Sinan başta olmak üzere Osmanlı mimarlarının çoğunluğu Ermeni olarak kabul edilmiş ve dünyanın her yerinde literatüre bu şekilde geçirilmiştir. 
Sinan ile ilgili en iyi kaynak Saî Mustafa Çelebi’nin kaleme aldığı ‘Tezkiretül Ebniye’dir. Mimar Sinan, Saî Çelebi’ye kendi hayatını hikâyesini anlatmıştır. Eğer Ermeni asıllı olsaydı bu eserde görebilirdik, gizlemezdi. Çünkü Osmanlı’da devşirme devlet adamları kimliğini hiçbir zaman saklamamıştır. Mimar Sinan, Orta Anadolu’da yüzlerce yıl Hıristiyan olarak yaşamış Karamanlı olarak bilinen Türk kökenli bir ailedendir. Devşirildikten sonra Müslüman olarak yetiştirilmiştir. Mimar Sinan’ın devşirildiği Kayseri’nin Ağırnas köyünün Osmanlı kayıtlarında bir Ermeni köyü olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır. 
OSMANLI ARŞİVLERİ VE İHMALLERİMİZ…
ERTAŞ: Mimar Sinan’ı bile Ermeni kabul eden bir zihniyete karşı Türk bilim adamları neler yapmış? Meselâ Osmanlı arşivleri yeterince incelenmiş mi? Tarihi yalanlar, iftiralar ve çarpıtmaların birçoğu arşivlerin incelenmesiyle aydınlatılması gerekmez miydi?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: Sanat tarihi araştırmacıları için arşiv kullanımı oldukça yeni bir konudur. Uzun yıllar ihmal edilmiştir. Bu gün bu ihmalin acısını yaşamaktayız. Arşiv çalışması için üst seviyede Osmanlıca bilgisi ve tarih alt yapısı gerekmektedir.
19. yüzyıl boyunca birkaç nesil halinde Osmanlı imar sektöründe hizmet etmiş, Ermeni asıllı bir aile olan Balyanlar’a da onlarca yapı mal edilmektedir.   Son dönem yapılarının pek çoğu bu ailenin fertleri tarafından yapıldığı ve “hassa mimarı” oldukları, bütün sanat ve mimarlık tarihi çalışmalarında yer almaktadır. Ancak bizim Osmanlı arşivlerinde yaptığımız çalışmalar şunu gösterdi ki; bu bilgilerin büyük çoğunluğu eksik ve yanlış. Balyanlar esasen mimar değil, müteahhitlik işlevi üstlenmişlerdir.
19. yüzyıl içerisinde Osmanlı’da yapılar artık ihale ile açık eksiltme (münakasa) yöntemi uygulanarak “kalfa” adı verilen müteahhitlere teslim edilmekteydi. Son dönem Osmanlı mimarlık sistemi iyi incelenmediği için bu konu anlaşılamamıştır. Sözünü ettiğimiz kalfaların en güçlü sermaye sahiplerinin başında da Balyan ailesi gelmektedir. 
KIRIMLI MAHMUT AĞA’NIN ESERİNİ NASIL SAHİPLENDİLER?
ERTAŞ: İncelediğiniz belgelerde mimarisinin Ermeni Baylanlara ait olduğu sanılan; fakat aslında Baylanlara ait olmayan eserlere rastlamışsınız. Bu eserler hakkında ulaştığınız bilgileri bizimle paylaşır mısınız?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: Balyanlar’a bağlanan onlarca yapı mevcut. Bunların tamamının gerçek mimarları zamanla ortaya çıkacaktır. Bizim çalışmalarımızda tespit ettiklerimiz arasında şunlar mevcut; Heybeliada Bahriye Mektebi Kirkor Balyan’ın değil, Mühendishane’de otuzyılı aşkın hocalık yapmış ve 1827-29 yılları arasında başmimarlık makamında bulunmuş Kırımlı Mahmut Ağa’nındır. Divanyolu’ndaki Sultan II. Mahmut Türbesi Garabet Balyan’ın değil, Mühendis Halim Efendi’nindir. Sarkis Balyan’ın eseri olarak gösterilen Mecidiye Kışlası (Taşkışla) ve Harbiye Mektebi (Askeri Müze) İngiliz Mimar William James Smith’indir. Yine Sarkis Balyan’a bağlanan yapılardan Baltalimanı Sahilsarayı ile Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu İtalyan Mimar Fossati’nin, Yıldız Hamidiye Camii Rum Nikolaki Kalfa’nın, Aksaray Valide Camii İtalyan Montani, Harbiye Nezareti Binası mühendishaneden yetişen Ali Paşa’nındır. Sarayburnu Antrepoları Simon Balyan’ın değil August Jasmund’un eseridir.
