KÜLHANİ BABA TÜRBESİ
Külhani Baba türbesi, Şeyhler mahallesinde, Şeyhler Hamamının bitişiğinde, hamamın içerisine girişte sola açılan bir kapıdan girilir. Cadde üzerine açılan küçük bir penceresi vardır. Türbede sandukalı bir mezar vardır, kitabesi yoktur. Geçmişten günümüze gelen anlatımlarda burada yatanın Külhani Baba olduğu söylenir. Külhani Baba devrinin büyük sofilerindenmiş, hamamın külhanında ikamet ettiğinden bu ad ile anılmış. Öz adını bilen yok… Eski bir ziyaretgâh. Ama…
Evliya Çelebi seyahatnamesinde 17.y.y Erzurum’undan bahsederken, marifet sahibi esnafları belirtir, daha sonra ”Sefer, Siyami ve Külhani Ahmed Dede cezbe ehli Erzurumlu meşhurlardı” der… Şehri Mübarek Erzurum isimli eserinde (S. 76 ) Prof E. Konukçu hocamızda aynı tespitleri yapmıştır. Şehrimizde bundan başka bir Külhani Baba da yoktur.
Devrin analizini yaptığımızda: 17. y.y. da Evladı Resul olan Karabağ şeyhlerinin Erzurum’u şereflendirdiği, medrese sayısının arttığı ilim meşalesinin güçlü bir şekilde yakıldığı devirler. Lala Paşa Camii kürsü şeyhi Vani Efendi, Erzurum Müftüsü Şeyh Seyyid Habib Mehmet Efendi (M.1630) ve oğlu Müftü Seyyid Mehmet Habib Efendi. (Seyyid Pir Mehmet Efendi M.1688 ) Bu aile Erzurum’dan ilk olarak Devleti âli-ye ye şeyhülislam Feyzullah Efendiyi yetiştirip göndermiştir. Külhani Ahmet Dede bu değerlerin bulunduğu müderris şeyh, camii, medrese üçgeninde, külliye hamamının külhanını yakmış, talebeye hizmet vermiş, birlikte hayat sürmüş, manevi cazibesini tatmış, nasiplenmiş, cezbe ehli olmuştur.
Cezbe: Hal ehlinin Allah ı ve Resulünü hatırlamalarıyla dalıp kendinden geçme hali… Evet, bu duyguların sahibinden Allah ve Resulü de vazgeçmez. Onu iki cihanda aziz kılar. Kim Allah için elif gibi çalıştı da, Mevla onu mahrum bıraktı… Kul Allah için ne kadar çok çalışırsa, o kadar çok Allah’a yakın olur.
Külhani Ahmet Dedenin bir gecede iki yüz rekât namaz kıldığı, kazandığı günlük yevmiyesinin kendi ihtiyacı kadarını harcayıp diğer kalanı talebelere ve ihtiyaç sahiplerine dağıttığı söylenir. Böyle zatların kabirleri kolayca kayıp olmuyor. Kıyamet gününe kadar fatihaları kesilmiyor. Bu dünya malına tapanlar, helal haram demeden hepsi benim olsun diyen gözü doymaz insaftan merhametten yoksun cimriler, öldüklerinde kazançlarını kimlere bıraktı gittiler. Dünya malı, kazancı olarak ahirete nasıl bir sermaye götürdüler. Allah indinde hesapları nasıl olur acaba. “ Cennet Cömertlerindir.” H.şerif.
Başka bir rivayete göre: “ Külhani Baba Şeyhler hamamının külhancısıydı. Bir tek mum ile haznenin suyunu kaynatırdı. Ağası bir gün kendi kendine düşünür. Bu adam benden yakacak istemez ama bu hamamın suyunu neyle ısıtır? Külhani Babayı sorgular. Külhani Baba “Ağa ne sen sor, nede ben söyleyeyim “ der. Ağa Külhani Babayı gizlice takip eder, birde ne görür… Ateş olarak bir mum yakmış, kendiside post üzerinde namazını kılıyor… Ağa, Külhani babanın sırrına vakıf olunca Külhani Baba dünyasını değiştirmiş...” diye anlatılır. Bu değerimizin Ruhu şad makamı cennet olsun.
Devam edecek