İbrahim Hakkı Hazretleri, Erzurum’un yetiştirdiği dünya kandilidir. Bağbanımızın gülüdür. Rüzgâr esmeyince dal ırgalanmaz. Verimsiz, şorak topraklar nimet üretmez. Güneşin, Rahmetin bol olduğu yerlerde nimet ganidir. İşte Erzurum’umuz bu yönü ile belde i Tayyibedir. Büyük evliya ve âlimler yetiştirmiştir. Bu zatı şahanemizde, bağrımızda yetişen sanat, düşünce, ilim adamlarından ve Anadolu’nun büyük evliyalarındandır.
18 Mayıs 1703 tarihinde sabah güneşi doğarken, Hasankale de dünyaya teşrif etmiştir. Annesi Şerife Hanife Hatun, babası Şeyh Osman Efendidir. İlk tahsilini babasından ve Hasankaleli
Hocalardan almıştır. “ Dört yaşında Kuran öğrenmeye başlar.”(1) Erzurum’a gelerek Sarı Gümrükçü Derviş Efendiden özel dersler alır. 7 yaşında anneden öksüz kalır. 9 yaşında amcasıyla beraber babasının yanına Tillo’ya gider. Şeyh İsmail Fakirullah nezdinde tahsiline devam eder. Tefsir, hadis, fıkıh, akait, sarfu nahv gibi ilimleri genç yaşta iken hıfz eder. Molla Muhammet Sihrani’den Astronomi, Matematik gibi fen ilimleri alır. 17 yaşında 1719 tarihinde babası Osman Efendi Rahmeti Rahmana kavuşur. Tilloda bir müddet daha kaldıktan sonra, hocasının isteği üzerine Erzurum’a döner.
Erzurum’da 8 yıl ilim tahsil eder. Müftü Ahmet Hazık Efendiden Farsça dersleri alır. Erzurum medreselerinde müderrislik yapar. Hacca gider. Bir buçuk yıl Mekke’de kalarak çalışmalar yapar. Hac dönüşü 1752 de Padişahtan davet alır. “Hocası Sarı Gümrükçü, onun oğlu Hacı Muhammet Sunullah beraberinde, Trabzon yolu ile İstanbul’a gider.”(2)Padişah Sultan 1.Mahmut, İbrahim Hakkı Hazretlerini sevgi ve saygıyla karşılar. Özel izin vererek saray kütüphanesini açar. Bir yıl içerisinde 400 üzerinde eser tetkik eder. Okuma, yazma hastası kitap kurdudur. 1753 tarihinde talebe yetiştirmek için Abdurrahman Gazi zaviyesine tayin edilerek Erzurum’a geri döner. Gece gündüz hummalı çalışmalar yaparak önemli eserler telif eder.
1755 tarihinde tekrar İstanbul’a gider, Sultan 3. Mustafa Han zamanında Abdurrahman Gazi zaviyesi beratı yenilenir, Erzurum’a döner çalışmalarına devam eder. 1763 tarihinde Tillo’ya gider ve hayatının son yıllarını orada geçirir. Hayatında okumayı ve okutmayı elden bırakmayarak ideal insan tipi olarak, arif insanın nasıl olunabileceğini göstermiştir.
Öğrenebildiğimiz kadarı ile hanımları Firdevs ve Fatma Azize hanımlar. Oğulları: İsmail Fehim, Ahmet Naimi, Mehmet Şakir, Ahmet Zakir. Kızları: Şemsi, Aişe ile Hanife hatunlar.
1778 ömrünün sonuna yaklaşırken, vasiyetnamesini kendi söyledi oğulları yazdı. 22 Haziran 1780 Perşembe günü hayata gözlerini kapatarak, Mevla’ya kavuşmuştur. Kabri şeyhi Fakirullah’ın haziresindedir.” Türbesini kendisi hayatta iken yapmıştır. Türbe kubbesini geometrik hesapla ve çizimle öyle bir yön vererek yapmıştır ki Mart ayının 9. günü sabah güneş doğarken ışın demetlerinin aydınlatması önce hocası Fakirullah’ın kabrini, sonrada kendi kabrinin üzerinden geçerek yeryüzüne yayılmaktadır.”(3)
İbrahim Hakkı Hazretleri zahir ve batın ilimlerde son derece yüksek bir bilgiye sahip olup İslam âlimleri ve tasavvuf şeyhleri arasında büyük bir değer olarak görülür. Bu duygu günümüzde de devam etmektedir.
Meşhur eseri Marifetname: Dünyanın yaratılışı, tıp, Fizik, kimya, astronomi, burçlar, gezegenler, uzay, matematik, cebir, geometri, denizler ve okyanus hareketleri gibi bilgileri ihtiva eden devrinin ansiklopedisidir. Bazı mezhep karşıtlarınca, Marifetname değil rezaletname denip bazı basit örnekler verilerek yargılanması üzücüdür. Bu eserin yaklaşık üç yüz yıl önce yazıldığı, yaşadığı dönemin bütün bilgilerini kapsayıp günümüze getirdiği, değerinden bir şey kayıp etmediği bilenlerce malumdur. Bu insanlar, tarikat okulu mezunu John Dalton’un (1766–1844) atom teorisinden, sadece maddenin en küçük yapı taşı atomdur. İbaresinin kaldığını diğer teorilerinin günümüzde değerini kayıp ettiğine bir şeyler söylemezler. Canlılar hakkında çeşitli teoriler ileri süren Lamarck (1744–1829), Darvin (1809–1882), Hugo de Vres(1848–1935) gibi İlim adamlarından çok önce canlılar hakkında “En basitinden en mükemmeline kadar düzgün bir tekâmül vardır. Derin düşüncesiyle cisimlerin birleşmesini, hayatın doğuşunu, cinslerin gelişmesini yepyeni bir görüşle ortaya atmıştır.”
“Bütün varlıklar küre şeklindedir. Âlemin her ne tarafına nazar olunursa şekli muhaddep görür. Arz da ve semada müşahede olunan bütün şekiller yuvarlaktır.” Einstein, İbrahim Hakkı Hazretlerinin bu görüşünü 1915 tarihinde matematiksel yollardan göstermiştir. Tenkitçiler bunlarıda görmezden gelirler. Ne var ki “İnsanı kendisi kadar kimse kandıramaz.”
Eserlerini genelde üç dilde yazıp yayınlamıştır. Yetmişten fazla eserinin olduğu belirtilmektedir. Bunlardan: Marifetname, İrfaniye, İhsaniye, İlahiname, Mecmuatü’l me’ani, Tuhfü’l-Kiram, Ülfetül-Enam, Nuhbetül-Kelam, Şeşari Kül-Yüh, Sefinei Nuh, Kenzül-Fütüh, Definetür-Ruh, Ruhüş-sürüh, Urvetül-İslam, Heyyetül-İslam, Lübbül-İrfan, Vuslat name, Sülüki-Nakşî. Gibi
İbrahim Hakkı Hazretlerinin oğullarına öğüdü:
Ey oğul: Vasiyet ederimki cemi-i ahvalde ilm ü edeb senin üzerine lazım olsun. Ve fıkıh ve hadis ve tefsir öğrenesin. Ve cahil sofulardan ihtiraz edesin. Ve namazı cemaatle eda edesin. Şol şartla ki imam ve müezzin olmayasın. Ve hergis şöhret talep etmeyesin. Şöhrette afet yoktur. Ve mansıbla mukayyed olmayasın. Ve mektuplarda ve mahzarlarda kendi adın yazmayasın. Ve mahkeme-i kazaya hazır olmayasın. Ve beylerle ve ağniya ile ülfet etmeyesin. Ve sırrını izhar etmeyesin. Zira bunların zararı çoktur. Kimseyi ayıbı ile zikretmeyesin. Ve ihtiyacını kimseye bildirmeyesin. Az yiyesin ve az uyuyasın ve az söyleyesin. Ve halktan aslandan kaçar gibi kaçasın ve kendi hanında kalbine mülazım olasın ve haram sarraftan perhiz edesin ve emanet almayasın. Ve çok gülmeyesin zinhar, Zira gülmek kalbi öldürür. Ve cemi kimseye şefkat göz ile nazar eyleyesin. Ve herkesi senden eyi bilesin. Bir ferdi hakir saymayasın. Ve halkla muarız olmayasın ve mücadele eylemeyesin ve kimseden nesne istemeye ve kimseye hizmet buyurmayasın. Ve ulemayı amiline malla canla hizmet eyleyesin. Ve onları inkâr eylemeyesin ve ehli dünyaya hizmet etmeyesin ve zahirini bezetmiyesin ve Bâtıni güzel huylarla bezetesin ve nefes haktan gafil olmayasın. 1764 “(4)
İbrahim Hakkı Hazretlerinin divanından bazı beyitleri:
“ Harabat ehlini hor görme Zakir
Defineye malik viraneler var.”
“Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Arif anı seyr eyler
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler”
Ruhu şad makamı cennet olsun.
Kaynak: (1–3) Tarihçei –Erzurum M.Nusret Efendi. S.126
(2–4) Selçuklulardan Cumhuriyete E.Konukçu S.244
(Devam edecek)