//YİNE YÜREĞİMZ YANDI
DP Genel İdare Kurul Üyesi Vahit Bingöl, “Yine yüreğimiz yandı, yine ocağımıza ateş düştü. Ülkenin gündemini güzel gelişmeler, geleceğe yönelik işler doldurması gerekirken, son aylarda artan saldırılar sebebiyle, hep kara haberlerle uyanmaya ve şehitlerimizin acısıyla sarsılmaya başladık. Anaların yine gözleri yaşlı, babaların yine bağrı yanık. Ve bu kan niye durmuyor, durdurulamıyor diye milletçe hepimiz yaslıyız. Ancak; işin bir başka yönü var ki bu durum millet olarak acımızı kat kat artırıyor. O da şu ki; yanlış yapılan işlerle, önü sonu düşünülmemiş planlarla, bazı kesimlerin menfaatlerine yarayan politikalarla dünyanın en büyük organize suç örgütü haline dönüşmüş olan PKK’nın kirli emellerine hizmet ediliyor olmasıdır. Dün Çanakkale’de, Yemen’de, Sarıkamış’ta, dünyanın en güçlü ordularına karşı, aç, susuz, çıplak, cephanesiz, silahsız, sadece ruh ve iman gücüyle vatan, toprak, bayrak aşkını birleştirerek, destansı kahramanlıklara imza atan Mehmetçik, bugünde ülkemizin güney doğusunda ve hatta büyük şehirlerinde, o mücadelenin bir benzerini veriyor. Yalnız bir farkla ki; kendi ülkesinin kandırılmış, aldatılmış, oyuna getirilmiş ve ne yaptığının, ne uğrunda öldüğünün farkında olmayan içteki gafiller, hainler ve onların dıştaki uzantılarına karşı. Oysa ne acıdır ki, hiçbir zaman gerçekleşme imkânı olmayan bir hayal, sonu olmayan bir yol için hayatlarını hiçe sayan bu kişilerin dedeleri; yaşasalardı herhalde bu durumu görüp, kahırlarından ölürlerdi. Çünkü bugün, torunlarının dağda, şehirde, vadide kalleşçe, adice, namertçe öldürmeye çalıştıkları kişilerle, yedi düvele karşı omuz omuza, can cana, diş dişe verdikleri savaşın büyüklüğü hala dillerden düşmemekte, her biri yaptıklarıyla, efsanevî birer masal kahramanı gibi yıllardır anlatılıp durmaktadır. Bugünkü huzursuzluğun sebebi ve ömrünün baharında vatan uğrunda terk-i can edenlerin katili olanların dedeleri; el ele verip, bütün varlıklarını ortaya koyarak, dünyanın en güzel yerlerinden biri olan Anadolu’yu, cihanın imrendiği bu mümbit toprakları ellerinde tuttular. Bugün, geçmişe kıyasla, elimizde kalanlar çok az olsa da; bu kadarı dahi bize çok görülmekte, değişik hile ve desiselerle onun da bölünerek, bu topraklarda yaşayanların esir, perişan ve rezil bir hale düşmesi, parça parça olması istenmektedir. Bu kötülüğü bize yapmak isteyenlerin karşısına canıyla, malıyla dikilen ve elde kalan bu son vatan parçasını korumak için her türlü mücadeleyi vermeye azmetmiş olan ateşle imtihan edilmiş bir milletin çocukları, düşmanlarımız tarafından her zaman potansiyel tehlike olarak görülmektedir. Bunun için de, düşmanlarımıza göre; bölme, parçalama ve küçültme harekâtı devam etmeli, hatta hiç bitmemeli. Ama bu sefer, daha akıllıca ve daha kurnazca davranılarak, kendi evlatlarını birbirine kırdırarak, ocakları söndürülerek yapılmalı bu pis iş... Önceki girişimlerinde heveslerini tam alamayan, bir bölümü kursaklarında kalan düşmanlarımız, sonucun böyle tecelli etmesine hiçbir zaman razı olmadılar ve kötü emellerine nail olmak için, şimdilerde bin bir çehre takınarak bu işi sürdürmeye kararlılar. Hele de içimizde bu işe ön ayak olacak vatan hainlerini, insanlık yoksunu canileri bulmak bu derece kolayken”
“ARTIK YETER
DP Genel İdare Kurul Üyesi Vahit Bingöl; son günlerde artan terör olayları ve şehit verdiğimiz askerlerimizle ilgili olarak yaptığı açıklamasına şu cümlelerle devam etti:
“Ancak; hepimiz bilmeliyiz ki, bu durum böyle süremez. Sürmemesi lâzım. Bin bir zorlukla, bin bir emekle yetiştirilen bu civanlar; Anadolu aslanları, uzaktan patlatılan bir mayına, nereden atıldığı belli olmayan kalleş bir mermiye kurban edilmemelidir. Onun için de, yapılması gerekenler bir an önce mutlaka yapılmalı, yanan ateş bir an önce söndürülmeli, akan kan bir an önce durdurulmalıdır. Ateş düştüğü yeri yakar diye bir lafımız var; ancak eğer ateşe zamanında müdahale edilmezse; ateş hem düştüğü yeri yakar, hem de etrafındakileri… Yıllardır devam eden ve binlerce cana, milyarlarca lira ekonomik kayba sebep olan terör; teröriste ve ona yardım ve yataklık yapanlara taviz vermeden, devleti zaaf içindeymiş gibi göstermeden en kısa zamanda durdurulmalı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kesinlikle bu işin peşini bırakmayacağını, dağdaki eşkıya da iyice öğrenmeli, şehirde onların uzantısı olan üç beş çapulcu da. Yani kısacası; sözü bırakıp el ele vererek, ilgililer ve yetkililer bu işe kalıcı çözüm üretmeli, anaların gözyaşını durdurmalı, babaların yürek acısını dindirmelidir. “