Lise bitmiş, hatırı sayılır bir üniversitenin popüler bir fakültesini kazanmışım ilk dersimiz iktisat. Hoş sesli bir hoca gelmiş ve söze şöyle başlamıştı “İhtiyaçlar sınırsız ancak kaynaklar kıttır”
Daha sonra öğrendim ki bu söz çok ünlü bir sözmüş, hemen hemen ekonomi ile ilgili tüm fakültelerin ilk derslerinden itibaren bu söz söylenirmiş, çünkü iktisadın en temel sorunu bu imiş ve zaten iktisat bu kıt kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçların nasıl karşılanacağı bilimi imiş.
Breh breh breh…
İhtiyaçlar sınırsız ama kaynaklar kıtmış…
Breh breh breh…
Palavraya bak.
İşte beyin yıkama buradan itibaren başlıyor. Adamın niyeti aklına hayaline gelmeyen bir şeyi ihtiyaç gibi göstermek ve senin sırtından milyonları götürmek.
Sen kendi mikro dünyanda ihtayıcının karşılandığını düşünürken adam senin beyinsizliğin yüzünden milyonları götürüyor bu durumda tabi ihtiyaçlar sınırsız kaynaklar kıt olacak.
Senin kıt kaynağın ne? Bir maaş değil mi? Ya eşinin eşin belki çalışıyor bir kaynağı var belki çalışmıyor ama onunda ihtiyaçları sınırsız çünkü onun konu komşusu yok mu? Konu komşu en son model televizyon alırken, en son moda araba alırken, yeni eve taşınırken halıları değiştirirken bu kadar sınırsız ihtiyaç karşısında senin bu kıt beynin (özür dilerim dilim sürçtü) bu kıt kaynağın nasıl başa gelecek bu sınırsız ihtiyaç ile.
Gelsin kredi kartları, gelsin icralar, gelsin boşanmalar, gelsin intiharlar.
Oğlunun/kızının kıt kaynağı ne bir harçlık değil mi? Ama onun ihtiyaçları da sınırsız çünkü arkadaşları en son model telefon kullanırken senin biricik çocuğun onun altında mı kalsın, elin beş para etmez bebeleri her gün bir elbise değiştirirken senin kalite timsali çocuğun geri mi kalsın, cafe de bir hesabı bile ödeyemesin mi? Bu kadar sınırsız ihtiyaç karşısında çocuğunun kıt beyni (özür dilerim yine dilim sürçtü) bu kıt kaynağı nasıl başa gelecek bu sınırsız ihtiyaç ile.
Gelsin kuşak çatışmaları, gelsin şiddet, huzurevine konulmuş anne babalar.
Neyin ihtiyaç olduğunu neyin istek olduğunu iyi belirlemek gerekir. Beyin bir isteği zamanla ihtiyaç gibi görmeye başlayabilir, örneğin arabanız varken keşke bir jeepim olsa derseniz bu istektir, ancak zamanla beyin bunu ihtiyaç gibi algılamaya başladığı zaman jeep almak için her türlü şeyi yapıyorsun ve bunu ihtiyaç gibi görmeye başlıyorsun. Artık jeep almak senin için bir ihtiyaç ve her yola başvuruyorsun onun için çünkü beynin sana onu ihtiyaç olarak göstermeye başladı gerekçeleri fazla olabilir, statü için dersin, arabam eskidi dersin, kıskançlık için dersin, karım böyle istedi dersin. Dersin de dersin artık beynin senin emrine girdi bir kere.
Kapitalizm bir tüketim çılgınlığı yaratmak zorunda ki ayakta kalsın bunun için sana her şeyi ihtiyaç gibi göstermek zorunda ve sende onu ihtiyaç gibi algılamalısın.
Burada kapitalizmin hakkını teslim etmek gerekir öyle reklam bombardımanı ile geliyorlar ki dayan dayanabilirsen sen dayansan eşin, çoluğun çocuğun dayanamıyor.
Ondan sonra gelsin tüketim çılgınlığı, yozlaşmış aileler, yok olmuş gelenek görenekler.
Hele bunlar için kıt beynin (burada özür dilemiyorum) daha iyi yaşamak, statü, dünyaya bir kere gelinir… gibi bahaneler üretip kendini haklı çıkarıyor ya işte o zaman Erzurumlu hemşerimin sözü geliyor aklıma;
Örtkü ölim.