İşi için Elazığ’dan Malatya’ya giden ve bir ev tutana kadar arkadaşında misafir olarak kalan Serap Gül ve oğlu, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlere burada yakalandı. Kaldıkları binanın çökmesi sonucu anne Gül enkazdan 9 saat sonra çıkartılırken oğlu Mustafa Eren Suvay'dan ise bu güne kadar hiçbir haber alınmadı. Acılı anne, oğlunun bir an önce bulunmasını istiyor.
Elazığ’da yaşayan Serap Gül, işi için Malatya’ya taşınmaya karar verdi. Anne ve 16 yaşındaki oğlu Mustafa Eren Suvay, ev tutup taşınana kadar bir arkadaşında misafir olarak kalmaya başladı. Kaldıkları bina Kahramanmaraş merkezli ilk depremde çöktü. Anne Gül, 9 saat sonra vatandaşlar tarafından kurtarılarak kaldırıldığı hastanede tedavi altına alındı. Yaklaşık 1,5 gün sonra enkaz başına giden anne, oğlundan hiçbir iz bulamadı. Hastanelere, morglara, mezarlıklara bakan çaresiz anne, bir aydan fala süredir her yerde oğlunu arıyor. Oğlunu bulmak için 600 farklı cesede baktığını dile getiren acılı anne, oğlunun bir an önce bulunmasını istiyor.
''Çocuğumun ne cesedini ne dirisini bulabildim''
Deprem anını anlatan Serap Gül, “Depremde arkadaşlarla beraber oturuyorduk. Çocuklar ayrı bir odada yatıyordu. Biz de bazanın dibinde oturuyorduk. Çökün demeye kalmadan saniyelik oldu. Bir arkadaşım beyin kanaması geçirdi, öbür arkadaşım ayakta yakalandı ve öldü. Ben yaralı çıktım. Bir buçuk gün sonra enkazın başına gittim. Enkaz kalkana kadar çocuğumun ne cesedini ne dirisini bulabildim. Elazığ’da oturuyordum, iş için Malatya’ya gittim. Oğlumu da alarak oraya arkadaşımın evinde kalmaya başladık. Ramazan ayı sonrası ev tutmayı planlıyorduk ama deprem olacağını düşünemedik'' dedi.
''600 farklı cesede baktım''
Oğlunu bulabilmek için birçok yere başvurduğunu ifade eden Gül, ''Mezarlıkları gezdim, yaklaşık 600 tane cesede baktım. Hayatımda görmediğim kadar ceset gördüm. Hiçbir şekilde ve hiçbir yerde oğlumu bulamadım. Hastanelere baktım, orada yok. İstanbul ve Ankara’ya gittim ama hiçbir şekilde haber alamıyorum. Oğlumdan geriye hiçbir şey kalmadı, telefonunu dahi bulamadım. En sonra sinyali de depremin olduğu evden veriyor. En azından ölüsünü bulayım ki bir mezarı olsun, dirisini bulayım ki çocuğum yaşıyor diyeyim. Hiçbir şekilde bulamıyorum. Bu çaresizlik beni çok yıprattı. Ne uyku uyuyabiliyorum ne yemek yiyebiliyorum ne ağlayabiliyorum ne gülebiliyorum. Yaşayan ölü gibi oldum” diye konuştu.