Batıya iş için, gezi için giden her Erzurumlu, Erzurum’a döndüğünde mutlaka yaşadığı Erzurum’u başka şehirlerle mukayese eder. Ve bu mukayese sonucunda “Neden başka şehirlerde olanlar, kolaylıklar Erzurum’da yok” diye şikâyet eder. Şikâyetçi olmayan, haline razı olanlara elbette sözümüz olmaz. Sözümüz; şikâyeti olanlarla konulara yaklaşmak, çözüm aramak, düzeltmek niyetiyledir.
**Erzurum pahalı bir şehir olma özelliğini korumaktadır. Manav, market, bakkalda fiyatlar el yakmaktadır. Konuştuğum marketçilere bazı fiyatların neden pahalı olduğunu sordum. Bana “nakliye” dediler.
Abartmamaya çalışarak birkaç örnek; marul iki buçuk lira, portakal iki, elma iki, nar üç, kabak iki buçuk, domates üç lira Erzurum’da. Daha batı illerinde, yani Erzincan’dan sonra marul bir lira, portakal bir lira, elma bir buçuk lira, nar bir buçuk lira, domates bir buçuk lira. Fiyatlar aynı hafta içerisinde ve tam muadil ürünlerden alınmıştır. Mesela dökme portakalla, yatak portakal mukayese edilmemiştir.
Sebep “nakliye” ise, herkes nakliyecilik yapar o zaman.
**Lokantalar Erzurum’da pahalıdır. Etin kilosu otuz liradan satılırken ortalama yetmiş lira olan “döner”in porsiyonu, etin kilosu (ithal etle) ondört liraya düştü, döner hala yetmiş liradan satılıyor.
Hizmet zayıf, hijyen yok, garnitür parayla, fiyat pahalı; anlamak zor. Lokantalarda, diğer yemek servisi yapılan yerlerde bone kullanılmıyor, maske kullanılmıyor, eldiven kullanılmıyor; ne kadar çağa ve bilgilere uzak!
**Hava kirliliği vatandaşın sebep olabileceği bir konu değil. Hayatları tehdit etme sınırından üstte bir hava soluyoruz; Erzurum’da.
Hele Palandöken’den Erzurum’un zehir gibi simsiyah görünen havasına bir bakın da gelin o kirli havada yaşayın; olacak şey değil!
Şehir merkezinde akşamüstleri inanılmaz boyutlara çıkan hava kirliliğine belediyeler seyirci kalmaktadır. “Kış oyunları spor yarışmaları bu havada nasıl yapılacak?” sorusu yerine “bu kirli havada benim insanım nasıl yaşıyor, yaşayacak?” sorusunu sormak istiyorum.
Erzurum’a gelen yerli yabancı misafirler döndüklerinde Erzurum için “hava ve genel kirlilik için ne düşünür, ne konuşurlar” sorusundan ziyade artık burada vatandaşlarım “nasıl yaşayacaklar?” sorusunu soruyorum.
**Kirlilik deyip geçiyoruz; ancak sokaklar kirli, apartmanların önleri kirli, peyzajı yapılmamış, çöp kutularından kirlilik akıyor, dükkân tabelaları gelişigüzel asılmış, üstleri ilk asıldığından beri temizlik görmemiş, elektrik telleri, direkleri kirli, intizamsız.
Sigara yasağı boydan boya her yerde delinmiş; Erzurum’da sigara yasağı uygulanmıyor; sanki yasakta kapsam dışı bir il; Erzurum.
Göz kusur arar, biraz şımarıktır da; ancak Erzurumlu böyle kirlilikle yaşamaya mahkûm edilmemelidir.
**Ulaşım; ise ayrı bir konudur, ayrı bir yaradır. Kendi gözümüzle gördüğümüz süre içerisinde de düzelme ihtimali olmayacak demektir. Çok fazla ertelemeden raylı sistem olan “Tramvay” hayata geçmelidir.
Ayrı bir konu başlığı kadar önemli olan belediyelerce araç park yerleri için çözüm üretilememesi, mevcut park yerlerinin kullanılmaması (veya kullanıma uygun olmaması) ayrı bir kalabalık ve kargaşa oluşturmaktadır.
Belki abarttığımı düşünebilirsiniz ancak; Erzurum bugünkü haliyle içinde bulunduğu asrı yaşayan bir şehir görüntüsünden uzaktadır. Çok daha geri kalmış ülkelerin şehirleriyle mukayese edebilirsiniz.
Amacım; yaşadığımız yeri kötülemek, içleri karartmak, kimseyi üzmek değildir. Daha güzelini yapabilecekken yapmayan, yapmaya gücü yetmeyenlerin gerçekten ulusal normlarda iş yapmaları içindir. Daha çok para kazanmak için vatandaşın cebinden haksız para alanların kontrolünü sağlamak içindir.
Amacım; lokantası, caddesi, havası, çarşısı, sokağı, apartmanı, otoparkı, trafiği, pazarı dünyanın gelişmiş ülkeleriyle yarışacak bir sistemle kontrol edilen ve standardı yüksek bir şehir olsun istiyorum; Erzurum.
Önce kafaların, zihniyetlerin, bakış açılarının, hayallerin, fotoğrafların, ufukların, bilgilerin, egoların değişmesi gerekecek; galiba buradan başlamalıyız.