Günler kanatlanmış, öyle hızlı öyle peş peşe gidiyor ki; yakalayana aşk olsun. Gençlikte vakit hızlı geçer; kabul ama maalesef yaşlılıkta da hızlı tükeniyor. Bir bakıyorsunuz Cuma bir bakıyorsunuz Perşembe akşamı sala veriliyor, yarın Cuma!
Vakit nasıl bir şeyse ki daha vaktin hızının neye göre olduğunu bile bilmiyorum. Bu konuda araştırın; okunacak çok fazla bir şey bulamazsınız!
Bir bakıyorsunuz yaşlı bir dedemiz vakit geçmiyor diye canının sıkıldığını söylüyor. Dedeciğim; nereye acelen ne? Belli ki ruh ve beden geldiği yere gitmek istiyor, belki acele bundandır! Burada misafir olan insan misafirlikten sıkılmıştır; acele eder durur!
Bir durum beklerken vakit gerçekten çakılır, geçmek bilmez. Sonra bir bakarsınız hatıra olmuş!
Bir dostumuz maddi kriz yaşarken biraz isyanla biraz eş dostuna minnetle yakınırken; bir sene dediğin birkaç sayılı gün, seneye bugün bu gününü hatırlamayacaksın demiştim. Öyle de oldu, şimdi belki de o günleri hatırlamıyordur bile!
Annem rahmetli olduğunda haftaya bu kalabalık bu stres bile kalmayacak, yalnızlık dünyalarında hasretin, özlemin artacak, alışkanlık ve acı bir hatıra olan herkesin yaşadığı veya yaşayacağı bu olayı başkalarına naklederken kendi ölümünü düşünecek, nerede, nasıl hangi meyvenin tatlanacağı zamana denk geleceğini bile bilmeyeceksin demiştim kendime! Sonra babam gitti; aynı oldu. Özlem ve hatıraları kaldı sadece! Eskiler taziyelerde: “Allah acısını unutturmasın” derlerdi. Ne manaya geldiğini düşünürdüm, cevabını buldum, sonra yaşayarak öğrendim.
Acı vardır, acı vardır; bazı hikâyelerin acısı ölümden, ayrılıktan büyüktür, hafiflemez, alışılır!
“Avun Osmancık, avun!”. Edibali demiş Osman Gazi’ye!
Biraz dünyalık, biraz iş, biraz makam biraz para veya kadın her neyse nereden bakarsan avuntular, arzular yaşama amacının rotasını dışa doğru çevirdiğinde önceden alarmı kurmamışsanız; meçhuller zinciriyle sarıp sarmalanmışsınız demektir. Zincirin arzunuzu yönlendireceği esaretinizi vaktin kısalığı ile başlayan bir yalanlar dünyası hâkimi şeytanın eline verdiğinizde şeytanı gördüğünüzde garanti veririm ki artık yüzünüze bakmayacaktır. Siz arzunuz kucağınızda sefil hayatınızın altına serdiğiniz kellenizi insanların nasıl çiğnediğini göreceksiniz!
Hayatımızı geçirirken hızına ayak uydurmamız çok mümkün değil gibi görünüyor. Arzulara gem vurabilmemiz irfanımızla ilişkili, arif değilse zor gibi bir imkânsız! Geriye kalan görünmez arzular yumağında biraz sabır biraz bilgi ilacımız olabilir.
Başı, sonu belli olan bu hızlı yolculukta eşlik ettiğimiz eküri ve yoldaşlarımızın irfan seviyesi bizi istediğimiz veya isteyemeyeceğimiz yerlere taşıyacak atlı arabalarımız olacaktır.
Hani misafiriz deriz ya bu âlemde; sonra düşünmeliyiz ki bazı misafirlerin iyi bazılarının kötü hatıraları ile tanırlar insanları! Kubbede baki kalan ses bari sese benzesin!
Bakın dün akşamdı bugün gene akşam olacak, yarın bu gecenin sabahı; değişen şey menzile bir sayı taşı daha eksik kalmasıdır fani misafirliğimizde!