Artık mübarek Ramazan ayına sadece bir gün kaldı.
Erzurum’da ciddi bir heyecan ve coşku var.
Camiler hazır, cemaat hazır, evlerde hazırlıklar tamam..
Erzurum Ramazan aydınlığında Kuran Ayı’nı bekliyor..
Akşam saatlerinde fırın önlerinde tatlı bir telaş yaşanacak..
Evlerde iftar hazırlıkları..
Çocuklar tekne orucuyla ibadet hazzını yaşayacak.
Gündüzleri mukabelelerle Erzurum ufku yıkanacak.
Teravihlerde milli birlik ve beraberliğimiz için elle semaya açılacak..
Ve aminler dualara karışacak..
Ne ki..
Bir yandan da israf tavan yapacak.
Normal zamanda tüketmediğimiz yiyeceklerin, yemeklerin kokusu saracak sokakları..
Kıymalar, börekler, dolmalar..
Baklavalar, kadayıf dolmaları, demir tatlıları..
Sucuklar, pastırmalar..
İlla ki susamlı pideler..
Şalgamlar, salatalar..
Karpuzlar ve kavunlar..
Her ev hemen hemen bir önceki aya göre iki kat daha fazla mutfak masrafını karşılayacak.
Ve israf her yıl olduğu gibi bu Ramazan ayında da tavan yapacak..
İftar saatinde fazla alınan pideler, açlık duygusuyla çokça pişirilen yemekler çöpe gidecek.
Gündüz yemeden içmeden kesileceğiz, ancak iftar sonrasında bir yemek yarışı başlayacak.
İşin bir de sahur tarafı var..
Onun masrafları da ayrı..
Adı oruç..
Nefsi terbiye iklimi..
17 saat aç durarak yoksulun haliyle halleşme demi..
Ama biz de öyle değil..
17 saat açlık, 7 saat ise obezite yolunda bir rekabet..
Ye babam ye..
Kıtlıktan çıkmış gibi..
Gündüz Ramazan ayının manasında buluşmak..
Gece ise Ramazanın manasından kaçmak..
İşimiz bu maalesef..
Bir de..
Evet bir de erkeklerin kahvehanelere yoğunlaşması var ki sormayın.
İftardan sahura kadar oyun..
Okeyler, okşinler, 51’ler..
Bir nevi kumar..
Kaybeden ödüyor ya hesapları..
Gündüz tevbe, gece günah..
Ve Ramazan ayı..
Dahası mı..
Söyleyelim..
Erzurum’da asgari ücretle geçinen binler var..
Dullar var, yetimler var, öksüzler var..
Çoğu evden et kokuları yükselirken, çoğu evde ah eden insanların ciğer yanığı kokuları birbirine karışacak.
Ve biz de adına Rahmet ve bereket ayı diyeceğiz sıkılmadan..
Bizde pişen bize düşecek..
Yoksulların, asgari ücretlilerin geçim darlığına inat, birde davetler vereceğiz..
Her biri birkaç yüz liraya varan masraflarla birbirimizi ağırlayacağız..
Ve yoksulları ve asgari ücretlileri ve sofrasında makarnadan gayri yiyecek bulamayanları ağlatarak.
Kimse sosyal yardımlardan felan dem vurmasın..
Bu şehirde yoksulluğunu aşikar etmeyen, gururunu yardım kapılarında yere çalmayan binler var..
Evine yıllarca kadayıf girmeyen, kıyma pişmeyen evler..
Ramazan denildiğinde çocukların aklına makarnanın geldiği evler..
Lüks otolarda bazılarımız iftara yetişme telaşında olurken, otobüse bile binecek gücü olmayan insanlar bu iftarı nasıl geçireceğiz hesabını yapacaklar..
Kimse kimseyi kandırmasın..
Birileri için Ramazan yiyecek içecek şöleni olurken, kimileri için 24 saat açlık olacak.
Sonra oturup Ramazan neşvesinden bahsedeceğiz..
Hocalarımız camilerde cennet ve cehennemi anlatacak..
Oruç tutmanın faziletlerinden bahsedilecek.
24 saat oruçlu olanlar ise dertlerine yanacak.
Yoksulluğunu, garipliğini Allah’tan gayrı kimseyle paylaşmayanlar aç yatacak, aç kalkacak..
Çoğumuz iftar sofralarından kalktığımızda, yediklerimizi hazmetmek için sodalara saldıracağız..
Bu şehrin bir kesimi ise musluk suyuna talim edecek..
Ve gariptir..
Onlar da şükür diyecek..
Biz müsriflerde..
Onlarda dua edecek, biz de..
O insanlar, o yoksulluk ateşinde yanıp, derdini açmayan insanlar emin olun çoğumuzun aklına gelmeyecek.
Oysa Ramazan halini dillendirmeyenlere yardım için bir fırsat demi değil mi..
İftarda pişenleri paylaşmak..
Yardım olarak değil, paylaşmak adına..
Ama çoğumuz bunu yapmıyoruz..
Susamlı pide, çorba, kıyma, kadayıf..
Üstüne su böreği, dolmalar, pilavlar..
Ve binlerce evde sade suda pişirilmiş makarna..
Ve hayırlı ramazanlar..