Binlerce yıllık zenginliği barındıran şehirde halk arasında oynanan oyunlar, insan psikolojisinin tezahürlerini, bölgenin adet ve ananelerini en güzel ve etkileyici şekilde yansıtır.
Oyunlar genelde coşkuyu, sevgiyi, ahengi, hüznü, yiğitliği, mertliği ve günlük doğa olaylarını içerir. Bütün oyunlar yörenin yaşayış biçimi, sosyal ve kültürel ilişkilerinden etkilenmiştir. Halk oyunları, kına geceleri, düğün ve özel zamanlarda oynanır. Bu oyunlar yörede halen eski canlılığını koruyarak oynanmaktadır.
ACEM OYUNU
Oyuncular: Başkumandan, çavuş, askerlerden oluşur.
Başkumandan, elinde dosyası olduğu halde, askerlerle birlikte odaya girer. Askerlerin elinde kemden yapılmış bir tura vardır. Hep bir ağızdan:
Sağ yana bastır gada, sol yana bastır gada diyerek dolaşırlar. onra başkumandan, askerlere istirahat verir. Dosyadan isim okuyarak yoklama yapmaya başlar.
Abo oğli Mugo, Hullikli Bekir. Çarşamba sıfat. Hoppala Bozo, Hacı Gukgo, Hacı Fısfiş!
Bu isimleri saydıktan sonra yoklama biter. Başkumandan, askerlerine kalk emri verir, talim başlar. Talim bitince hücum emri vererek harbe sokar. Askerler, odada bulunanlara ellerindeki turalarla vurmaya başlarlar. Sonra odadan çıkarlar.
AĞCA FERİKLER OYUNU
Ağca Ferikler, kadınlar tarafından oynanır. Oyuna eşlik eden türkünün sözlerine uygun taklitler yapılır. Türkü, topluca söylenir ‘koca karılar tarlaya nasıl giderler?’, ‘delikanlılar tarlayı nasıl biçerler?’ gibi mısralar söylendikten sonra eller bırakılır. Oyuncular münferit olarak istenen hareketin taklidini yaparlar. Oyunun türküsü şöyledir:
Ağca ferikler, ince ferikler / Toplanın gızlar toplanın / Dizilin gızlar dizilin / Ağca ferikler, ince ferikler / Foca garılar tarlaya nasıl giderler? / Ha bele bele, ga bele, bele giderler /
Ağca ferikler, ince ferikler / Toplanın gızlar toplanın / Dizilin gızlar dizilin /Ağca ferikler, ince ferikler / Goca garılar tarladan nasıl dönerler? / Ha bele bele, ha bele bele dönerler /
Ağca ferikler, ince ferikler / Toplanın gızlar toplanın / Dizilin gızlar dizilin / Ağca ferikler, ince ferikler / Deligannılar tarlayı nasıl biçerler? / Ha bele bele, ha bele bele biçerler.
Ağca ferikler, ince ferikler / Toplanın gızlar toplanın / Dizilin gızlar dizilin / Ağca ferikler, ince ferikler / Goca garılar hamuru nasıl yoğurur? / Ha bele bele, ha bele bele yoğurur.
Ağca ferikler, ince ferikler Toplanın gızlar toplanın /Dizilin gızlar dizilin / Ağca ferikler, ince ferikler / Goca garılar ekmeği nasıl açarlar? / Ha bele bele, ha bele bele açarlar.
ALACA - KARACA OYUNU
Oyuncular: Mal Sahibi: Başı sarıklı, palto giyinmiş bir adam. Kaşkolunu boynuna dolamış bir kısmını göğsünden, bir kısmını omuzundan sarkıtmıştır. Elinde bir sopa vardır.
Alaca - Karaca: Vücutları keçi derisi ile örtülü iki kişi. Bezden kulak yapılmıştır. Kuyrukları vardır. Kol ve bacakları da sarılıdır. Boyunlarında "hış" denilen demirler vardır.
Muhtar: Günlük kıyafetiyle bir köy muhtarı tipi.
Alıcılar: Günlük kıyafetleriyle köylü tipleri.
MAL SAHİBİ (Odaya girer) - Selamünaleyküm, bu köyün muhtarı kim?
MUHTAR -Aleykümselam ağa, hoş geldin. (tokalaşırlar).
MAL SAHİBİ - Hoşbulduh muhdar. Ben yolcuyum. Köyümü mal götürirem. Tosunnardan ayahlarını dabah dutmuş, getmiş, kesip satabilir miyuh, köyüzde.
MUHTAR - Satarıh ağa. (Köylülere döner). Hasan Çavuş, Veli Ağa, Muhhis Efendi, ucuz alacağız. Hisselerden bir gısmıni isdiyennere satah.
Köylüler, muhtarın dediğini yaparak mal sahibinden et satın alırlar.Mal sahibi "Sağolun, Allah razı olsun" diyerek dışarıya çıkar, biraz sonra gelir. Muhtar, ağayı karşılar. Muhtara "Ben gidecam, etlerin parasını verin" der. Muhtarla birlikte et satın alanların yanına giderek para isterler. Onlar da "paramız yok sonra verelim" derler. Mal sahibi sinirlenir ve "Alaca!... Garaca!..." diye bağırır. Köpekler hırıltılarla elleri ve ayakları üzerinde yürüyerek gelirler.
Mal sahibi, "Hasan parami vermir" deyince Hasan'a saldırırlar. Tırmalayarak ona para vermeye zorlarlar. Vermezse dışarıya atarlar. Aynı işlem, et satın alan diğer kişilere de uygulanır. Sonunda mal sahibi Alaca ve Karaca adlı köpeklerini boyunlarındaki "hış"larından tutarak dışarıya çıkarır.
AŞIK OYUNU
Oyuncular: Aşık oynayan çocuklar (iki kişi), baba.
Aşık oynayan çocuk rolündeki iki kişi ortaya gelir. Yüzleri isli, elbiseleri kirlidir. Haşarı sokak çocuğu kılığındadırlar. Aralarında konuşmaya başlarlar:
I. ÇOCUK -Oğul, bennen aşşıh oynir misan?
II. ÇOCUK -He, oyniram.
I. ÇOCUK -Ama, gapip gaçıranın…
II. ÇOCUK –He…
Oyun oynamaya böylece karar verdikten sonra birbirlerine "Önce sen düş!" derler. Sonra biri düşer, yani elindeki aşığı yere atar. Oyun başlayacakken diğer oyuncu yerdeki aşığı alıp kaçırır. Aşığın sahibi olan diğer oyuncu ağlar, misafirlerinden birinin yanına gelir.
I. ÇOCUK -(yanına gittiği adama) Baba, aşşığımı ano oğlan gaçırdi, al. (ağlar, adamın kollarına yapışır ortaya çeker).
BABA -(İkinci çocuğa bağırarak) Oğlumun aşşığıni ver!
II. ÇOCUK -Eşşek gibi zırla, verim.
Adam, eşek gibi anırır, aşığı kaçıran çocuk bu anırmayı beğenirse aşığı verir, beğenmezse yeniden anırmasını ister. Yahut başka bir ceza verir. Beğenirse aşığı iade eder. Oyun birkaç kez tekrarlanır. Her defasında baba olarak ortaya alınan misafirlere çeşitli hayvan taklitleri yaptırmak suretiyle ceza verilir.
AYI OYUNU
Oyuncular: Bostancı- Köpek - Ayı - Eşek - Yardımcılar (iki kişi)
Oyun genellikle düğünlerde oynanır. Bostancı, dünürcülerin şapkalarını alıp bunları kavun, karpuz, mısır, salatalık gibi bostan ürünleri kabul ederek yere dizer. Köpeğine bostancı teslim eder ve iyi korunmasını ister. Kendisi bir köşede yatar, uyur. Bostancı uykudayken ayı gelir, bostandaki sebzeleri yer. Köpek, havlayarak bostancıyı uyandırır. Fakat zamanında uyandırmadığı için sahibi tarafından dövülür.
Bostancı, köpeği ile birlikte ikinci kez ayıyı beklemeye koyulur. Bu kez ayı gelince köpek hemen havlamaya başlar. Bostancı uyanır, köpeğin ve diğer yardımcıların katkılarıyla ayıyı yakalar. Yakalanan ayı dövülerek öldürülür, sonra eşeğin sırtına konularak köy meydanına götürülüp derisi yüzülür. Deri, açık artırmayla satışa sunulur. En çok parayı veren düğün sahibi deriyi satın alır. Oyuncular, düğün, sahibinden aldıkları parayı daha sonra aralarında paylaşırlar.
BERBER OYUNU
Oyuncular: Berber: Değişik aksesuarları kullanarak komik hale gelmiş bir kişi. Müşteriler: Seyirciler arasından seçilmiş iki kişi. Çıraklar: Müşterilerin yanında bekleyen iki kişi.
Aynalar: Sandalyede oturan müşterinin karşısında ayakta bekleyen iki kişi.
Oyunun sergileneceği yerde iki ayrı müşteri vardır. Müşteriler sandalyeye otururlar. Her müşterinin karşısında bir kişi ayna göreviyle ayakta durur. Berber, boynunda kayışı, belinde ustura yerine kullanacağı kasaturası olduğu halde ortaya gelir. Davul - zurna eşliğinde oynamaya başlar. Birinci müşterinin yanındaki çırak "Berber!" Tıraş gecikti" diye bağırır. Berber, müziğin ritmine uygun hareketlerle yavaş yavaş müşterinin yanına gider. Kayışı müşterinin boynuna dolayarak usturayı bileme hareketleri yapar. Sonra, usturayı (kasaturayı) müşterinin yüzüne sürer.
Ayna görevi yapan kişinin başına vurarak belini eğer, müşteriye gösterir. Davul - zurna çalınmaya devam etmektedir. Bu kez, ikinci müşterinin yanındaki çırak "Berber! Tıraş gecikti" diye bağırınca berber yine müziğin ritmine uyarak ağır hareketlerle diğer müşterinin yanına gider. Aynı hareketleri orada da tekrarlar. Birinci müşterinin yanındaki çırak tekrar bağırınca onun yanına gider. Böylece iki müşteri arasında birkaç kez gidip geldikten sonrada ortada bir süre oynar ve çıkar.
CÜCE OYUNU
Yalnızca kadınlar arasında oynanır. Bir genç kızın başına kalbur konularak elleri başının üstünde birleştirilir. Entarisi yukarıya toplanarak ellerini ve başını kapatacak biçimde bağlanır. Göğüs altından itibaren karın kısmı açık bırakılarak bel seviyesinde bir etek giydirilir. Kalçalarına uzun bir değnek bağlanır. İki yanda iki kol görevi yapan bu değneğe gömlek giydirilir. Göbeği burun olacak şekilde kızın karnına bir insan yüzü çizilir. Kız, bu kıyafetiyle ortaya gelir. Diğer kadınlar teneke çalarak türkü söylerler. Genç kız, hareketli türkünün ritmine uyarak oynamaya başlar. Böylece güler, eğlenirler