Sen uyanıklık edip bahçeli evini mütayite verdikten sonra bahane edecek bir şey buldun ve o güzelim memleketini terk ederek batıya gittin değil mi? Duyuyorum. Hem de telefon ile görüştüğün eşine dostuna keşke 10 sene önce gelseydim diyormuşsun.
Madem öyle işlerin tıkırında niye her fırsatta buralara geliyorsun? Niye bütün peynirini, patatesini, kışlığını buradan götürüyorsun? Niye oğlunu oradan biriyle evlendirmedin de memleketimin kızı olsun diye gelip aylarca burada gelinlik kız aradın? Oralarda ki ahu bakışlı keklik sekişli kızları bırakıp neden buralara geldin?
9 ay kışın altında kalıyoruz. Yaz günlerinin özlemi ile belki iyi geçecek birkaç sıcak günde bizde çoluğumuzu çocuğumuzu alıp kırlara gideceğiz, biraz kendimize ailemize vakit ayıracağız, akşamlarımız zaten dolu çünkü düğünlerden fırsat bulup kendimize zaman ayıramıyoruz. Ama sen geliyorsun ve düzenimizi bozuyorsun, evimizin dar olduğuna aldırmadan, bunları rahatsız ediyor muyuz acaba diye düşünmeden. Hani 10 yıl önce gitseydim diyordun, hani bulunduğun yerde çok mutluydun.
Göç etmeyi o kadar kolay sandın ki sadece tutacağın bir kamyona eşyaların yüklenmesi kadar kolay değil mi? Sen o kadar uyanıksın ki batıdan eşya getiren bir kamyon buldun boş gideceğine eşyaları koydun oradan da bir sürü kârın oldu eşe dosta ne kadar uyanık olduğunu ne kadar ucuza eşyalarını taşıttığını günlerce anlattın durdun, ama gittiğin yerde yeni bir dünya ile karşılaştın, kazın ayağının öyle olmadığını fark ettin değil mi? Hiç hayal ettiğin gibi değildi, hala seni içlerine almamışlar ve hala sana yabancı gözüyle bakıyorlar. şakalarından anlamazsın, yemeklerinden hoşlanmazsın, sohbetleri seni sarmıyor, kahvede sohbet ederken Teyo eminin fıkralarını anlatan arkadaşını mumla arıyorsun şimdi. Erzurum’da gökyüzü masmaviydi ama gittiğin yerde hiç gökyüzünü görmedin kurşuni bir şey görüyorsun ama gökyüzünü asla.
Düşüncelere dalıyor, geceleri sırılsıklam uyanıyormuşsun, belikli bir sağlık problemine düşmek üzeresin.
Uzmanlar orta yaşlılara “gidin çocukluğunuzun geçtiği yerleri görün, oralarda gezin” diye uyarılar yaparken Sen “Buralarda ne var” diyordun, şimdi gittiğin yerde her gün balolarda geziyor, tiyatroya, sinemaya gidiyorsun hiçbir sanat etkinliğini kaçırmıyor kendini habire geliştiriyorsun çok kültürlü bir adam olmuşsun canım..
Taş yerinde ağırdır, kendi memleketine sarılıp mutlu olacağın yerde, çoluğunu çocuğunu da perişan ettin.
Adamın 10 çocuğu var, iş yok, güç yok, göç ediyor çocuklardan birisi jeton satsın, birisi su satsın geçineyim diye. Bunu anlıyorum. Peki, Sen düzenin yerinde, işlerin tıkırında iken niye evini barkını satıp, düzenini bozup gittin uyanık kardeşim?