ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
 Trendyol 1. Lig: Bodrum FK: 2 - Boluspor: 0
 Trendyol 1. Lig: Bodrum FK: 2 - Boluspor: 0
Trendyol 1. Lig: Çorum FK: 2 - Kocaelispor: 1
Trendyol 1. Lig: Çorum FK: 2 - Kocaelispor: 1
33 şehid dualarla anıldı
33 şehid dualarla anıldı
Nenehatun MTAL’den  yıl sonu sergisi
Nenehatun MTAL’den  yıl sonu sergisi
 ETÜ’lü öğrencilerden örnek etkinlik
 ETÜ’lü öğrencilerden örnek etkinlik

Metin Boşnak

Kum, kuma, kumkuma
24 Ağustos 2013 Cumartesi

Kumun hammadde teşkil ettiği mamuller pek çoktur…

Silikon, hafıza, cam, ayna…

 

Ülkemiz insanının kumla irtibatı ise, farklılık arz eden şekillerde tezahür etmektedir.  Mustarip insanlar kafalarını gömmek suretiyle, kumun çok özel bir istihdam alanını keşfetmiş, tam kapasite kullanım hikmeti geliştirmiştir. Istırabın kaynağı olanlar, aynı kumdan kendilerine inşa ettikleri feodal şatoları hiçbir şekil ve surette yıkılmayacak piramitler yerine koymaktadır. Her ikisinin birleştiği yer ise, birinin kumun altını diğerlerinin ise kumdan yaptıkları kudret abidelerini sığınak olarak kullanmalarıdır. Yine kumun ana madde olarak kullanıldığı bir başka unsur vardır ki, o da her bir tanesi bu ülke insanına tekabül eden sabır zerreleridir ve bu zerreler fanusun üstünden alta doğru aktıkça bir tükenişin eli kulağında olduğunu ifade eden sembolik anlamlar kazanmaktadır…

 

Burada suyun geleneksel olarak zaman için eğretileme olarak kullanıldığını da hatırlayacak olursak, kum saati paralelinde kıyıları döven ve gitgide kabaran okyanus dalgalarının, hem başını kuma gömen hem de feodal şatolarını ebed müddet sanan, gülücüklerle bezenmiş suratlarını zulmün karanlık ve şiddetiyle ters orantılı olarak teşhir eden insanları alıp götürecektir.

 

Her cezirin bir meddi vardır; Her inişin bir yokuşu, her tatlı rüyanın bir karabasanı. Hepsini çerçeveleyecek olan ise hakikattir.  Ve o hakikat kabaran okyanus sularıdır.  Ve günü gelince bazen de günübirlik olarak hem buharlaşır yağmur olur, toprağı döver yukardan hem de kayalarla birlikte kumları...

 

O kayalar ki kum olur rüzgârla suyla, o kumlar ki toprak olur ve o toprak ki insanın özüdür ve o öz Allah’ın halifesidir yeryüzünde. O öz ki içindeki cevheri yakaladığı anda, özündeki toprakta münbit meyveler bitirir? Şeytanın seyisleri mi,  Rahman’ın halifesi midir zillete mahkum olan? Yusuf’mudur zelîl olan, Firavun mu? Yusuf’un hangi zindanı onu Yusuf’luktan çıkardı? O zindan ki, bir medreseydi Yusuf’a.  Hüsufun ve küsufun zulmete gark edemediği bir medrese. Bir medrese ki gözünü açtı, gönlünü açtı karanlıklardan aydınlığa.  Ampüllerin aydınlığı sabaha kadardır… 

 

Ve Firavun bir semboldür zamanlar ve mekânlarla sınırlı, ama Musa’nın olmadığı zaman ve mekânların hacıyatmazıdır. O Musa’ ki Firavun’un sarayında büyüdü, o saray ki bebekliğinde nehri tanıyan Musa’nın kundağıyla baş edemedi.  O nehir ki, aktıkça kayaları kuma çevirdi ve sürüklerken onları denize, sarayın temellerini de çürüttü.  Kin’in kinini olan su…

 

