ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Çiftçi başarılı öğrencileri ağırladı
Çiftçi başarılı öğrencileri ağırladı
Futsal kadınlarda Gümüşhane şampiyon
Futsal kadınlarda Gümüşhane şampiyon
Atatürk Üniversitesinde öncelik kalite
Atatürk Üniversitesinde öncelik kalite
ETÜ – Büyükşehir sanayi iş birliği
ETÜ – Büyükşehir sanayi iş birliği
Olur Belediyesinde tebrik gündemi
Olur Belediyesinde tebrik gündemi
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
13 Kasım 2009 Cuma - 02:52

Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…IX

Kişilikli gençler düzen bozucu damgasını yerler.Onların sorgulayan tavırları yetişkinleri huzursuz etmeye yeter. Bu yüzden iticidirler.

Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…IX

 

Prof.Dr. Yılmaz ÖZBEK

//BABA GİBİ SEVGİ GÖSTERMEK"Löwy'yi şimdi aklımdan çıkmış korkunç benzetmelere konu ediyor, onu bir haşereyle kıyaslıyor, beğendiğim kimselere karşı pek sık yaptığım gibi otomatik olarak körler ve şaşılar atasözüne başvuruyordun. Oyuncu ' Löwy yi çok iyi anımsıyorum, çünkü senin kendisiyle ilgili sözlerini o vakit şöyle bir notla beraber bir kenara kaydetmiştim:' işte babamın hiç tanımadığı bir dostum üzerinde, salt o kimse dostum olduğu için böyle konuşuyor, ilerde kendisine bir baba gibi gereken sevgiyi göstermediğim, gerektiği gibi minnettarlık beslemediğim suçlamasını tarafıma yöneltti mi, ben davranışını hep başına kakacağım' sözlerin ve yargılarınla bana yaşattığın büyük acı ve utanç karşısında nasıl düpedüz duygusuz kalabildiğini bir türlü anlamıyordum. "s. 163

//KAFKA’NIN SANCILARI
Baba, kendine bağımlı olması, Franz'daki otorite ve etkisini koruyabilmesi adına bencilce onu doğal yaşam ortamından, büyüyüp gelişeceği, kendini yetiştireceği, yaşamı yaşayarak tanıyacağı ortamlardan soğutmak ve uzaklaştırmak istiyor.
Bunun farkına varan Franz, çevresinden değil babasından uzaklaşıyordu.
Franz, ona karşı sergilediği tutarsız davranışlardan dolayı, bir zamanlar nerdeyse tanrı yerine koyduğu, her sözünü tanrı buyruğu saydığı babasına, şimdi sözleri ve eylemleri arasındaki uyumsuzluklardan ötürü öfke duyuyor, bunlarla hesaplaşıyor, hayal kırıklığı ve acı içinde, kıvranıyordu:
"Ama ben çocuktum, söylediklerini doğrudan doğruya tanrı buyruğu sayıyor, bunları unutmuyordum, "s. 164
"Salatanın suyunu höpürdete höpürdete kaşıklamak ayıptı, ama sen kaşıklayabiliyordun, "s. 165
"Ben, hep bir yüzkarası içinde yaşıyordum; ya senin buyruklarına uyuyordum, ki bu yüz karasıydı, çünkü buyruklar benim için konmuştu; ya da dik kafalı davranıyordum, bu da yine yüz karasıydı, çünkü sana nasıl dik kafalı davranabilirdim.''s. 165
Franz kişiliğinin gelişmesi önündeki en büyük engel olarak babasını görüyordu.
Kişiliğinin besleneceği dallanıp budaklanacağı demokratik ortam ailede yoktu.
Baba tek otoriteydi.
Korkularının, bunalımlarının, utançlarının kaynağı buydu.
Babasın: eleştirmek bir yana onunla yüz yüze konuşma cesaretine bile sahip değildi. Babasının dayatmaları, baskısı ve otoritesi altında sağlıksız şekillenen kişiliği buna elvermiyordu, sürekli olarak ta bundan yakınıyordu:
"Oysa benim için böyle değildin, seçme özgürlüğüm yoktu benim, ne sunulursa almak zorundaydım.
 Hem de ağzımı açıp bir şey söylemeden yapmam gerekiyordu bunu; çünkü aklına yatmayan ya da kaynağını senden almayan bir konu üzerinde serinkanlı söyleşinin daha baştan üstesinden gelemeyen birisin; senin diktatörce doğan, böyle bir şeye izin vermez.
Sen yıllardır bunu kalbindeki sinirsel rahatsızlığa bağlıyorsun, ama böyle enikonu başka türlü davrandığın zamanı da biliyorum doğrusu.
Kalbindeki rahatsızlık, evde daha bir amansızlıkla egemenliğini sürdürmeni sağlayan bit bahane idi hep. "s. 166
//KONUŞMAMI UNUTTUM
"Seninle rahat rahat konuşulup görüşülemeyişi, bende doğal sayılması gereken bir başka sonuca daha yol açmış bulunuyor ki o da şu: konuşmasını unuttum.
Zaten genellikle pek cerbezeli biri değildim, ama yine de akıcı bir konuşmanın üstesinden gelebilirdim zamanla. Ancak, sen erkenden söz söylemeyi bana yasakladın: 'itiraz yok!' diye verdiğin göz dağlarının yanı sıra elini havaya kaldırışların öteden beri hiç çıkmıyor aklımdan, "s.167
Sağlıklı bir aile ortamı, aklı kullanma, yetenekleri geliştirme yolunda çocukları yüreklendirebilir. Böylece onlara eğilimlerinin ortaya çıkması için olanak hazırlanmış olur. Franz'ın babası ise tam tersi bir tutum içindedir.
Franz'a olan yanlış tutumu yüzünden onunla sağlıklı bir diyalog kuramıyor ve onu kendinden uzaklaştırıyor.
//KAFKA’NIN YAKINMALARI
Duygusal, içe dönük, güvensiz, yaşama sevinci elinden alınmış, sürekli acı çeken, iç çatışmalar yaşayan, sosyal yaşamını yoluna koymayan bir yetişkin üretiyor Franz'ın babası bu tutumuyla. Sonra da bundan yakınıyor:
"Beni en başta sen eğittiğinden, bu durum yaşamımın bütün alanlarında hissettirdi kendisini. Senin hiç sözünü dinlemediğime inanıyorsan, tuhaf bir yanılgıdan başka bir şey değil bu. Senin sandığın ve benim başıma kalktığın gibi, 'hep ters tutumu' hiç de sana karşı yaşamımın bir ilkesi yapmadım. Sözünü daha az dinleseydim, benden daha memnun kalırdın kuşkusuz. Ama öyle olmadı, beni eğitmek için başvurduğun bütün çareler üzerimde kesinlikle etkili oldu, hiçbirinin elinden kendimi sıyırıp alamadım.
Şu anda nasılsam (yaşamın temelleri ve etkisi kuşkusuz bir yana), senin uyguladığın eğitimle benim uysallığımın bir sonucudur, bu.
Ama ilgili sonuç yine de hoşuna gitmiyor, hatta bunu kendi eğitim yönteminin sonucu diye benimsemekten kaçınıyorsun; nedeni de senin eğitici elinle bende eğitilecek malzemenin birbirine denk düşmemesidir. 'itiraz yok!'demiştin hep, böylelikle içimdeki karşıt güçleri susturmak istemiştin.
Ancak, böylesine bir etkileme benim için fazla güçlü, bense fazla uysaldım, büsbütün sesini keserek bir köşe bulup sinmiş, kudretli elinin hiç değilse doğrudan yetişemeyeceği kadar senden uzaklaştıktan sonradır ki kımıldamayı göze alabilmiştim.
Ama sen bunu beğenmemiş, yine kendine 'karşıt' bir davranış görmüştün; oysa sendeki gücün ve bendeki güçsüzlüğün pek doğal sonucundan başka bir şey değildi." s. 168
//OTORİTE BABA KARŞISINDA TUTUNABİLMEK
Otoriter babaya karşı Franz'da içten içe bir kin, bir öfke duygusu uyanıyor, bir öç alma arzusuna dönüşüyordu:
"Senin karşında biraz tutunabilmek, biraz da senden öç almak için, çok geçmeden kendimde gözüme çarpan ufak tefek gülünçlükleri gözlemeye, bunları derleyip olduğundan büyük göstermeye koyuldum, "s. 172
Franz babasının baskısından kurtulmak için çaba da göstermiyor değildi, ama başarılı olamıyordu. Kendisine bir çok bakımdan bağımlı yapılmıştı.
Bu durum Franz'da suçluluk duygusu yaratmaktan başka bir şeye yaramıyordu.
Bu da babasının işine geliyordu, böylece onu kendine bağımlı yapıyordu.
Onu kendine bağlamak için başka taktikler, maskeler de kullanabiliyordu. Franz'a direk olarak kötü davranmıyor, şiddet kullanmıyordu; ama onun yanında başkalarına sergilediği kaba saba davranışlar, >çirkin sözler, hoşgörüsüz tavırlar onu yeterince yaralıyordu.
Dayak yemiyordu ama dayağı hak ettiği, cezalandırılması gerektiği ona duyumsatılıyordu.
Bu da onda var olan bir tehlike karşısında hep korku ve endişe duyan, sürekli huzursuz bir insan karakteri yaratıyordu:
"Ve yine doğru olan bir şey, beni gerçekten bir kez bile dövmedin.
Ama bağırıp çağırmaların, yüzünde beliren kırmızılık, pantolon askılarını çarçabuk soyunup çıkarışın, sandalyenin yakalığında onların hazır bekleyişi, benim için dayaktan da beterdi. Sanki asılmak istenen biri vardı ortada; gerçekten asıldı mı ölüm, her şey de kapanıp giderdi. Ne var ki asılması için gerekli hazırlıkların yapıldığını kendisi de görüp yaşar ve ancak ilmik boynuna geçmek üzere gözlerimin önünde sallanıp durduğu bir sırada bağışlandığını öğrenirse, bu ona yaşam boyunca acı verirdi.
Bu bir yana, senin pek çok kez açık seçik belirttiğin gibi, sopayı hak edip tarafından bağışlanarak kıl payı bundan kurtulmalarım da, yine içimde ağır bir suçluluk bilincinin birikimine yol açıyordu. Yani ne yaparsam, hep karşında suçlu duruma sokuyordu beni." s. 174
//ÇOCUKLUK YILLARINDAKİ DEĞİŞİM
Franz çocukluk ve gençlik çağında büyük değişimler yaşıyordu. Bu sorunlu günlerinde babasından doğal olarak anlayış bekliyordu. Babasının, onun hatalı davranışları karşısında alaycı tavır takınmasını, onu başkalarının önünde aşağılaması iletişim bozukluğuna neden oluyor ve onu yetişkinlerden soğutuyordu. Babasının bu tutumundan ötürü incinen Franz onun eğitim anlayışın şu şekilde yeriyordu:
"Bildim bileli sürekli başıma kakıyor, (hani bunu da gerek beni yalnızken, gerek başkalarının önünde yapıyordun; başkalarının önünde böyle bir şeye kalkışmanın ne denli onur kırıcı olduğunu hissetmiyordun, çocuklarının sorunlarının herkesin önünde konuşulmasında hiç sakınca yoktu senin için)"s.74
//ALAYLA EĞİTİM
"Alayla eğitim yöntemine ayrı bir güven duyuyordun, bana karşı üstünlüğüne en uygun düşen yöntem de buydu. Bir uyarmada bulunmak istesen, diyordun ki genellikle; Bunu şöyle yapamaz mısın? Bu kadarı çok mu olur yoksa? Elbet vaktin var mı böyle davranabilesin?' Öte yandan, bu çeşit soruları tarafıma yöneltirken kötü, kötü güler, yüzünü kötü, kötü eksilirdin.; böylece insan, fena bir iş yaptığını adeta anlamaya fırsat bulamadan cezalandırılırdı. Paylamalarla baş­vurduğun kışkırtıcı bir yolda insana üçüncü bir kişiymiş gibi davranışın, yani karşısına alıp kendisiyle kötü, kötü konuş­maya bile onu layk görmeyisin, "s. 169-170
Babasının anlayışsızlıkları, davranış bozuklukları ve bi­linçsiz tavırları, eğitim aracı olarak korkuyu kullanması Franz'a göre çocuklar ve baba arasında soğukluk yaşanması­na, ilişkilerin zehirlenmesine yol açıyor. Bu durum çocuklar­da çevreye, yetişkinlere karşı güvensizlik, içedönüklük, du­yarsızlık yaratıyor ve mutsuz bir aile ortamı oluşturuyordu.
"Zaten sürekli korkutmalar altında duygular küntleşiyor, bir vurdumduymazlığa sürükleniyordu; sopadan geçirilmeye­cektik nihayet, bu bakımdan neredeyse giderek bir güven beslemeye başlamıştık. Asık suratlı, dikkatsiz, söz dinlemez bir çocuğa dönüşüyorduk; hep kaçışlardaydı aklımız, çokluk içe kaçışlardaydı. Böylece sen ıstırap çekiyor, biz ıstırap çe­kiyorduk, "s. 17'1
Franz'ın babası çocuklara sevgiyle yaklaşma, onları kendi düzeyinde görme gibi onları kişilikli yapacak tavırları sergilemiyordu.
//BABA SORUMLULUĞU
Daha doğrusu böyle bir sorumluluğa sahip olması gerektiğinin farkında bile değildi. Sevgiyle, anlayışla yaklaşmanın çocukları çizgiden çıkaracağı endişesi onu bas­kıcı yapmıştı.
Tahtını ancak böyle koruyabilirdi. Çocukların maddi gereksinimlerini karşılamakla görevini yapmış sayı­yordu.
 Onun bu tavrı Franz ve kardeşlerini kendisinden uzaklaştırmıştı.
İlişkiler sahte temeller üzerine kurulmuş, tatsız tuzsuz bir hal almıştı.
Yaşama sevinci uçup gitmişti, daha doğrusu bu aileye hiç gelmemişti.
Bu soğuk aile ortamı, hassas bir kişiliğe sahip olan Franz'ın yaşamını alt üst etmişti, yaşama tutunması için gerekli gücünü yok etmişti. Babasının yaptıklarından ötürü böbürlenmesini çocuklar "başa kalkma" olarak görüyor ve eziliyorlardı.
"Bizim sana göre bir dezavantajımız varsa, çektiğimiz sıkıntılarla senin gibi öğünüp kimsenin onurunu kırmayacak oluşumuzdur. Ayrıca, senin büyük ve başarılı çalışmanın yemişlerinden gerçekten doğru dürüst yararlanabilir, bunları değerlendirebilir ve bunlardan yola koyularak çalışmalarımı daha ileri bir noktaya götürüp seni sevindirebilirdim; gel gelelim, aramızdaki yabancılaşma beni alıkoydu bundan. Senin bana sunduklarından yararlanmıyor değildim; ama ancak utanç, bezginlik, güçsüzlük ve bir suçluluk bilinci içerisinde yapıyordum bunu. Dolayısıyla, senin bütün bağışlarına çalışarak değil, ancak bir dilenci gibi teşekkür edebiliyordum. Üzerimde uyguladığın eğitim yönteminin görünürde sağladığı sonuç, daha uzaktan seni anımsatır gördüğüm her şeyden kaçmamdı. "s. 176
Franz'ın da burada itiraf ettiği gibi, eğitim adı altında sergilenen yaklaşımlar bırakın çocukları toplumun gereksinim duyduğu insan haline çevirmeyi, yarınlara, yetişkin yaşamına hazırlamayı engelliyor, paşamdan soğutuyor.
//KİŞİLİKLİ GENÇLER
Kişilikli gençler düzen bozucu damgasını yerler.
 Onların sorgulayan tavırları yetişkinleri huzursuz etmeye yeter.
 Bu yüzden iticidirler.
Franz'ın kız kardeşi babası ile olan tüm ilişkilerini koparmıştır.
 Franz'a göre de kişilikli kimlik babaya ürkütücü, sevimsiz gelmektedir.
Bunun tipik örneğini mektupta görüyoruz:
"Ottla'nın babasıyla bir bağlantısı yok, benim gibi yolunu tek başına arayıp bulmak zorunda; özgüven, kendi kendine inanç, sağlık, ataklık bakımından bana üstünlüğü var, senin gözünde benden daha kötü ve sinsi birisi”. 184
Franz okul başarıları dışında pek başarılı olamamıştır.
Kısa yaşamı ızdırap içinde geçmiştir.
Babasının ona ve çevresine olan tavırları onu sürekli incitmiştir.
 Özgüveni elinden alınmış, yaşama sevinci yok edilmiş Franz, sosyal ilişkilerinde başarısızlığa adeta mahkum edilmiştir:
"Senin karşında kendi kendime güvenini yitirmiş, karşılığında sınırsız bir suçluluk bilinci edinmiştim. Başka kimselerle bir araya geldim mi, öyle ansızın değişemiyor, daha derin bir suçluluk içerisinde yuvarlanıyordum, "s. 186
Bu yüzden o kendi dışında her şeyi büyük görüyor, ulaşılmaz sanıyordu.
Dolayısıyla ilişki kurması zorlaşıyordu.
"Dolayısıyla insanlara karşı güvensizlik, kendime güvensizliğe dönüşüyor, benim dışımdaki her şeyden sürekli korkmama yol açıyordu, "s. 187
Bu mektupta annenin üstlendiği geleneksel rol de sorgulanıyor.
Baba ve çocuklar arasındaki çekişmeden en çok annenin etkilendiğine tanık oluyoruz. Sağlıksız baba çocuk ilişkilerinin yarattığı gerilimli ortamı yumuşatmak, her iki taraftan gelen saldırıları göğüslemek annenin görevidir. Bir aile ancak böyle var olabilir, varlığını sürdürebilir.
Annenin en büyük görevi de babanın yarattığı boşlukları doldurmak, hatalarının yarattığı yıkımı gidermek.
"Senin yüzünden, bizim elimizden, bizim yüzümüzden senin elinden çekmediği kalmadı annemizin, bizi şımarttığı için haklı sayılacağın durumları hiç saymıyorum hani.
Bu şımartma da, kimi vakit, senin eğitim sistemine karşı bilinç altında sürdürülen sessiz bir direnişten başka bir şey değildi.
 
DEVAM EDECEK

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Hac Yolcusunun Azığı ve Bereketi
Hac ibadetinin insan hayatı üzerinde özel bir yeri vardır. Bu nedenle ...
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…(VIII)
Sayısı çok az olan gerçek aydınlara gelince, aydın oldukları, toplumu ...
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…(VII)
Her bireyin topluma yararlı olabilecek bir şekilde katılması için kendini ...
 
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum… (VI)
Toplumumuzda anne ve baba, öğretmen ve öteki yetişkinlerin üstlendiği ...
Din, Bilim ve Uygarlık Işığında Atatürk’ü Anlamak..
Mustafa Kemal Atatürk, bütün bu çelişkilerimizi "gerçekten" gören bir ...
Muhsin Başkan
Bir sabah Ankara’da Tacettin Dergâhına gittim.
 
İslam Dini ve Atatürk
Din, insanlık tarihi ile başlayan ve dünyanın sonuna kadar varlığı sürecek ...
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum (V)
Bugün bir ağaç dikersiniz, ürünlerinden daha çok gelecek kuşaklar yararlanır; ...
Vefatının 71. yılında Atatürk ve Osmanlı Tarihi
Bugün Türk ve Anadolu tarihi üzerindeki araştırmaların önemli atılımlar ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva