ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Atatürk Üniversitesi yeniden akredite edildi
Atatürk Üniversitesi yeniden akredite edildi
ETD ve  Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi
ETD ve  Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi
TÜBİTAK başarıyı ödüllendirdi
TÜBİTAK başarıyı ödüllendirdi
Tunceli yolunda heyelan tehlikesi
Tunceli yolunda heyelan tehlikesi
Ermenilerin katlettiği şehitler dualarla anıldı
Ermenilerin katlettiği şehitler dualarla anıldı

Vahdet Nafiz Aksu

Sohbet Ola Beri Gele..
31 Temmuz 2017 Pazartesi

Seneler önce bir gün, yönettiğim yerel gazetenin yazıhanesinde dostlarla sohbet ediyorduk. Tanımadığım iyi giyimli, efendi meşrep bir genç geldi, selam verip oturdu.

Hoş geldin dedik, çay söyledik.

Ben onunla bir mesele üzerinde konuşurken, diğer arkadaşlar da kendi aralarında söyleşmeyi sürdürdüler.

Baktım bir ara bizimkiler, benim de tanıdığım bir zatı eleştiriyorlar. Canım sıkıldı buna, tam müdahale edecektim ki, az önce yanımıza gelen delikanlı benden önce davrandı.

-Bu söylediklerinizin hiçbiri doğru değil.

-Sen nereden biliyorsun?

-Çünkü bahsettiğiniz kişi benim babam!

*

Mahcubiyetten yerin dibine girdim. Diğer arkadaşlar da pek utandılar, kıpkırmızı kesildiler.

Delikanlı efendi davrandı, elimi edeplice sıkıp gitti.

Kulağıma küpe oldu hadise, o günden bu yana asla müsaade

etmem kendime ait yerlerde böyle şeylere.

*

Bir mısra vardır dilimden düşmeyen:

“Cennet değil mi dost ile sohbet dedikleri.”

İşiten dostlar “niye değiştiriyorsun o canım mısraı, dost değil, yar ile değil mi aslı? ” diye ikaz ederler beni hemen.

Evet, bilirim öyledir, lâkin yar ile sohbetin kendisi şiir zaten, ayrıca şiirleştirmek lazım gelmez, der geçerim.

*

Yürekten inanırım buna, dostların sohbeti dünyanın en lezzetli meyvesidir.

Yeter ki uzun uzadıya hatıra nakli, kişisel methüsena, gıybet ile bu tatlı meyve ekşi hale getirilmesin.

Sıcak sohbet ortamları, ölü kardeş eti yenen sofralara dönüştürülmesin.

*

Şahsi mekânlarda, evimizde veya toplu halde bir araya gelinen yerlerde hal hatırdan sonra söz dönüp dolaşıp mutlaka siyasete geliyor.

Yetmiyor, Dinî konularda ilgili ilgisiz herkes ahkâm kesmeye başlıyor.

Etnik meseleler, mezhebi mevzular, sportif meseleler gırla gidiyor.

*

Herkes uzman maşallah, herkes her şeyi biliyor.

Hazret ayet tefsir ediyor, bir hastalık hakkında doktor gibi malumat veriyor, uluslararası ilişkilerden dem vuruyor.

Geçenlerde bir akademisyen dostumuz bize ikramda bulundu, yanımızdaki bir bürokrat yarım saat şanlı tarihimizden anlattı durdu. Olaylar yanlış, tarihler çelişkili, menkıbeler alakasız…

Olsun ne önemi var, dinleyenler başlarını sallayıp tasdik yarışındalar.

Önemli bir ABD Üniversitesinden yeni transfer edilen bir fizik hocası söz alınca sevindim, yeni bir şeyler öğreniriz diye.

O da Suriye politikamız konusunda uzun bir nutuk irat etmeye başlamasın mı?

Bana “çok suskun kaldın” dediler, “Böyle seviyeli müsademe-i efkâr ortamında bize dinlemek düşer efendim” deyip, kurtuldum derin entelektüel bir ortamda sınırlı malumatımla rezil olmaktan.

*

Ne diyorduk? Böyle  güzel sohbet ortamlarında kesinlikle etnik mevzulara girmemek lazım.

Bu sadece nezaket değil, bir temel iletişim kaidesi aynı zamanda.

Veryansın ediyorsunuz, kalabalık bir ortamda herhangi bir etnik guruba.

Adam sabırsızsa tepki veriyor, zarif bir kişiyse ezilip, üzülüp sessiz kalıyor.

Veya bir mezhep, tarikat aleyhine olur olmaz konuşuyorsunuz, aranızda o zümreye mensup kişiler var. Oldu mu şimdi? İnsanlar tuttukları takımın aleyhinde de aşırı eleştiriden hoşlanmıyorlar. Öyleyse buna da dikkat etmek gerekmez mi?

Bir de adam pat diye “falanca şehirden adam çıkmaz.” demiyor mu?

Diyenin yerine ben yerin dibine giriyorum. Vallahi çok ayıp.

Listeyi  uzatmak mümkün.  Gerek yok, siz zaten benden iyi buluyorsunuz sağlıklı iletişimin kaidesini, kuralını. Benim ki hatırlatmak sadece…

Bir nevi malumu ilam.

Şunu da eklemeden bitirmeyelim yazıyı.

Bu kurallara sadece gerçek hayattaki sohbetlerde değil, sanal ortamda da uymalıyız.

Bazı paylaşım ve yorumlara bakıyorum da, sanki orada işler daha karışık!

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva