Böyle sırası geldikçe insanlığa, Erzurum’a, dünyaya, ilme, bilime gölge bırakan insanları hatırlamak, tanımayanlara tanıtmak, gelecek nesillere –okuyanını bulabilirseniz- bir mesaj bırakabilmek adına size doğru iş yaptığını düşündüğünüz, doğru işler yaptığına tanık olduğunuz insanları yazmak bir borçtur diye bilirim, gereğini de bu yüzden yapıyorum.
Her gelen gider, her konan göçer!
Mesele; iz bırakabilmek, eser bırakabilmek!
Tarih olarak tam hatırlayamıyorum; ancak Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi yetmişli yılların ilk başında açıldı! Seksenli yılların başında ben ilaç sanayine girdiğimde; Necip Alp’le tanışmıştım, o zaman Yrd. Doçentti ve Kardiyoloji henüz Dâhiliyeden ayrılmamıştı.
Birçok ilde birçok fakülte çalıştım, hocalarla tanıştım. Sistemlerini tanıdım.
O zaman dönüp Erzurum Araştırma Hastanesinde sistem kuranlara bi daha baktım, minnetle baktım, teşekkürle baktım.
Bir yakınımı başka bir ildeki, bir fakültede Kardiyoloji’ye yatırınca dönüp Prof. Dr. Necip Alp’e, Prof. Dr. Sebahattin Ateşal’a, Prof. Dr. Hüseyin Şenocak’a kalbi muhabbet ve kalbi teşekkürlerle bi daha bi daha baktım!
Prof. Dr. Necip Alp ve ekibi ile başka ildeki hocalar ya aynı deontolojiyi aynı şekilde okuyup algılamamışlar ya da dışarılarda bir yerlerde bir yanlışlık var!
Elbette onlardan sonra gelen, Kemal Erol Hoca, Şule Hanımları, Engin Hoca’ları da diğerlerini de unutamayız!
Kardiyoloji Servisinde fakir-zengin, tanıdık, tanımadık, kariyerli-işsiz ayrımı yapılmadan hasta viziteleri yapılır, viziteye tüm kadro öğrenciler dahi katılır, sonra Kalp-Damar Cerrahisi ile konsültasyon yapılır ve hastaya gereği neyse yapılırdı!
Elbette diğer birçok serviste de aynı sistem yürütülürdü.
Yakinen bildiğim birçok servis hala eskisi gibi harıl harıl çalışıyor.
Son ziyaretimde bazı serviste bazı hocalarla görüştüm. Hatta şu an yaşadığım şehirde bir Erzurumlunun “Erzurum’a gidince Araştırma Hastanesindeki bütün hocaların ellerini öpeceğim” sözünü de birçok hocama ilettim, teşekkür ve minnetimle.
Ancak yeni gelişen bazı tehlikeli bencil yapılanmalardan ilim de, öğrenci de, tıp da, hasta da zarar görür. Sosyal olarak iç içe girmiş ilmi diyalogların kesilmesi, asosyal tipler ortaya çıkarır ve ilme, tıbba, üniversiteye fayda sağlamaz.
Erzurum keşke değişmese, orijinalliğini birkaç kişinin keyfine kurban vermese diye düşündüm.
İşte bu sistemi kuranlardan Necip Hoca’yı dört gözle yakınımı yatırdığım fakülte hastanesinde aradım. Hoca arkasına taktığı bir asistanla bir hastanın başına geliyor, talimatını veriyor, diğer hastalara bakmadan çekip gidiyor; vizitede diğer hocalar yok, asistan yok, genel vizite yok, öğrenci, stajyer, intörn yok!
Acile gelen kalp krizi tanılı hasta fakülteden devlet hastanesine yönlendiriliyor. Yerimiz yok deniliyor! Bir tanıdık buluyorsunuz, rica minnet yarısı boş kardiyoloji aciline kabul ediliyorsunuz. (Yer yok denmişti) Sonra serviste bir asistanla dahi muhatap olamıyorsunuz, hastalığın seyrini öğrenmek için, bilgi almak için!
Sonra rektör ve dekanla bir şekilde görüştüğünüzde; gözleriniz fal taşı gibi açılıyor, kimse bir şey yapamıyor, durumu, hizmet kalitesini kimse düzeltemiyorlar, onların mevcut durumdan, sizden daha çok şikâyetçi olduklarını öğreniyorsunuz. Yani birçok üniversite hastanesinin Erzurum’un seviyesine gelebilmesi için çok şeyi sıfırdan yapılandırması gerekeceğini görüyorsunuz.
Serviste ne diyalog var, ne kimse oturup hastanenin, servisin sorunlarını konuşuyor!
Ben Erzurum’daki Hocalarımızın Kardiyoloji’nin kuruluş, yeniden modernizasyonlarının yapılandırılması, taşınması, onarıma girdiğinde yakinen ilgilenilmesi, hastaları yakinen takibini bu sistemi kuranlardan bildim, şahitliğini de onun için rahatlıkla yapıyorum!
Erzurum’a bu sistemi kurup yaşatan Necip Hoca, Erzurum’dan İstanbul’a göçmüş!
Diğer illere göçen her Erzurum’a hizmet etmiş çok sevildiğini, tanındığını bildiğim insanlar gibi Prof. Dr. Necip Alp’in Erzurum’dan gitmesine üzüldüm.
Üç öğüdünü hiç unutmam; hastalarına;
***Az ye,
***Sigara içme,
***Yürü!
Kendisinin az yediğini, sigara içmediğini ve çok yürüdüğünü yakinen bilen bir insanım. Bazen Fakülte içinde yürürken yakalandım mı; hem Fakülte içinde birkaç kilometre yürür hem de söz ve sohbetinden faydalanırdım. Oldukça yeri geldiğinde esprili, muhabbeti hoş bir insandı.
Gerek Erzurum ve gerekse Erzurum’u temsil eden Tıp Fakültesi ve Hastanesine yapmış olduğu hizmetlerden dolayı Erzurumlu minnetle Hoca’yı anacaktır.