TEK YÖNLÜ BAKIŞ
Balyanlar üzerine yapılan çalışmaların “tek yönlü” bir bakış açısı vardır. Bu nedenle de yanlışı ve eksiği çok fazladır. Yapılan yayınlarda bütün aile fertleri için hassa mimarı tabiri kullanılmaktadır. Hassa tabiri 1831 yılı sonrasında mimarlar için kullanılmayan bir ibaredir. Yani bu tarihten sonraki dönemlerde yaşamış biri için hassa mimarıydı şeklinde bir unvanın kullanılması mümkün değildir.
BALYAN AİLESİ DAYATMASI VE TARİHE YALAN SÖYLETMEK
ERTAŞ: Yaptığınız araştırmalar ışığında Balyan ailesi ile ilgili başka hangi yanlış bilgileri fark ettiniz?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: Aldıkları eğitim konusunda da oldukça yanlış bilgiler bulunmaktadır. Kevork Pamukciyan, Sarkis Balyan’ın 1855’te École des Beaux-Arts’dan mezun olduğunu belirtmektedir. Oysa bu tarihlerde Sarkis Balyan İstanbul’dadır. 1853’te Sultanahmet’te inşa ettiği bir hanın çatısının çökmesi nedeni ile hapistedir ve babası Garabet’in kefaleti ile bir süre sonra serbest kalmıştır. Ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Aygül Ağır’ın École des Beaux-Arts ile yaptığı yazışmalarda da Balyan ailesinin hiçbir ferdinin bu okulda eğitim almadığı açıkça belirtilmiştir.
İNŞAAT YOLSUZLUKLARI
Balyanlar hakkında bilinmeyen bir konu da inşaat yolsuzluklarıdır. Osmanlı’da ilk resmi inşaat şirketi “Şirket-i Nafia-i Osmani” adıyla Balyanlar’a aittir. Osmanlı tarihinin en büyük inşaat yolsuzluğu Balyanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. 1871 yılında tamamlanan Çırağan Sarayı’nın müteahhitliğini yapan Sarkis Balyan’ın işçi ve esnafa ait ödemelerin bir kısmını yapmamasından dolayı 1880 yılında hakkında dava açılır. Bu dava ile birlikte diğer inşaatları konusunda da şikâyetler birleştirilerek incelenir. 1886 yılında tamamlanan mahkeme sonucunda Baylanlar’ın üçyüzbin altını aşkın inşaat yolsuzlukları tespit edilir ve bütün mal varlıklarına el konulur. Ancak Sarkis Balyan 1888’de sarayın başdoktoru Mavroyani Efendi’nin aracılığı ile Sultan II. Abdülhamid tarafından affedilir. Bunun sebebini henüz tespit edebilmiş değiliz.
BALYAN MASALI VE İŞİN ASLI
Balyanlar ile ilgili ilginç bir mesele de Kuruçeşme Adası’dır. Balyan hayranlarının yazdıklarına göre Ada’yı 1874 yılında Sultan Abdülaziz “hediye” olarak Sarkis Balyan’a vermiştir. İşin aslı gerçekte hiç de yazılanlar gibi değildir. Sarkis Balyan, saraya bir rapor sunarak inşaat işlerinde kullanılan malzemenin üretimi için bir fabrika yapacağını ve bu fabrika için en ideal mevkiin de Kuruçeşme Adası olduğunu belirtir. 
Sultan II. Abdülhamid bu yatırımın faydalı olacağı kanaatiyle 12 Mayıs 1879 tarihinde Kuruçeşme Adası’nı Sarkis Balyan’a tahsis ettirir. Fabrika ile birlikte malların taşınması için adaya bir liman yapılması da yine Sarkis Balyan tarafından taahhüt edilir.
Ancak Sarkis Balyan taahhütlerinin hiç birini yerine getirmez ve adaya üç katlı bir köşk inşa ettirerek yerleşir. Kuruçeşme Adası artık “Sarkis Bey Adası” olmuştur. Devlet tarafından da her ne hikmetse adanın tahsis amacı unutulmuş veya unutturulmuştur!
Sarkis Balyan 1899 yılında ölünceye kadar Kuruçeşme Adası’nda yaşar. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Şirket-i Hayriye Vapur İşletmesi’ne kiraya verilen ada, 1958 yılında Galatasaray Spor Kulübü tarafından Serkis Balyan’ın mirasçılarından satın alınarak sosyal tesis yapılır.
ABDULHALİM EFENDİ’NİN ESERLERİNİ NASIL SAHİPLENDİLER?
ERTAŞ: Ermeni Balyan ailesinin sanılan birçok eserin asıl mimarının Seyit Abdülhalim Efendi olduğunu tespit etmiştiniz. Abdülhalim Efendi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: 19. yüzyılın ilk yarısında çok önemli yapılara imzasını atmış olan Osmanlı’nın son Sermimaran-ı Hassa unvanını taşıyan mimarı Seyit Abdülhalim Efendi’nin eserleri de Balyanlar’ın ismi ile anılmaktadır.
Abdülhalim Efendi Hassa Mimarlar Ocağı içerisinde görev yapan son başmimardır. 1831 yılında bu ocak kaldırıldığında Abdülhalim Efendi kurumun en üst idarecisidir. Bu ocağın yerine kurulan Ebniye Müdürlüğü ve daha sonra Ebniye Muavinliği’nin de başında bulunmuş çok önemli bir mimar. 1798 yılında teşkilat içerisine girmiş 1852 yılında Ebniye Muavinliği’nden emekli olmuştur. 1855 yılında vefat eder. Ellidört yıllık mimarlık kariyerinde çok sayıda yapıya imzasını atmıştır. Fakat ne yazık ki bizim çalışmalarımıza kadar bunların hiç biri bilinmemekteydi. 1825 yılında Başmimarlığa atanırken; mimaride maharet ve cerbezesi (becerikliliği) bedidardır (meşhurdur) şeklinde övülmektedir. İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nın bulunduğu alanda inşa edilen ve Kirkor Balyan’a bağlanan ilk Seraskerlik Binası, yine Kirkor Balyan’a ait olduğu yazılan Eski Çırağan Sarayı ve Rami Kışlası, Senekerim Balyan’ın eseri olarak gösterilen Bayezit Yangın Kulesi, Nikoğos Balyan’ın ismi ile anılan Ortaköy ve Hırka-i Şerif Camileri, Garabet ve Nikoğos Balyan’a ait olduğu söylenen Dolmabahçe Sarayı Seyyit Abdülhalim Efendi’nin eserleridir.
TÜRKİYE’DE EZBER BOZMAK EN GÜÇ İŞTİR..
ERTAŞ: Bütün bu gelişmeler ve çalışmalar ışığında Ermeni meselesini ve sözde soykırımı sadece siyasi bir mesele olarak ele almak veya tarihçilere bırakmak çok yanlış. Hocam bu bağlamda konuyla ilgili son değerlendirmenizi alabiliri miyiz? 
Yrd. Doç. Dr. Selman CAN: Bütün bu gelişmeler karşısında meseleyi yalnızca tarihçilere bırakmak yapılabilecek en büyük yanlıştır. Hemen her alanda Ermeni iddia ve yayınlarına karşılık ciddi bilimsel yayınlar ortaya konulmalıdır.
Son günlerde yaşanılan olaylar şunu göstermektedir ki yakın bir gelecekte Ermenilerin talepleri doğrultusunda Türkiye’yi masaya oturmaya zorlayacaklardır. Yıllardır sürdürdükleri yayınlar ve iddialar ortaya konulacak dosyaların ana kaynağını teşkil edecektir. Bunlara karşı Türkiye’nin elini kuvvetlendirecek bilgi ve belgeler bu günden hazır tutulmalıdır. Unutmayalım ki yarın hepimiz için çok geç olabilir! 
KEMİKLEŞMİŞ YANLIŞLARI DÜZELTMEK..
Türkiye’de ezber bozmak en güç işler arasındadır. Kemikleşmiş yanlışlıkları düzeltmek zaman alacaktır. Biz mimarlık tarihimizin bir döneminin yanlışlıklarını ortaya koyuyoruz. Bütün bunlar ilgili kurumlar tarafından dikkate alınması gerekmektedir. Mimarını tespit ettiğimiz yapılar yeniden tescil edilmeli, bundan sonra yapılacak yayın ve tezlerde aynı hatalar tekrar edilmemelidir. 2010’da Kültür Başkenti olacak olan İstanbul’un idarecileri özellikle mimari anıtların tanıtımlarında aynı hatalara asla düşmemelidirler. 
ERTAŞ: Hocam verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Doğrucu Davut 3 25 Nisan 2010 Pazar 00:11

Pars Tuğlacıyan'ı herkes bilir, uluslararası üne sahiptir. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'nın eski ve mevcut idarecileri ile personelinin yardımları olmaksızın bu yayınları yapması mümkündür diyen bir akl-ı evvel var ise beri gelsin! Bu yayınları Osmanlıca bilmeyen, belge okuyacak kadar Osmanlı diplomatikasına vakıf olmıyanın çıkarması mümkün mü? Kararı siz verin! Karşılıksız da değil, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı eski ve mevcut idarecilerinden emekli edilen iki genel müdürü nerede oturuyor? Emekli daire başkanlarının mal varlıkları nelerdir? Normal bir emekli bir memurun İstanbul Bağdat Caddesi'nde oturması mümkün mü?Bankalardaki para ve takıları haric kaç tane daireleri olmuş?Diğerlerine de siz karar verin! Pars Tuğlacı'ya yardım edip, bilgi belge desteği veren personel Sıkıyönetim ve Özal devrinde tespit edilip, sürüldü, işten el çektirildi.Süleyman Demirel devrinde de, DYP Adalar Belediye Başkan adayı ve Demirel'in has adamlarından Pars Tuğlacıyan marifetiylede, Ankara'ya sürülen işbirlikçileri İDARECİ olarak Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'na atanmışlardır.Ankara'dan dönen Pars Tuğlcıyan mühipleri, kendilerinin bilgi ve belge sızdırdığını bildiren vatavperverleri ve onları sevenleri sürüp, kan kusturmuşlardır.Kimdir bu Ankara sürgünleri ve anlı-şanlı dönünce de terör estirenler?Bunları yıllarca koruyan ve görev başında tutanlar da kimlerdir? Pars Tuğlacıyan'ın yayınları çıkmadan uluslararası araneda Ermeni tezlerine itibar edilmezdi. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı eski ve mevcut idarecileri ile personelinin katkısıyla Pars Tuğlacıyan'ın çıkardığı, çarpıtılmış yayınları sayesinde Pars Tuğlacıyan'ın yayınları ile uluslararası araneda Ermeni tezlerİ İTİBAR KAZANMIŞDIR! Pars Tuğlacıyan'ın yayınları ile uluslararası araneda ERMENİLER ATAĞA KALKIP, TÜRKİYE ALEYHİNE ÜST ÜSTE KARARLAR ALDIRMIŞLARDIR. Aleyhimize alınan kararlar artarak devam etmektedir! Bu duruma bugüne kadar kimse el atmamıştır.Çünkü bu ekip, yıllardır gizli ve açık koruma altındadır.Korunan bu kimseler tamamen ETÜ SEMPATİZANIDIR! 28 Şubat devrinde bir binbaşı tavassutuyla Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne getirilip, AKP devrinde de HEMŞERİSİ Çalışma Bakanı ve eski Başbakanlık Müsteşarı, sabık PROF. Ömer Dincer [yargılanmaktan Mebus olarak yırtmıştır!] tarafından korunup, kollanan mevcut T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü,Türkiye'yi memnun edecek açıklamalar yapmayıp, sadece hamisi hemşerisine şirinlik yapmakla meşguldür. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'nın personelinin meselelerine hiç sahip çıkmayıp, Kurumu'nun kanunun çıkmasınabile yıllardır köstek olmuştur. Maalesef, hala bir ARŞİV KANUNU yoktur! Bu mesele de bir faciadır!Kanunsuz bir kurum ne kadar hizmet verebilir ve ne kadar ciddiye alınabilir?Gerisine siz karar verin! Ermeni meselesine ne taraftan bakarsan bak; ezber bozmadan, ağır-aksak faciaya doğru gidilmektedir.

Yorumu oyla      6      4  
Doğrucu Davut 25 Nisan 2010 Pazar 00:10

Osmanlı Şehirleri Pars Tuğlacı Milliyet Yayınları; Osmanlı Tarihine ait Genel Kitaplar, Türkiye'de Şehir Tarihleri; Osmanlı Mimarlığı'da Balyan Ailesi'nin Rolü Pars Tuğlacı Çığır Yayınları; Selçuk, Osmanlı, Türk Mimarisi; İstanbul, 1993, 1. baskı, 23 x 33 cm., 743 sayfa, Türkçe, Ciltli, ISBN 9759555204 Örnek Bir Osmanlı Vatandaşı Kirkor Zohrab Efendi Pars Tuğlacı Pars Tuğlacı Yayınları; İstanbul, 2008, 20 x 27.5 cm., 100 sayfa, Türkçe, Ciltli, ISBN 9786056008306. Bulgaristan ve Türk - Bulgar İlişkileri Pars Tuğlacı Cem Yayınevi; Balkanlar Tarihi 1912'den Günümüze, Uluslararası İlişkiler, Sahhaf, Balkanlar Tarihi, 1912 Yılına Kadar; İstanbul, 1984, 22 x 29 cm., XV+558 sayfa, Türkçe, Ciltli. Tarih Boyunca Batı Ermenileri Cilt: 4 (1923-1966) Pars Tuğlacı Pars Yayın Ticaret; Sosyal Gruplar > Azınlıklar (Ermeniler) ve Etnik Gruplar; İstanbul, 2009, 25 x 32 cm, 812 sayfa, Türkçe, Ciltli, ISBN 9786056008320. Tarih Boyunca Batı Ermenileri Cilt 1 (287-1850) Pars Tuğlacı Pars Yayın Ticaret; Sosyal Gruplar > Azınlıklar (Ermeniler) ve Etnik Gruplar;

Yorumu oyla      6      4  
Doğrucu Davut 1 25 Nisan 2010 Pazar 00:09

Ermeni Meselesi'nde Ezber Bozan Bakış! Ermeni Meselesi'nde bilinen ve resmi bakış hepimizin malumudur. Ezber bozan bakış ise, bu konunun merkezi olarak bilinen T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'nın değil de Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun başkanlığı devrinde Türk Tarih Kurumu'nun ön planda ve kelle koltukta mücadelesi hafızlardadır. Özgürlükler merkezi olarak bilinen İsviçre'de bile giriş yasağı, cezalandırmalar ile karşı karşıya kalmıştır. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'nın başı Doç. Dr. Yusuf Sarınay'ın esamisi bile okunmadı.Hatta Ermenilere karşı sessizliğinden dolayı adı Josef Sarınyan'a çıkmıştır. Doç. Dr. Yusuf Sarınay'ın adının Josef Sarınyan'a çıkmasının da, Ermeni meselesindeki sessizliğinde de, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı eski ve mevcut idarecileri ile personelinin Pars Tuğlacıyan'ın irtibatı ve onları korumasıdır. Pars Tuğlacıyan'ı herkes bilir, uluslararası üne sahiptir. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'nın eski ve mevcut idarecileri ile personelinin yardımları sayesinde aşağıdaki yayınların sahibidir:

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
“Vakıf kültürünü korumak milli görev"
Yakutiye İlçe Belediye Başkanı Korkut, Vakıfların Türk kültüründe yerinin ...
Okçu, tarihi romanlaştırdı
Çeçenya’da geçen acı günlere odaklı “Su Dağları - Çeçenya ah Çeçenya” ...
Şehitler mevlitle anıldı
Şehit Aileleri Malulleri ve İnsan Hakları Derneği (BİŞHAK) tarafından ...
 
Erzurumlu Şair Öner’e ödül
Osmaniye'de haftalık Topluma Yeni Bakış Gazetesi tarafından bu yıl 12'incisi ...
Çeçenya Ah Çeçenya, kitaplaştı
DSİ Erzurum Eski Bölge Müdürü Cahit Okçu, ERZURUM gazetesinde yayımlanan ...
EDT’den “İki Efendi’nin Uşağı”
Erzurum Devlet Tiyatrosu ''İki Efendinin Uşağı'' adlı oyunu beğeniye sunacak.
 
Tabyalar, resmen Milli Park oldu
AA/Erzurum'da bulunan Aziziye ve Mecidiye tabyaları, ''kahraman Türk kadını'' ...
Boyacı, alkışlarla izlendi
Erzurum Öğretmenevi Öğretmenler Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelenen ...
A.Ü.’den Türk Kültürü’ne destek
GHA/Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, uluslararası bir organizasyona ev ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Ülkü Ocakları Mektebi ve Yiğido Şarkışla
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Güvenin Verilmeyeni
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Bir başarı Hikayesi: ‘Erzurumspor’
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva