ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
 Erdem’den Türkçe hassasiyeti vurgusu
 Erdem’den Türkçe hassasiyeti vurgusu
Erzurum SYDV verileri açıklandı
Erzurum SYDV verileri açıklandı
Oltu Derebaşı’nda gölet taştı
Oltu Derebaşı’nda gölet taştı
Askeri bando 19 Mayıs konseri büyük ilgi buldu
Askeri bando 19 Mayıs konseri büyük ilgi buldu
Tanfer: ’19 Mayıs milli uyanışın sembolü’
Tanfer: ’19 Mayıs milli uyanışın sembolü’
HABERLER>EKONOMİ
23 Haziran 2014 Pazartesi - 03:13

‘Her adımı vatandaşımız için attık’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yaptığımız her reformu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan 77 milyonun her biri adına yaptık. İşte son olay da onun en güzel örneğidir. Attığımız her adımı, aynı şekilde her bir vatandaşımız adına attık." dedi.

‘Her adımı  vatandaşımız için attık’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yaptığımız her reformu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan 77 milyonun her biri adına yaptık. İşte son olay da onun en güzel örneğidir. Attığımız her adımı, aynı şekilde her bir vatandaşımız adına attık." dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İstanbul'un Türkiye'nin özeti olduğunu belirterek, "Bunu böyle bileceğiz. 81 vilayeti İstanbul'da görürsünüz. İstanbul'da netice neyse Türkiye'de netice odur. Siyasi tarih bunu böyle yazmıştır" diye konuştu.

Geride bıraktıkları 12 yılda çok büyük hizmetleri, eserleri Türkiye'ye kazandırırken aslında en büyük değişimi demokratikleşme alanında gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, demokrasi konusunda Türkiye'de çok ciddi bir zihniyet inkılabı yaptıklarını söyledi.

ZİHNİYET İNKILABI

Erdoğan, 12 yılda gerçekleştirdikleri bu zihniyet inkılabının belki bugün tam manasıyla anlaşılmayabileceğini, özellikle gençlerin, bugünü 12 öncesiyle kıyas edemedikleri için Türkiye'nin nerelerden nerelere geldiğini tam manasıyla göremeyebileceğini bildirdi.

Üzerinden vakit geçtikte, Türkiye'nin kazanımlarına yenileri eklendikçe, son 12 yılın, cumhuriyet tarihi içinde nasıl parlak bir dönem olduğunun daha iyi anlaşılacağına inandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:"Şunu hem sizlere, hem ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimize özellikle hatırlatmak istiyorum; biz 12 yıl boyunca kendimiz için, kendi iktidarımızı güçlendirmek için değil, ülkemiz için, vatanımız için, bayrağımız ve aziz milletimiz için çalıştık. Yaptığımız her reformu kendi iktidarımızı perçinlemek için değil, sandığı, milli iradeyi, demokrasiyi perçinlemek için yaptık. Hukuku perçinlemek için yaptık. İşte burada hemen bir örnek veriyorum; 2010 referandumu. Şu anda 230'u aşkın insan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurudan hareketle, malum hepsi dışarı çıktı. Değil mi? CHP, MHP, şu, bu falan hepsi, şu anda bakıyorsunuz havalara girmişler. 2010 referandumunda 'evet' oyları yüzde 58 ile sandıklardan çıkmasaydı bugün bunlar çıkabilecek miydi? 2010 referandumuna 'hayır' diyenler, şu anda 'evet' oylarının neticesini aldılar. Bunu iyi görmemiz lazım."

"BU ÜLKEDE HUKUK MÜCADELESİNİ KİMLERİN VERDİĞİNİ BİLSİNLER"

Başbakan Erdoğan, ülkenin huzuru için çalışan bir parti olduklarını vurgulayarak, "Onlar huzursuzluk için çalışanlar. 'Hayır' dediler, her türlü şeyi yaptılar" dedi.

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını getirdiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitseydiler, oradan böyle bir netice alabilirler miydi? Hayır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi lehlerine bile karar verse biz Türkiye olarak belli bir bedel öderiz, yine orada kalmaya devam ederler. Olayın aslı bu. Yani içeriden çıkamazlardı. Şimdi hepsi içeriden çıktı mı? Çıktı. Biz şu anda onlardan teşekkür bile beklemiyoruz... Ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler o yeter. Kalkıyor bakıyorsun açıklamalar yapıyor; 'Bu ülkede işte artık bir Anayasa Mahkemesi'nin olduğunu gördük'. Öbürü kalkıyor 'Ağır Ceza Mahkemelerinin olduğunu gördük'. Hepsi iyi güzel de bu mevcut siyasi iktidarın 2010 referandumundaki halkıyla bütünleşerek aldığı yüzde 58'i niye görmüyorsun? Önce onu gör. Size bu imkanı getiren o yüzde 58 ve o yüzde 58'in zeminini hazırlayan AK Parti'dir. Eğer bu olmasaydı siz yine orada kalacaktınız. Bu zemini hazırlayan AK Parti iktidarıdır."

"12 YIL İÇİNDE ÇETELERLE MÜCADELE ETTİK"

Erdoğan, kim ne derse desin, Türkiye'de iktidarın, parlamentonun yolunun da isteyen, arzulayan ve bunun için mücadele eden herkese açık olduğuna işaret ederek, "Biz her türlü vesayeti sona erdirirken, bunu kendimizden ziyade demokrasiyi zincirlerinden ve kamburlarından kurtarmak için yaptık. Her türlü vesayetin sona ermesi, sadece AK Parti'ye değil, CHP'ye de MHP'ye de HDP'ye, diğer tüm partilere de özgürce siyaset yapma imkanı, siyaset yapma alanı inşa etmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Gerçek manada siyaset yapan, plan, proje üreten, milletin önüne hedef koyan, politika oluşturabilen her partinin milletin takdirine mazhar olabileceğini dile getiren Erdoğan, milletin tercihiyle gelip ülkeye hükümet edilebileceğini söyledi.

Erdoğan, 12 yıl içinde çetelerle mücadele ederken bu mücadeleyi sadece kendileri için değil, ülke, millet ve gelecek için verdiklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Darbelere karşı dik bir duruş sergilerken bunu sadece kendi iktidarımız, kendi partimiz için değil, Türkiye'nin geleceği için sergiledik. Biz küçük hesapların peşinde olmadık. Her ne pahasına olursa olsun 'iktidarı ayakta tutalım' mücadelesi içinde olmadık. Tam tersine yaptığımız her reformu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan 77 milyonun her biri adına yaptık. İşte son olay da onun en güzel örneğidir. Attığımız her adımı, aynı şekilde her bir vatandaşımız adına attık."

AK PARTİ TEK ADAM PARTİSİ DEĞİLDİR

  AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı için adayları her kim olursa olsun kaygılanacakları en son şeyin, AK Parti'nin geleceği olduğunun altını çizerek, "AK Parti, tek adam partisi değildir" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı için adayları her kim olursa olsun kaygılanacakları en son şeyin, AK Parti'nin geleceği olduğunun altını çizerek, "AK Parti, tek adam partisi değildir. AK Parti'nin kurulları var, kuralları var, mekanizmaları var. Bugüne kadar ne yaptıysak, genel başkandan sandık müşahidine kadar her kademedeki arkadaşımızın uyumuyla, koordinasyonuyla, kardeşlik anlayışı içinde birlikte hareket etmesiyle yaptık. Kim diyorsa ki 'Ben olmazsam, dava olmaz', o büyük bir kibrin, gururun içindedir. Kim diyorsa ki 'Şu olmazsa, dava olmaz', o da büyük bir yanlışın içindedir" dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde partisinin İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "son bir yıl içinde yaşadıkları zor süreç"te dostu ve düşmanı birbirinden çok daha net bir şekilde ayırt etme fırsatları olduğunu dile getirerek, "Açık, net konuşuyorum. İster halkamız içinde olsun, ister halkamız dışında olsun, herkesi çok iyi tartma dönemimiz oldu. Kimin hak mücadelesi tarafında durduğunu, kimin ihanet içinde olduğunu, kimin de susarak, tepkisiz kalarak, tarafsız durarak ihaneti onayladığını hepimiz gördük" ifadelerini kullandı.Zor olmasa da kritik bir sürecin geldiğini söyleyen Erdoğan, yine bir imtihana hazırlandıklarını, yine bir teste girdiklerini kaydetti.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kimin dava insanı, kimin de ikbal peşinde, koltuk peşinde, makam peşinde olduğunu çok daha net göreceğimiz bir döneme giriyoruz. Şuna ben kalpten inanıyorum, daha doğrusu inanmak istiyorum; bu teşkilat içinde, bu kadro içinde kendi şahsi hırslarını, davasının önüne geçirecek inşallah bir tek kişi bile bulunmuyordur. Altını çizerek ifade ediyorum; cumhurbaşkanlığı için adayımız her kim olursa olsun kaygılanacağımız en son şey, AK Parti'nin geleceğidir. Neden? AK Parti şahıslarla değil, tekrar ediyorum, ilkelerle, sınırları belli politikalarla, en önemlisi de dava şuuru ve hareket ahlakıyla var olan ve var olacak bir partidir. Bunu böyle bilmemiz lazım. 'Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş', bunun tartışmasını yapmak, davaya ve harekete karşı inanın büyük saygısızlıktır. Bizler, şahısların peşinde mi gidiyoruz? Şahıs dediğiniz nedir ya? Hepimiz ölümle bir defa mukayyediz. Bugün Tayyip Erdoğan var. Bir an sonraya garantim var mı? Kardeşler, Allah korusun eyvallah da her an ölümle başbaşa mıyız? Başbaşayız. Nice insanlar görüyoruz değil mi? Genç... Eve giderken, bir haber, bir telefon, 'Kalp krizinden öldü'. Olur mu? Olur. Ne olacak öldüğü zaman? Mensubu olduğumuz dava bitecek mi? O dava devam ettiği sürece siz, o arkadaşınıza, o liderinize saygıyı göstermiş olursunuz.Eğer sahiplenmiyorsak, kusura bakmayın orada başka tezgahlar var demektir, orada başka oyunlar oynanıyor demektir. Önce bunu aşmamız lazım, önce bunu bir defa bir kenara koymamız lazım. AK Parti, tek adam partisi değildir. AK Parti'nin kurulları var, kuralları var, mekanizmaları var. Bugüne kadar ne yaptıysak, genel başkandan sandık müşahidine kadar her kademedeki arkadaşımızın uyumuyla, koordinasyonuyla, kardeşlik anlayışı içinde birlikte hareket etmesiyle yaptık. Kim diyorsa ki 'Ben olmazsam, dava olmaz', o büyük bir kibrin, gururun içindedir. Kim diyorsa ki 'Şu olmazsa, dava olmaz', o da büyük bir yanlışın içindedir."

Başbakan Erdoğan, bu tartışmalara asla tenezzül etmeyecek, kesinlikle prim vermeyecek bir kadro olduklarını belirterek, "Allah'a hamdolsun, sadece şu salonda bile görev verildiğinde canından vazgeçmek pahasına o görevi yerine getirecek, hem de hakkıyla yerine getirecek yüzlerce arkadaşımız var" dedi.

"BATSIN DENGELERİN SENİN"

Hz. Ömer'e, "Seni kılıcımızla düzeltiriz Ey Ömer" diyebilen bir istişare, bir danışma kültürünün içinden geldiklerini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Her işinizde istişare ediniz' hükmü gereğince böyle bir inancın içinden geliyoruz. Herkes, Ömer olmak, Ömer gibi olmak ister ama kılıcıyla Ömer'i düzeltecek yol arkadaşları olmadıktan sonra Ömer olunmaz, Ömerlik makamına erişilmez. Teşkilatımız içinde, Allah'a çok şükür, sağlam yol arkadaşları sayesinde Ömerlik makamına ulaşabilecek nice kahraman var. Bundan da kimsenin endişesi olmasın. Bizim davamız tabii ki bir insanlık davası, bir Türkiye davasıdır. Türkiye davasında her türlü isim tartışması, makam tartışması, her türlü ikbal tartışması gereksizdir, aynı zamanda yaralayıcıdır. Şunu herkesin bilmesini isterim; 12 yıl boyunca elde ettiğimiz başarıların ve zaferlerin altında şu ilke yatıyor: Biz, siyaseti tavırsız dengecilikle yapmadık, krizlerin üzerini örterek yapmadık, milli ve uluslararası meselelerde konjonktürün tarafını tutarak, tarafsız kalarak, susarak, gözlerimizi yumarak siyaset yapmadık. Plan yaparken, proje yaparken öncelikle vicdanımızın sesine itibar ettik, gönlümüzden geçene baktık, kararlarımızı hak terazisinde tartarak aldık. Siyasetine vicdanını değil, dengeleri hakim kılmak bizim dava şuurumuzda hiçbir zaman olmadı ve olmayacak. 'Efendim dengeler'... Ne dengesi ya? Hak ne hak? Önce bunu söyle. Adalet neyi gerektiriyor? 'Efendim dengeler var'. Batsın dengelerin senin. Dengeler uğruna yüzbinler ölüyor, hala denge diyorsun ya... Ne dengesi? Teraziyi elinde tutanlar, Suriye'ye, Irak'a ses çıkarıyor mu? Olanlar ortada.

Biz, 80 vatandaşımızın içinde bir tanesi orada yara almasın diye sabrederken, bu ülkede sırtında maalesef küfeyle dolaşmayanlar ne diyor? 'Gerekirse operasyon, gerekirse askeri müdahale' diyor. Adamın böyle bir derdi yok ya. Oradan bu kardeşlerimizi kurtarırken, bunların içerisinden bir kaçı ölecek olursa, bunun hesabını nasıl vereceğiz? Bunu düşünüyor mu? CHP'nin böyle bir derdi var mı? Yok. MHP'nin böyle bir derdi var mı? Yok. Elhamdülillah biz bu operasyonu yapma gücüne de sahibiz, hepsine sahibiz ama bizim derdimiz, 'Acaba o 3 tane küçük yavrunun, iki tane hanım kardeşimizin, diğer oradaki tır şoförlerinin olsun, başkonsolosluktaki kardeşlerimizin olsun başına herhangi bir şey gelirse ne olacak'. Biz, bunun hesabını yapıyoruz. Ama bunların böyle bir derdi yok."

"RAMAZANIN EN ÇOK DA KARDEŞİNE SİLAH DOĞRULTANLARIN VİCDANINDA DİRİLİŞE VESİLE OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM"

Başbakan Erdoğan, "Her işimize Rabbimizin adıyla başlayan bir kadroyuz. Her işin sonunda da Allah'a hamdederek yola devam eden bir kadroyuz. Biz, kaderin üzerinde bir kader, tuzakların üzerinde bir tuzak olduğuna inanan, çizgisini böyle çizen, yolunda böyle yürüyen bir kadroyuz. Her zaman 'Niyet hayır, akibet hayır' dedik. Her zaman 'Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler' dedik. İşte bu şuurla, bu anlayışla mendilin içindeki sütü damlatmadan yürütmeye devam edeceğiz. Birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye ederek ilerlemeye devam edeceğiz. Gereksiz, zamansız, kırıcı, tahrip edici münakaşalardan uzak duracağız. Hasımlarımızı sevindirmeyecek, 77 milyon milletimizi hüzünlendirmeyeceğiz" diye konuştu.

Ramazanın geldiğine değinen Erdoğan, cumhurbaşkanlığı gibi ülkeyi ve milleti yakından ilgilendiren önemli bir sürece girerken aynı zamanda ramazanın rahmetiyle, bereketiyle, mağfiretiyle bir kez daha kucaklaşıldığını söyledi.

Erdoğan, "Ramazan inşallah hem milletimiz hem İslam coğrafyası hem insanlık için bir kez daha tefekkürün, teşekkürün vesilesi olacaktır diye inanıyorum. Şu an oluk oluk kan akan İslam coğrafyasının Ramazan-ı Şerif hürmetine kanı, gözyaşını, acıyı dindireceğini umut etmek istiyorum. Onun için dualarımızı yükseltelim diyorum. Ramazanın en çok da kardeşine silah doğrultanların vicdanında dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum. Bunun için niyazımız var. Ülkemizde de ramazan inşallah bir kez daha kardeşliğimizi büyütecek, birliğimizi, dayanışmamızı güçlendirecek. Bu ramazan inşallah gıybetin, kötü sözün, hırsın gömüldüğü, ikbal tartışmalarının asla yapılmayacağı bir ramazan olacak diye inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

ESKİ TÜRKİYE’DEN KURTULMAK İSTİYORUZ

Başbakan Erdoğan, "Biz eski Türkiye'den kurtulmak istiyoruz, derdimiz bu. Biz artık, yeni Türkiye'yi, adaletin, hukukun, tam manasıyla tecelli ettiği bir Türkiye olarak inşa etmek istiyoruz" dedi.

 

 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de bir başbakanın ofisi dinlenilecek ve başbakanın ofisinin dinlenilmesiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu bütün belgelerini, bilgilerini toplayacak, ilgili mercilere, yargıya aktaracak... Hale bak, hepsi dışarıda. Ben şimdi buradan, paralel veya paralel değil, yargıya sesleniyorum; bütün belgeler ortadayken, suç aletleri ortadayken, bunları yapanlar ortadayken, neymiş adli kontrolle serbest bırakıyormuş... Benim itirazım var. Bu ülkede eğer siz bir başbakanın dinlenilmesini bu kadar rahat değerlendirebiliyorsanız, o zaman size soracağım, sizin evinizin, yatak odanızın dinlenilmesini, ortam dinlenilmesiyle vesairesiyle dinleyenlere karşı tavrınız ne olacak acaba? Soruyorum" dedi.

GEZİ OLAYLARI

Son bir yıl içinde Gezi olaylarıyla başlayan, süreç itibarıyla, demokrasinin, ekonominin, toplumsal barışın, çözüm sürecinin, dış politikanın, cumhuriyet tarihinin en zor testlerinden, en zor imtihanlarından geçtiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:"İnsanoğlunun tabiatında vardır. Başına gelen kötü şeyleri anında unutur, anında unutmak ister. Geçmişin ifadesiyle 'hafıza-i beşer nisyan ile maluldür'. Bu var. Biz son bir yıl içindeki en ağır saldırıları başarıyla atlattık, o badirelerden zaferle çıktık ama yaşananları unutursak inanın çok büyük bir hataya düşmüş oluruz. Son bir yıl içinde yaşananları teşkilatımızdaki her bir kardeşimin, hatta 77 milyon aziz milletimin tüm yönleriyle tekrar tekrar düşünmesi ve değerlendirmesi gerekir. Sordum, Fransa'da da Avusturya'da da sordum... 'Sizde polise molotofla saldırılır mı?' dedim. 'Sizde polise şu kaldırım taşları atılır mı?' dedim. 'Hayır' dedi. Biz de bırakın polise atmayı, sivil vatandaşa molotofla saldırılıyor, kaldırım taşları atılıyor, ondan sonra bakıyorsunuz yargının bir kapısından giriyor öbür kapısından çıkıyor. Bizim polisimiz orantısız güç kullandı diye dünyaya takdim ediliyor. Hepsinin halini görüyoruz. Dünyada bunları yaşıyoruz. Hepsinin çekimleri var elimizde. Gün ola harman ola. Onları da teşhir edeceğiz. Hangi ülkede nasıl bunu yapıyorlar görüntüler elimizde. Bizde molotofla kendine iktidar arayanlar şunu bilsinler; bu ülkede ne molotofla ne taşla ne sopayla iktidar arama gayreti içerisinde olanlar, iktidarı bulmayacaksınız bunu bilin."

"TÜRKİYE'DE İKTİDARIN YOLU SANDIKTAN GEÇER"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de iktidarın yolunun sandıktan geçtiğini vurgulayarak, "Bazı okur yazar olduğunu iddia edenler televizyonlarda yorum yapıyorlar, 'Demokraside her şey sandık değildir'. Kusura bakma, demokraside evet her şey sandıktır. Buradan geçer bu iş. Eğer siz sandığı kabul etmiyorsanız sizin demokrasiniz Sisi'nin demokrasisi olur. Öyle bir arayış içerisindeyseniz onu bilemem. Ama biz öyle bir arayış içinde değiliz" diye konuştu.

Son seçimlerde milletin yüzde 90 ile oylamaya katıldığına ve halk katılımının zirve yaptığına dikkati çeken Erdoğan, milletin oyunu vererek bütün belediyelerini seçtiğini kaydetti.

Erdoğan, "Mesele bu. Ne oldu, 4 saat içinde biz netice aldık. Ama bu beyler yeri geliyor 1 hafta, 2 hafta, 1 ay... Sandıklar sayılıyormuş, nasıl sayılıyorsa. Demokrasi Esed'in demokrasisi mi? Bunu mu isteyeceğiz, bunu mu arıyoruz? Hayır. Biz şu anda dünyada bunun en iyi mücadelesini veren ülkeyiz" dedi.

Türkiye'nin molotofkokteyllerine, taşlara, sopalara rağmen bunun mücadelesini en iyi veren ülke olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Vatandaş çıkıp oyunu kullanıyor. Biz eğer dik durmasaydık, sağlam durmasaydık, eğer milli iradeyi en güçlü şekilde savunmasaydık bugün Türkiye acaba nerelerde olacak, neleri konuşuyor olacaktı? Elde ettiğimiz başarılı sonuç asla başımızı döndürmesin. Onu da söyleyeyim. Yaşananlardan ders almazsak, yaşananları iyi analiz etmezsek, tarihin tekerrür etmesi inanın mukadder hale gelebilir. Bu taarruzları yapanlar suçlarının ve ihanetlerinin ne kadar büyük olduklarını bildiği için meselenin üzerini örtmeye, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyorlar"

"ÇOK AĞIR, ÇOK CİDDİ BİR TEHDİT ATLATTIK"

Gezi olaylarıyla Türkiye'de, Mısır ve Ukrayna benzeri bir manzara oluşturulmak istendiğini ifade eden Erdoğan, "Burası anlamlıdır. İnanın CHP'nin de MHP'nin de bütün umudu, bütün beklentisi buydu. Bunun altında kalan bir iktidar olsun, bunu istiyorlardı. Malum medya işte böyle bir manzaranın oluşması, kan akması, sokakların daha fazla şiddete teslim olması, farklı görüşlerin birbiriyle çatışabilmesi için elinden gelen her ne varsa hiç tereddüt etmeden onu yaptı" diye konuştu.

 

Erdoğan, belli iş veren çevrelerinin kaosu derinleştirmek, kaostan kendileriyle uyum içinde bir iktidar çıkarabilmek için ne gerekiyorsa yaptıklarını aktararak, sosyal medya üzerinden tahrik edilen gençlerin, Türkiye'deki her hassas meseleyi kanatmaları için her türlü provokasyonun da pervasızca yapıldığını söyledi.

Gezi olaylarının ardından 17 ve 25 Aralık'ta bu kez başka bir senaryonun devreye alındığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Bu kez niyetleri, amaçları, hedefleri kesin darbeyi vurmak, AK Parti iktidarından tamamen kurtulmaktı. Hep söylüyorum, AK Parti iktidarından kurtulduktan sonra bizleri yargılamak, bunun için düzmece mahkemeler dahi planlandı. Bu, iddianameye dönüştürülmek üzere düz fezlekeler dahi hazırlandı. Bunların hepsi hazırdı. Türkiye'nin tüm kazanımlarını yok edeceklerdi. Ekonomiyi eski günlerine götüreceklerdi. Dış politikada Türkiye'nin etkisini, gücünü, hatta eksenini tamamen değiştireceklerdi. Çözüm sürecini askıya alacak, o kanlı günlere Türkiye'yi tekrar mahkum edeceklerdi. İç siyaseti yeniden dizayn edecek, yeni vesayet sistemleri kuracak, manşetlerle gelen manşetlerle giden iktidarlar dönemini, darbeler dönemini yeniden açacaklardı. İnanın 12 öncesinin Türkiye'sini, yani o eski Türkiye'yi, o karanlık, o umutsuz Türkiye'yi yeniden dirilteceklerdi. Çok ağır, çok ciddi bir tehdit atlattık ve şimdi yeni Türkiye'nin adımları güçlenerek yoluna devam ediyor."

"BİZ ÇOK SABRETTİK"

Başbakan Erdoğan, sadece AK Parti'nin değil, 77 milyonun çok ciddi bir tehdit atlattığını dile getirerek, şahsına, ailesine, çalışma arkadaşlarına, bunlardan daha da önemlisi ülkeye, millete, bağımsızlıklara yapılan saldırıları gördüğünü ve bu saldırıları en ağır şekilde yaşadığını vurguladı.

Bu ülkenin bağımsızlığına yönelik alçakça, haince saldırıyı bütün boyutlarıyla bütün netliğiyle tecrübe etmek zorunda kaldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz çok sabrettik. Yaklaşık 8 yıl sabrettik. Ama ne yazık ki, bu sabır karşı tarafta anlaşılamadı. Karşı taraf bu sabrı Allah'ın bir lütfu ki, anlayamadığı gibi orada hesap terse düştü. Bunlar 17 Aralık'ta değil de bunu daha sonra yapma yoluna gitseydiler belki olay daha farklı olabilirdi. Ama her zaman söylüyoruz ya, hesapların üzerinde bir hesap, kaderin üstünde bir kader var. 17 Aralık sonrasında öyle ahlak dışı, öyle edepsizce, öyle aşağılık itham ve iftiralar yapıldı ki, çoğunu kamuoyu yeterince tartışamadı, konuşamadı. Biz hepsini tek tek tespit ettik ve yargıya gereken şikayetlerde aslında bulunduk. Ama biz yine sabırlıyız. Çünkü belli şeylerin oluşması gerekiyor. Bu oluşmalardan sonra da belli adımlar kararlı bir şekilde atılacak."

"BÖCEK" OPERASYONU

Unutulması ve affedilmesi mümkün olmayan, iğrenç, aşağılık saldırılar da yapıldığını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:"Şimdi ben bugün buradan bir şey söylüyorum. Bu çok önemlidir. Türkiye'de bir başbakanın ofisi dinlenilecek ve başbakanın ofisinin dinlenilmesiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu bütün belgelerini, bilgilerini toplayacak, ilgili mercilere, yargıya aktaracak... Hale bak, hepsi dışarıda. Ben şimdi buradan, paralel veya paralel değil, yargıya sesleniyorum; bütün belgeler ortadayken, suç aletleri ortadayken, bunları yapanlar ortadayken, neymiş adli kontrolle serbest bırakıyormuş... Benim itirazım var. Bu ülkede eğer siz bir başbakanın dinlenilmesini bu kadar rahat değerlendirebiliyorsanız, o zaman size soracağım, sizin evinizin, yatak odanızın dinlenilmesini, ortam dinlenilmesiyle vesairesiyle dinleyenlere karşı tavrınız ne olacak acaba? Soruyorum. Yani yargı mensupları layüsel, onlar için hiçbir şey geçerli değil ama onun dışında cumhurbaşkanı dinlenilirse, dinlenilebilir, örgüt bu dinlemiş olabilir. Önüne malzeme gelecek, bilgi gelecek, olabilir. Temenni ederim ki kısa zaman sonra sizler de aynı şekilde dinlenilmezsiniz. Bu gidiş hayra alamet bir gidiş değil. Tabii ben bundan sonra da itirazlarıma devam edeceğim. Yargıda yine aynı şekilde itirazlarımı yapacağım. Çünkü bu, öyle kolay geçilecek bir iş değil. Yani Başbakana taş atılır, söylenen şey şu; 'Siyasetçisin ağır eleştiriye, ağır hakaretlere dayanacaksın'. Aynen... Bir kapıdan girer, öbür kapıdan çıkar. Küfür ederler. 'Siz siyasetçisiniz, -hakaret denmiyor- ağır eleştiri, katlanacaksınız'. Bir kapıdan alıyorlar, öbür kapıdan bırakıyorlar. Böyle bir yargı olur mu? Böyle bir anlayış olabilir mi? Biz eski Türkiye'den kurtulmak istiyoruz, derdimiz bu. Eski Türkiye'nin görüntülerinden kurtulmak istiyoruz, derdimiz bu. Biz artık, yeni Türkiye'yi, adaletin, hukukun, tam manasıyla tecelli ettiği bir Türkiye olarak inşa etmek istiyoruz."

 
10 yılda 243 kişiyi kaybettik…!
 
Rize’den Erzurum’a ekonomi köprüsü: Ovit
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Yüz bine az kaldı!
Dilek BAYRAK-Erzurum’da nisan ayında trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtı ...
Erzurum’da 1 ayda 2 bin 700 araç devredildi
Dilek BAYRAK-TÜİK 2014 Nisan dönemi araç devir sayılarını paylaştı.
Erzurum Mayıs ayında 8 şirkette kaldı
MAHMUT AKDAĞ-TOBB Mayıs ayı kurulan ve kapanan şirket sayılarını açıkladı.
 
Bir ayda 5, 5 ayda 57 marka çıkardık
MAHMUT AKDAĞ-Erzurum’da bu yılın mayıs ayında 5, yılın beş ayında ise ...
Erzurum marka başvurusunda 33’üncü sırada
MAHMUT AKDAĞ-Erzurum’un mayıs ayı bazında marka başvuru sayısı KUDAKA ...
Erzurum ekonomisi için ortak akıl buluşması
Erzurum Ticaret Ve Sanayi Odası tarafından ETSO binasında, 'Erzurum Çalıştayı ...
 
Sekmen Hayvan Borsası Projesini paylaştı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Erzurum Büyükşehir ...
Eker destek startını Erzurum’dan verdi
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, Doğu Anadolu Projesi (DAP), Güneydoğu ...
Burucu güven tazeledi
Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği'nin, Türkiye genelinde tüzük değişikliğine ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Gazze’den Doğu Türkistan’a Dinmeyen Ağıt: Akif’in Uyarısı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Konunun Mülkiyeti 
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Ülkü Ocakları Mektebi ve Yiğido Mehmet Şarkışla
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Bir başarı Hikayesi: ‘Erzurumspor’
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva