29 Haziran 2010 Salı - 02:25

Unutulmuş Bir Türk Kahramanı

Erciyes Üniversitesi Atatürk İlkeleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Serdar Sakin, değeri anlaşılamamış Türk kahramanlarından biri olduğunu belirttiği Erzurumlu Mehmet Şükrü Paşa’yı rahmet ve minnetle andıklarını kaydetti.

MELİH KARAKOÇ(İHA) - Erciyes Üniversitesi Atatürk İlkeleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Serdar Sakin, değeri anlaşılamamış Türk kahramanlarından biri olduğunu belirttiği Erzurumlu Mehmet Şükrü Paşa hakkında bilgi verdi.

Mehmet Şükrü Paşa'yı, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında yetiştirdiği iyi bir komutan iyi bir dilci ve iyi bir matematikçi olarak niteleyen Sakin, "Mehmet Şükrü Paşa, 1857 yılında Erzurum'da doğmuştur. Balkan Savaşları çıktığı sürede yani Karadağ ilk defa Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiği sırada Osmanlı Devleti Genelkurmay Başkanlığı Mehmet Şükrü Paşa'yı Edirne Müstahkem Mevki Komutanlığı'na atamıştır. İşte bu mevkiden sonrası Mehmet Şükrü Paşa'nın kahramanlığını ortaya çıkarmıştır. Zira çok fazla cephaneye sahip olan Bulgar ve Sırp ordularının, Edirne'yi kuşatması üzerine kendisine verilen yazılı metinde, Edirne'yi 40 gün koruması istenmiştir. Fakat o, ifade edilen 40 gün değil tam 155 gün, yani 5 ay 5 gün Edirne'yi savunmuştur. Peki bu savunma normal bir savunma mıdır? Hayır, değildir çünkü Mehmet Şükrü Paşa açlığa, susuzluğa, tüm askerlerini bu yoklulara rağmen kenetlemiş ve 155 gün savunmayı başarmıştır. Onlar süpürge tohumundan yapılmış ekmekler yiyerek, at eti yiyerek, kurbağa eti yiyerek hayatlarını sürdürdüler ve buna dayanabildiler. Bu savunma sırasında Mehmet Şükrü Paşa'nın söylemiş olduğu çok önemli bir söz var. Savunmanın en şiddetli anında askerlerini karşısına alır ve şunları ifade eder: 'Düşman mevziyi geçtikten sonra şehit olursam, kendimi şehit kabul etmiyorum. İtler ve kuşlar etlerimi çeke çeke yesinler, parçalasınlar, lime lime etsinler. Düşman hatlarımı geçmeden şehit olursam bizden sonra gelecek nesiller değerimizi anlayacaklar ve üzerimize bir abide dikecekler.' İşte burada

ifade edilen abide, maalesef Osmanlı Devleti'nin son yıllarındaki itilafçılık, ittihatçılık ideolojilerinin meydana getirdiği bir kargaşa ortamında Mehmet Şükrü Paşa halka tanıtılmamış, bu eksiklikten dolayı 1998'e kadar Mehmet Şükrü Paşa adına hiçbir anıt veya bir abide dikilememiştir" dedi.

//"HALKIN ONU GÖRMESİ ENGELLENDİ"

"Mehmet Şükrü Paşa, Edirne'yi 155 gün savunduktan sonra 26 Mart 1913'de hiçbir imkanı kalmadığı için teslim olmuştur" diyen Sakin, "İyi bir komutan olduğu şu olaylardan anlaşılabilir. Ertesi gün Bulgar Kralı Ferdinand, Edirne'ye büyük bir askeri törenle girmiş, öğleden sonra yine büyük bir askeri tören düzenleyerek bu kahraman Türk askerine kılıcını tekrar geri vermiştir. Bulgar kralının yaptığı bu hareket, Mehmet Şükrü Paşa'nın önemini ortaya koymaktadır. Fransızların da yaptığı bu savunma sebebiyle ona

bir şeref kılıcı ve bunun yanında binlerce imzanın bulunduğu altın bir kitap hediye etmesi, verilen önemin göstergesidir. Hediye edilen bu kitabın ön sözünde şu ifadeler yer almaktadır: 'Her taraftan tehdit altında kalan devletinizin en çaresiz bulunduğu anda sizin buna baş kaldırmanız dünyayı hayretler içerisinde bırakmıştır. Sayıca 10 mislinizi bulan düşmana karşı dünya tarihinin kaydettiği muhteşem mukavemetlerden birini gösterdiniz.' Fransızlar dahi Mehmet Şükrü Paşa'ya hakkını vermiştir. Ancak döneminOsmanlı yöneticileri paşaya bu gerektiği hakkı verememiştir. Peki ne yapmışlardır? Mehmet Şükrü Paşa yaklaşık 6 aylık bir Sofya sürgünü, yani Bulgaristan esaretinde kaldıktan sonra ülkeye dönmüştür. Ülkeye döndüğünde sınırda perdeleri inik bir vagonla İstanbul'a kadar getirilmiştir. Yani halkın ve çevredekilerin Mehmet Şükrü Paşa'yı görmesi engellenmiştir" şeklinde konuştu.

//"PAŞAYA GEREKLİ İHTİMAM GÖSTERİLMEDİ"

Sakin, "Sirkeci Garı'nda alınan Mehmet Şükrü Paşa, yine perdeleri inik kapalı bir faytonla Şişli'deki evine, 'Halk seni linç edecek' diye getirilmiştir. Yani paşanın yaptığı bu savunmaya dönemin üst düzey yöneticileri gerekli ihtimamı göstermemişlerdir. 'Halk seni linç edecek' sözleri ise uydurma bir sözdür. Mehmet Şükrü Paşa Sofya'daki esareti sırasında siyatik hastalığına yakalanmıştır. Bu siyatik hastalığının tedavisi için Bursa kaplıcalarına gitmiş kaplıcaların dönüşünde zatürreye yakalanarak 5 Haziran 1916'da İstanbul'da vefat etmiştir. Haziran ayı da bu nedenle böylesi önemli bir komutanın ölüm yıl dönemi özelliğindedir" diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları

YORUMLAR

Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.

29 Haziran 2010 Salı 14:01

Değerli hocama teşekkür ediyorum.Haberi olup ta laikiyle tanıtma yapmayanları bende kınıyorum

Yorumu oyla 6 4

MÖKKEM DADAŞ

29 Haziran 2010 Salı 11:24

ERZURUM iyi düşünmelidir hesabını sormalıdır neden büyük bir kahraman unutuldu gençlerimize öğretilmedi duyarlı yazısına hocamı kutluyorum memleketimdeki sorumsuzlarıda bende kınıyorum

Yorumu oyla 6 4

tec dağlı-2

29 Haziran 2010 Salı 10:38

İttihat Terakki,kendisinin siyasete girmesini istemiş, o da bir asker olarak, bundan nefret ettiğini bildirmiştir. Cennet-mekân, asil Dadaşın bu davranışı, bugünkü asker-siyasetçilere, önemle duyurulur.KAHRAMAN ŞÜKRÜ PAŞA, cesaret ve namusu ile kahramanlıklar göstermiş, milletine ve devletine sadakat ve samimiyetiyle hizmet etmiştir.Hatta büyükler anlatırlardı:Şükrü Paşa siperde iken,düşmanın attığı mermiler ona hiç işlemezmiş,siperden kalktıktan sonra sako sunu(palto) silkelermiş ve bütün mermiler dökülürmüş.Dadaş,cennet-mekan,ŞÜKRÜ PAŞA ve bu memlekete hizmet ederek,ebediyete göçmüş tüm vatan evlatlarımızı,rahmetle anıyorum.Mekanları cennet-i Firdevs olsun.Ruhları şâd olsun.Ne yazık ki bugünkü gençliğimiz,bu kahraman vatan evlatlarını,yabancı bir futbolcu ve müzik yenden daha çok tanımıyorlar ve bilmiyor lar.Öğretmenlere çok hem de çok fazla iş düşüyor.Erzurum,işte böyle, kahraman bir şehirdir.Kıymetini bilelim.Gelecek nesillere bu ruhu aktaralım ve yaşatalım. Selamlar.

Yorumu oyla 6 4

tec dağlı-1

29 Haziran 2010 Salı 10:00

Sayın Hocam, size, Erzurum adına çok teşekkür ederim.Siz,taa Kayseri'den, bu muhteşem insanı, 94. ölüm yıl dönümünde hatırlıyor ve bu güzel yazıyı yazıyorsu nuz.Ama ne acıdır ki buradaki üniversite tarihçilerinden, bu konu, hiç birinin aklına gelip de birkaç satır yazma zahme tine katlanamıyorlar.Bunları kınıyorum. Sizleri de takdir ve tahsin ediyorum.Hal buki Şükrü Paşa,Edirne müdafasında,Türk ordusunun şerefini, mıhteşem sahneler yaşatacak kadar kurtarmış ve dünyanın takdir ettiği ve hayranlık duyduğu büyük bir cesaret örneği sergilemiştir. Şükrü Paşa;cesur,dürüst,sert mizaçlı,üstlerine bildiklerini çekinmeden söyleyebilen ve bunu bir vatan borcu sayan,kudretli bir Birinci Ferik(Korgeneral) bir DADAŞTIR. Bu KAHRAMAN DADAŞ;devletine ve milletine sadakatla çalışmış,namus ve cesareti sayesinde büyük kahramanlıklar göstermiş, Avrupalıların övgülerine mazhar olmuş,hat ta bazı Avrupa ülkeleri,onun bu kahraman lıklarının hatırasına abideler bile dikmişlerdir. Hatta,

Yorumu oyla 6 4

FACEBOOK YORUM

Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER