Kars Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 'İnsan ve Hayvanlarda Şarbon' konulu panelde şarbon hastalığı konunun uzmanları tarafından masaya yatırıldı.
KAÜ Prof. Dr. Necdet Leloğlu Konferans Salonu'ndaki panele; Rektör Prof. Dr. Abamüslüm Güven, Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, KAÜ Veteriner Fakültesi Dekanı Histoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahin Arslan, KAÜ Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mithat Şahin, Rektör yardımcıları, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
PROJEDE A.Ü.’DE VAR
"Türkiye'de Hiperendemik Bölgelerde Bacillus Anthracis Enfeksiyonun Moleküler Epidemiyolojisi ve Antbiyorik Direncinin İzlenmesi" adlı projeyle TÜBİTAK tarafından desteklenen ve Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü ile KAÜ Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalından öğretim üyelerinin birlikte yürüttükleri bir proje kapsamında verilen panelde şarbon konusu bilimsel olarak ele alındı.
ÖZKURT, İNSAN ŞARBONUNUN KLİNİĞİ BİLDİRİSİNİ SUNDU
Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek 'Şarbonda Ulusal Sağlık Politikamız', Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Doğanay 'Şarbon Hastalığına Genel Bakış', Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Zülal Özkurt 'İnsan Şarbonunun Kliniği', KAÜ Veteriner Fakültesi'nden Prof. Dr. Mithat Şahin 'Hayvan Şarbonunun Kliniği', Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Duygu Perçin 'Şarbonun Laboratuar Tanısı', KAÜ Veteriner Fakültesi'nden Doç. Dr. Ahmet Ünver
'Hayvanlarda Şarbonun Laboratuar Tanısı ve Korunma', Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Mustafa Karahocagil 'Şarbonda Konak Savunması ve İmmünizasyon', İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Üner Kayabaş 'Şarbondan Korunma', İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Rıza Durmaz 'Bacillus Antharacis'in Moleküler Epidemiyolojisinin Bölgemiz ve Türkiye Açısından Önemi' konularında sunum yaptılar.
HAYVANCILIK ALANINDA CİDDİ BİR ÇÖKÜŞE DOĞRU SÜRÜKLENİYORUZ
KAÜ Veteriner Fakültesi Dekanı Histoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahin Arslan, şarbonun önemine vurgu yaparak, "Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporlarına göre ülkemizde hayvan sayısında ciddi düşüşler olması bir tarafa, diğer taraftan ise üretimdeki düşüş dikkat çekiyor. Kırmızı et üretiminde 2007 yılından 2008 yılına geçişte yüzde 16'lara varan düşüş oldu. Diğer taraftan süt üretiminde yüzde 0.7'lik düşüş. Nüfus artarken bunlar gittikçe geriye gidiyor ve hayvancılık alanında ciddi bir çöküşe
doğru sürükleniyoruz. Bu çöküş beraberinde insan ve toplum sağlığı sorunlarını da beraberinde getiriyor. Son yıllarda görülen ve basında sürekli yer alan deli dana hastalığı, KKKA, kuş gribi, domuz gribi gibi bir çok hastalık artık bütün dünyanın gündeminde ve büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Her gün biraz daha toplumda korku, panik diğer taraftan ilişkilerde aksamamalar, sınırlarda güvenlik önlemlerinin artırılması gibi sorunlar gittikçe daha da ağır bir sürece giriyor. Hayvan sağlığının güvence
altında olmadığı bir toplumda insan sağlığının güvende olması mümkün değildir. Çünkü tek bir dünya ve bu dünyada yaşayan canlıların ortak sağlık sorunu var artık. Brucella ve Şarbon gibi hastalıkların yüksek oranda seyrettiği bildiğimiz gerçeklerdir" dedi.
ŞARBON CİDDİ TAHRİBATLARA SEBEP OLUYOR
Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, "Bir ülkenin gelişmişliğin en önemli göstergesi olan bebek ölüm, ana ölüm hızlarına baktığımız zaman Türkiye'nin bu konuda çok önemli mesafeler kat ettiğini görüyoruz. Şarbon, halk sağlığını tehdit etmesinin yanında veteriner hekimlik, hayvan sağlığı ve ülke ekonomisi boyutuyla ciddi tahribatlara sebep olmakta. Belki de bu hastalığın olması bizim et ihracatımız konusunda da önemli engel teşkil etmektedir. Brucellozun çözümlenmesi içinTürkiye'de şu anda sadece aşı için yılda 8 milyon TL civarında ödeneğe ihtiyaç olduğu hatta şarbon için de devasa bütçelere ihtiyaç olduğu söyleniyor. Bunlar büyük bütçelere gereksinim duysalar bile biz mücadele etmekten vazgeçecek değiliz. Türkiye'deki hayvan şarbonuna baktığımız zaman 2008 yılında Tarım Bakanlığı 90 mihrakta şarbon olduğunu bildirmiş ve 67 bin hayvanın da aşılandığını belirtmiş ama bildiğim kadarıyla 10 milyon üzerinde büyükbaş ve 30 milyon civarında küçükbaş hayvan var. Bu rakamlarabakıldığında aşılama oranı çok yetersiz. Yine 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu yönetmeliği çerçevesinde bu mücadeleler devam ediyor. Şarbon aynı zamanda, sağlık hizmeti sunan birimlerin bildirmekle yükümlü olduğu bir hastalıktır. Şarbonun görülmesi halinde bu sağlık kuruluşlarına bildirilmesi gerek. 1989 yılından itibaren git gide azaldı ama yılda halen 200'ün üzerinde vakanın görüldüğü bir ülkeyiz. Şarbon aşısı korunmada en önemli durumdur. Hayvanlardp Fakültesi'nden Prof. Dr.
R'cniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Rıza Durmaz 'ızaın aşılanması ve bu aşılamada 5 yıl süreyle kesintisiz bir şekilde sürdürülmesiyle bu hastalığın önlenebileceğini düşünüyoruz" diye konuştu.
HASTA HAYVANLARIN ETİ KESİLİP YENİLİYOR
"Türkiye'de Hiperendemik Bölgelerde Bacillus Anthracis Enfeksiyonun Moleküler Epidemiyolojisi ve Antbiyorik Direncinin İzlenmesi" adlı sempozyumda bildiri sunan Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Zülal Özkurt da 'İnsan Şarbonunun Kliniği' üzerine yaptığı konuşmada, "Bir çiftçi hayvanın hasta olduğunu ve öleceğini anladığı zaman, hayvanın kötü bir sona doğru gittiğini göre göre, kendisinin başına bile aynı şeyin geleceğini anlasa bile çekinmiyor ve etini kurtarmak adına kesip yiyor. O esnada da tabi ki enfekte oluyor. Hasta hayvanın etini kesmek, derisini yüzmek esnasında bulaşmalar oluyor. Dolayısıyla risk gurupları hayvancılıklauğraşanlar, özellikle kasaplar, veterinerlik sektöründe çalışanlar, deri veya kemik fabrikalarında endüstriyel alanda çalışanlar bulunuyor" şeklinde konuştu.
HASTALIK ODAKLARININ BELİRLENMESİ
Dünya Sağlık Örgütü'nde şarbon eksperi olarak görev yapan Prof. Dr. Mehmet Doğanay, sağlık problemlerinin yerinde çözülmesi için gerekli önerilerde bulundu.
Proje yürütücüsü Prof. Dr. Rıza Durmaz projeyle ilgili yaptığı konuşmada; ülkemizin şarbon yönünden hiperendemik bölgelerindeki hastalık odaklarının belirlenmesi, infeksiyon zincirinin kırılması, tedavi seçeneklerine katkı sağlanması, bölgede farklı kaynaklardan izole edilen kökenler arasındaki klonal ilişkinin ortaya konulması, insan ve hayvanlardaki şarbon bulaşma derecesi, bulaşma yolları ve kaynaklarının belirlenmesi, ülkemizdeki klonların flogenetik gelişimi ve ülkeler arasındaki klonal yayılımın
belirlenmesi gibi birçok önemli konuda bilgi verdi.