Ünlü bir filozof, mimariyi tarif ederken “donmuş, taşlaşmış müzik” diyor. Durduğu yerde terennüm ediyor. Var olduğu sürece hep..
Malum sanat çevreleri müziğin kaynağında zamanın, mimarininkinde ise mekanın yer aldığını söylerler. Bu doğru bir kabulse, -ki öyledir- mimari eserler, hem mekana, hem zamana hükmediyorlar.
Hiç tarihi eserlerimize bu açıdan bakabildik mi?
Düşünsenize, sanatın iki boyutunu birden ifade ediyorlar.
Erzurum'da çok var bu eserlerden.
Çok var, çok var da, şöyle bir acı gerçek de var ki, hemen hepsi ilgiye, sahiplenmeye muhtaç.
***
İsterseniz bir örnekle resimleyelim.
Kırk Çeşme Hamamı.
Ayaz Paşa Mahallesinde, aynı isimle bilinen çeşmenin hemen yanında.. 14. Yüzyılda, Rüstem Paşa Hanı’nı inşa ettiren Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış. Üzerinde kitabe yok. 1698 yılında Caferzâde tarafından tamir ettirilmiş. Bugüne gelinceye kadar da çok sayıda onarım görmüş.
Kırk Çeşme Hamamın güneybatı duvarı köşesine yerleştirilen çeşme, basit tarzda dikdörtgen bloktan oluşmakta.
Düzgün kesme taşlarla duvar örgüsü şeklinde inşa edilen çeşmenin öyle ahım şahım bir mimari özelliği yok.
Kırk Çeşme sularının kaynağı, Kırk Çeşme Hamamı’nın yaklaşık 10 m. yukarısındaki köşede yer almakta.
Derler ki, bu kaynaktan 10 tapulu çeşme ile 6 umuma akan çeşme faydalanmaktadır.
***
Asıl dikkat çekeceğimiz husus ise buraya ilişkin anlatılan çarpıcı bir hikaye.
Anlatırlar ki, hamamın inşaa edildiği yıllarda cüzam hastalığı çok yaygınmış. Bu sudan yıkanan bir cüzamlının şifa bulması üzerine çeşmenin akıtıldığı söylenir.
Hamam’a atfedilen kutsiyet de buradan gelir.
Ömrü günah işlemekle geçip de, birilerine iyilik önerenler için derler ya, “kırdığı kırkı geçti, kırk çeşme’de kırk tas su döktü de bize nasihat vermeye kalkıyor” diye…
Buranın suyunun günah kirini dahi temizlediğine işaret olsun diye ifade edilir.
***
Erzurum'da benzer o kadar çok tarihi değer var ki, yazmakla, anlatmakta bitmez.
Bunlara ilişkin anlatılan çok sayıda da efsane bulunuyor. Yakın zamanda kaybettiğimiz Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu Hocamız önemli bir kısmını kaleme alıp neşretmişti.
Kentin öncüleri bunlar ışığında bu eşsiz eserlere yönelseler, tarihi Erzurum'u da ihya etmiş olurlar.
Bizden hatırlatması.