Dillerin kuruduğu, çarelerin tükendiği anda bir ufak darbeyle fışkıran zemzemdir su.  Bir asa darbesiyle karaya dönüşen su…  Ve o su,  kendi beslediği ağacın ateşiyle kaynayarak buhar olur ve yok olur.  Yok olur ve var edilir yoktan.  Yeter ki özünü bilsin insan, O’nun özünde kararmış.  Kararmış semalar da güneşi aramak mı haldir, bulutları güneşin önünden çekmek mi muhal olan? Firavun dirilmişse Musa da dirilir!  Karataşın kendisidir taş olan, yüreği değil.  Taşlar vardır gözlerinden ırmakların fışkırdığı:  Gözler vardır iki damla yaş sızdırmaz kirpiklerinden, niye?  Ve Firavun azmışsa, Ebrehe’nin kudurmuşsa kendisi ve filleri, dolaşmak zamanı gelmiştir özümüzdeki iklimleri…

İklimler ki kilimdi bir dönem otağımızın kâh zemininde kâh duvarında.  Daha deniz var mı, daha müren? Güneş bayrak mı kargıların tepesinde duran semada, gök kurıkan mı?  Ya hamiyetsiz olmayı ya da hami olacak güce sahip olmayı diliyorsa insanlar, sesleri kaybolmaya başlıyorsa gırtlaklarının dehlizlerinde, ciğerlerine inen darbeler zulmün köslerini oynuyorsa, İsa her gün çarmıha geriliyor ve “Eli Eli lima Zabahtani?” diye dikmişse gözlerini semaya, hüzün senesini yaşayan Peygamber’in övgüsünü kazanan insanın hüznü asırlara sığıyorsa ancak,  mıhlamalı değil midir gözleri semaya, gelmemiş midir elleri yüreklere perçinlemek ve haykırmak zamanı “Meta Nasrulah?” diye? Ve fakat gözyaşları kabartmamalıdır zulmün ateşine dökülüp, zalimin iştahını arttırmamalıdır. Tiran’lar ve avanesi Sokrat’a ne yapabildiler?  Onlar mı öldü Sokrat mı?  Kum zakkum olur, zakkum baldıran şerbeti olur.  Hortumlar semazen olur ve savurur melaneti hiçliğe...

Lakin özünde olmak lazım özün, o öz bittiği anda biter insan ve Sani-i insan girer devreye... Onun sanatı zindan değil bostandı, gülistandı... Yükler hafifler o zaman, kaldırılabilecek yükler kaldırılmazsa ve diller tutulur muttasıl.  Kuma, kafasını gömen insanın “toprak” olma isteği depreşir...

Kumdan toprağa evrimle zamanıdır…

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 1 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Sadık Okur 26 Ağustos 2013 Pazartesi  13:34

Ve o su, kendi beslediği ağacın ateşiyle kaynayarak buhar olur ve yok olur. Yok olur ve var edilir yoktan. Ne güzel bir ifade, su öylesine farklı ki, bismillah deyip içtinmiydi bütün dertler şifa bulur.

Yorumu oyla      6      4  
ilker 26 Ağustos 2013 Pazartesi  12:25

Ağır bir yazı olmuş. Ama emek mahsulü mesajları çok derin.

Yorumu oyla      6      4  
26 Ağustos 2013 Pazartesi  12:14

hareka benzetmelerle ince mesajlar. alabilene helal olsun.

Yorumu oyla      6      4  
muhittin karaca 24 Ağustos 2013 Cumartesi  17:12

Değerli kardeşim bu ne güzel tesbit böyle... e Firavun bir semboldür zamanlar ve mekânlarla sınırlı, ama Musa’nın olmadığı zaman ve mekânların hacıyatmazıdır. O Musa’ ki Firavun’un sarayında büyüdü, o saray ki bebekliğinde nehri tanıyan Musa’nın kundağıyla baş edemedi. O nehir ki, aktıkça kayaları kuma çevirdi ve sürüklerken onları denize, sarayın temellerini de çürüttü. Kin’in kinini olan su… AH AH ZAMANIN FİRAVUNLARI ANLASALAR BU GERÇEĞİ... Ama ne mümkün bir defa mühürlü olmaya gör!

Yorumu oyla      7      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Gazze’den Doğu Türkistan’a Dinmeyen Ağıt: Akif’in Uyarısı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Konunun Mülkiyeti 
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Ülkü Ocakları Mektebi ve Yiğido Mehmet Şarkışla
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Bir başarı Hikayesi: ‘Erzurumspor’
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva