15 Temmuz'dan bu yana ekranların gözdesi olan itirafçılar,  FETÖ ile mücadelede ne kadar yararlı oldular?

 Bir örgütü çökertmek istiyorsanız onu imine cimine, inine kadar tanımalısınız.

 Yeterince tanımadığınız ine nasıl girebilirsiniz ki?

 Bu nedenle, şayet verilen bilgiler istihbari ve adli mekanizmalar açısından tatmin ediciyse ne alâ..

 Bu kaşar itirafçıların kamuoyu önündeki ve arka planlardaki ifşaatları ne derece verimli, bunu bizim kestirmemiz mümkün değil.

 Erbabı daha iyi bilir kuşkusuz.

 Biz şu kadarını söyleyebiliriz ancak.

 Buzdağının görünen kısmını deşifre etmelerinin sorguculara çok yararı dokunmaz.

 Malumu ilamı aşmayan lakırdılardan ibaret değildir her halde ekran arkası  ifşaatlar.

 Derunî ilişkiler, kripto A takımı, para trafiği konularında eme yarar bilgi ve belge aktarımları olmuşsa eğer, ettikleri hayır,  ürküttükleri kurbağaya o zaman değer işte.

 Ürküttükleri kurbağa ne ola ki?

 Dediğinizi duyar gibiyim.

 Şudur:

 Milletin şahlanışı ile tarihimizde ilk kez bir darbe bastırılmış...

 Hain darbecilerin suratına şiddetli bir Osmanlı tokatı indirilmiş.

 Fethullah canavarının general unvanlı ayakları kesilmiş, bacakları koparılmış, kuyruğu kısılmış.

 Milletin o çetin günlerinde, Kardelen Televizyonunun canlı yayınına telefonla bağlanıp şöyle haykırmıştım:

 "Milletin bütün unsurları el ele gönül gönüle demokrasi şölenleri yapıyorlar.

 Erzurum’dan, Kars’tan,  İstanbul’dan Gaziantep’ten velhasıl her taraftan milletin gür sesi darbecilerin suratına bir tokat gibi iniyor.

 Bu tokat, şiddetli bir Osmanlı tokadı gibi darbecilerin o hain suratlarında patlamıştır.

 Bundan sonra inşallah iflah olmaları mümkün değildir.

 Çünkü halkın sillesini yiyen dış düşman olsun, iç düşman olsun iflah olması mümkün değil.  Yeter ki; halk bu bilincini müşterek bir şekilde ortaya koysun."

 Bugün de arkasındayım söylediklerimin.

 Hakikat buyken bu kart itirafçılar her Allahın günü bir ekrandan ballandıra ballandıra anlattılar ki:

 Ordunun komuta kademesinin hala yüzde 80 i FETÖ'cüymüş.

 Uyuyan hücrelerin sayısı, vurulan, yakalanan, tutuklanandan kat kat fazlaymış.

 Bunu, mücadele savsaklanmasın diye yapıyorlarsa eğer...

 O zaman bildiklerini siyaset erbabıyla, ilgili bürokratlarla konuşsalar ya.

 Ekranın önünden milletin manevi yatını kırmanın alemi ne?

 Psikolojik  harp diye bir şey var.

 Mücadeledeki kuvvetlerin moralini bozup, kriptolara, uyuyan hücrelere umut aşılayan bu lüzumsuz gevezelikleri eleştiriyorduk ki...

 Ortaya bir de ikinci darbe iddiaları çıktı.

 İddiaları manşete taşıyan gazetenin niyeti elbette samimi ve içten.

 Ancak pskolojik harp vizyonu açısından doğru mu?

 FETÖ baykuşu gibi öten her sözüm ona uzmanın uyarılarını manşetlere ve ana haber bültenlerine taşımalı mıyız?

 Ne getirir, ne götürür bu tavırlar.

 Bıçak sırtı bir durum.

 Üzerinde uzmanların düşünmesi lazım.

 Evet, ağzından alev, burnundan kan fışkıran ejderhayı küçümsemeyelim.

 Gaflete, atalete düşmeyelim.

 Amma milletin sillesiyle takati kesilmiş, hezimete uğratılmış cüceyi de alayıp pullayıp dev muamelesi yapmayalım.

 Boğazımıza yapışmış kanlı ellerini sıksa nefesimizi kesmeye muktedir bir güç vehmetmeyelim

 bu made in USA müşrikine avanesine.

 Her şeyi yerli yerine koymak lazım.

 Ayakkabıyı ayağa, külahı başa...

 Türkiye büyük devlettir.

 Bilir ki sü uyur, düşman uyumaz.

 Hep tetikte olmanın gereğini yerine getirir.

 Ne büyük Millet olduğunu en son 16 Temmuzda kanı ve canı ile ispatlayan bu millet çok büyük millettir.

 Öyle FETÖ öksürdü diye ödü mü kopacak?

 İlkin de ne yapabildi ki ikincisinde ne yapsın?

 Söyleyin o üst akıl mıdır ne Allahın belasıdır;

 Toplasın natosunu, fettosunu, ciasını miasını gelsin...

 Aha Kızılay'dayız, Taksim'deyiz, Kısıklı'dayız; Yenikapı ruhuylaYenikapı'dayız.

 Sıkıysa, sıkıyorsa....