ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
MÜSİAD’dan ticari ahlak değerlendirmesi
MÜSİAD’dan ticari ahlak değerlendirmesi
Oltu Taşına zerafet katıyorlar
Oltu Taşına zerafet katıyorlar
Erzurum çocuk nüfus oranında ortalamaları geçti
Erzurum çocuk nüfus oranında ortalamaları geçti
Kartlı ödemeler 1,18 trilyon liraya ulaştı
Kartlı ödemeler 1,18 trilyon liraya ulaştı
Erzurumspor bu kez ceza almadı
Erzurumspor bu kez ceza almadı
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
22 Temmuz 2009 Çarşamba - 02:13

Bosna'da Zaman-2-

OSMANLI İZLERİ HALA CANLI VE HALA GÜZEL.. Otobüsümüz “Küçük Viyana” denilen muhitlerden geçtikten sonra buram buram Osmanlı ve Türk kokan şehre giriyoruz. Camiler, minareler, çarşılar, sebiller, köprüler, hanlar… Küçük bir yokuşu yürüyerek geçtikten sonra solumuzda Osmanlı şehitliğinin, sağımızda yeni şehitliğin olduğu bir noktaya geliyoruz.

Bosna da Zaman-2-

OSMANLI’NIN KAYMESİ..
Bosna’nın para birimi Konvertibıl Mark… Kısaltması “KM”. Kilometrenin kısaltılışıyla aynı. Okunuşu KAME. Biz orada hep Osmanlıdan kalMA sözcükle “Kayme” sözcüğünü kullandık, sıkıntı olmadı. Esnafla kolayca anlaştık. Bosna’da döviz ofisi yok. Geçer akçe ise ya KM, ya da kâğıt Euro! Dolar geçmiyor Bosna’da. Cebinizde dolarınız varsa, harcama yapmadan önce bankalardan Euroya veya KM’ye çeviri yapabilirsiniz. Neden metal Euro’yu kabul etmiyorlar, anlamış değilim. Bir pastanede börek aldım, cebimde KM kalmamış, bozuk Euro verdim kasiyer kabul etmiyor. “No KM, no börek!” İki defa zor durumda kaldım. İkisinde de grubumuzun avukatları, değerli ağabeylerim Tuncer Aktaş ile Fahrettin Aksakal yetişti. Onlarda bozukluk KM hiç bitmedi. Belki Türkiye’ye de getirmişlerdir.
TÜRKİYE’YE GÜVEN
Ahmet Boşnakların geleceğini Türkiye’nin gelişmesi ve güçlenmesiyle paralel görüyor. Türkiye ne kadar güçlü ülke olursa, biz o kadar rahat ederiz, diyen Ahmet savaşta kalleşlikleriyle nam salmalarından dolayı “Avrupa’nın Yahudileri” denilen Hırvatların soykırım ve zulümlerini başlıyor anlatmaya… Hepimiz şaşırıyoruz. Biz Hırvatları böyle bilmezdik. Sırplara nazaran Hırvatların, Türklere ve Boşnaklara daha dost olduklarını sanırdık.
TÜRK MİLLİ TAKIMINA DESTEK
Öyle ki Euro 2008’de Viyana kentinde uzatmaların 119. dakikasında Hırvatların golüyle yıkılan Boşnaklar, 121. dakikada Semih’in beraberlik golü, ardından Türkiye’nin penaltılarla Hırvatistan’ı elemesiyle sevinçten çılgına dönmüşler. Sabahlara kadar eğlenmişler. Boşnakların zafer kutlamalarında içip içip sarhoş olanları bile cadde ortasına Türk bayrağı serip secdeye gitmiş. Öylesine sevinçlerin altında savaşta yaşadıkları tarifsiz acıların olduğunu anlıyoruz.
BİRİNCİ GÜN: SARAYBOSNA
Etrafı dağlarla çevrili olduğu için Sarayova(Sarajevo) da denilmektedir.
Saraybosna 2007 yılı sayımlarına göre 419.030 kişilik nüfusuyla Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük kentidir. Saraybosna, ayrıca Bosna-Hersek Federasyonu'nun ve fiilî başkenti Banyaluka olan Sırp Cumhuriyeti'nin de hukukî başkentidir. Saraybosna Kantonu'nun da merkezidir. Saraybosna, Bosna bölgesinin Dinar Alpleri'yle çevrili Saraybosna Vadisi içerisinde Miljacka Nehri'nin çevresinde kurulmuştur. Miljacka nehri dışında iki nehir daha var. Şehir, barındırdığı dinî çeşitliliğiyle bilinir. Müslümanlık, Katoliklik, Ortodoksluk ve Musevîlik, burada yüzyıllar boyunca barış içinde bir arada var olagelmişlerdir. İşte bu yüzden Saraybosna, Avrupa'nın Kudüs'ü olarak kabul edilir. Saraybosna Balkanlar'daki kültürel şehirlerin en önemlilerinden biri olarak kabul görür.
Bu bölgedeki ilk yerleşim kalıntıları tarih öncesi döneme kadar uzanmasına rağmen modern şehrin ortaya çıkışı 15. yüzyılda Osmanlıların bu bölgedeki hâkimiyetiyle birlikte başlar. Osmanlıların 1463'te bölgeyi ele geçirmesiyle şehirde büyük bayındırlık faaliyetleri başlar ve bunun sonucunda Saraybosna, Türklerin Avrupa'da kurduğu en büyük kent olur ve bu durum bugün de geçerlidir.
 
 
SARAYBOSNA TARİH KOKUYOR..
Saraybosna, tarihi boyunca uluslararası önemi olan birçok olay yaşamıştır: 1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olarak gösterilen Arşidük Franz Ferdinand'ın, Sırp Gavrilo Princip tarafından suikastı bu kentte gerçekleşti. Bu olaydan 70 yıl sonra 1984 Kış Olimpiyat oyunları bu kentte yapıldı. Son soykırımda –savaş yıllarında televizyonlardan da izledik- Boşnaklar cenazelerini olimpiyat stadına taşıdılar. Şu an Olimpiyat Stadı’nın etrafı Müslüman Boşnaklara ait şehitliktir. Şehir, Bosna Savaşı sırasında dünya modern savaş tarihindeki en uzun kuşatmaya maruz kalmıştır. Bugün şehir, Bosna-Hersek'in en büyük kültürel ve ekonomik merkezi olarak savaş sonrasında kendini yenilemeye ve toparlamaya çalışmaktadır.
Kent Dinar Alplerinin ortasındaki Saraybosna Vadisi boyunca uzanır. Opcina adı verilen dört belediyeden oluşur. Centar (Merkez), Novi Grad (Yeni Şehir), Novo Saraybosna (Yeni Saraybosna) ve Stari Grad (Eski Şehir).
Halkın dilinde ise Saraybosna’ya üç ad verilir: 1995’ten sonra inşa edilen yeni Saraybosna’ya “Çirkin Saraybosna”, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun mimari etkilerinin olduğu yerlere “Küçük Viyana” ve Başçarşı’nın, Gazi Hüsrev’in ve tarihi Sebil’in olduğu ve Bursa’ya çok benzeyen Osmanlı izlerinin olduğu yerlere de “Güzel Saraybosna” adı verilmektedir.
SARAYBOSNA’NIN KARDEŞ İLLERİ
Türkiye’den Saraybosna’yla kardeş şehir olan altı il var: Bursa, Manisa, İstanbul, Sakarya, Ankara ve İzmir.
Son nüfus sayımına göre (2006) yüzde 48’ini Boşnak, yüzde 17’sini Hırvat, yüzde 30’unu Sırp olmak üzere Saraybosna’nın nüfusu yaklaşık 600 bin civarında.
Otobüsümüz şehrin 12 km. uzunluğundaki en meşhur caddesinde ilerliyoruz. Cadde havalimanından eski şehre yaklaştıkça Miljacka Nehri'ne paralel devam ediyor. Boşnaklar bu caddeye “Keskin Nişancı Caddesi” diyor. Saraybosna’yı saran dağlar, savaş sırasında Sırp kontrolünde olduğundan bu dağlara mevzilenen Sırp keskin nişancılar (sniper/snajper) bu caddeye çıkan Boşnakları şehit etmişler. Hatta bu durum o kadar aşağılık bir hal almış ki, insan öldürmeyi Sırplar bahis oyunu haline getirmişler.
SARAYBOSNA’DA YAŞANAN VAHŞET..
Rehberimiz Ahmet’i can kulağıyla dinliyoruz: “Avrupa’nın orta yerinde 3,5 yıl süren kirli savaşta Saraybosnalılar sniper kurşunlarıyla can verdi. Sniper ateşinin en yoğun olduğu dönem ise, 1992 ile 1994’tü. Sniper’lar kenti çevreleyen tepelere mevzilenmiş, bir yandan erik rakısı içiyor bir yandan da insan avlıyordu. Saraybosnalılar’ın keskin nişancı ateşinden kurtulmak için tek yaptığı ise koşmaktı. Ne kadar hızlıysan hayatta kalma şansın o kadar yüksekti. Sırp sniper’lar yaklaşık 250 kişiyi öldürdü savaş boyunca. Ölenlerin 60’ı ne yazık ki çocuktu. Saraybosna tepelerinden çocuk avlarlardı. Sniper’lar önce yaşlı birini ayağından vururlardı, yaşlıyı öldürmezlerdi. Yerde kıvranan yaralı ihtiyarın yardımına koşan gençleri ihtiyarla beraber şehit ederlerdi. Daha sonra Sırpların bu taktiğini çözen Boşnaklar daha tedbirli oldular. Keskin nişancıların ateşiyle 1030 kişi de yaralandı. Gerçi kentin tamamında sniper tehdidi vardı ama Saraybosna’nın yaklaşık 20 noktası vardı ki, “en” tehlikeliydi. Kent içinde “keskin nişancı sokağı” olarak anılan 20’ye yakın bölge vardı. Saraybosnalılar, ölüm kokan o noktaları ya koşarak, hem de hızla koşarak ya da üzerinde UN yazılı araçları kendilerine siper ederek geçerlerdi. Ölüm noktalarında dalgın olanları uyarmak için büyük bez afişler asılıydı.”
KESKİN NİŞANCI CADDESİ’NİN ADINI DEĞİŞTİRİVERDİK
Bu acı olayı anlattıktan sonra grubumuz bu caddeye “Keskin Nişancı Caddesi” denmesine itiraz etti. Erdal Güzel’in önerisiyle caddeye –en azından biz orada kaldığımız sürede- Aliya İzzetbegoviç Caddesi denmesinde hemfikir olduk. Bu fikri rehberimiz Ahmet de benimsedi. Boşnaklardan ricamız bundan böyle o caddeye “Bilge Kral”ın adının verilmesiydi. Bunu Boşnaklardan talep ederken şehir meclisinde Hırvatların ve Sırpların olduğunu da hatırlıyoruz bir an!Savaşta binlerce el yazması eserin bombalı saldırıda yakılıp yok edildiği Milli Kütüphane’nin önünden geçerken Miljacka Nehri’nin üzerinde bulunan ve I. Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olan suikastın yapıldığı tarihi Latin Köprüsü’nü görüyoruz.
OSMANLI İZLERİ HALA CANLI VE HALA GÜZEL..
Otobüsümüz “Küçük Viyana” denilen muhitlerden geçtikten sonra buram buram Osmanlı ve Türk kokan şehre giriyoruz. Camiler, minareler, çarşılar, sebiller, köprüler, hanlar… Küçük bir yokuşu yürüyerek geçtikten sonra solumuzda Osmanlı şehitliğinin, sağımızda yeni şehitliğin olduğu bir noktaya geliyoruz. Gruptakileri bir hüzün sarıyor, herkeste bir suskunluk. Yeni şehitliğin orta yerinde Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç’in makamı var. Beyaz mezar taşları birer pervane gibi İzzetbegoviç’in etrafını sarmışlar. Bembeyaz mezar taşlarını okuyoruz. Şehit edilenlerin şehadet şerbetini içme tarihleri genellikle 1992 veya 1993. Bilge Kral, sanki kürsüye çıkmış hâlâ bembeyaz, ölümsüz evlatlarıyla uhrevî sohbetler yapıyor.
FATİHALARLA ISLATILAN GÜLLER
Bizi mütebessim ve derin gözleriyle karşıladı Bilge Kral! Fatihalarla ıslattığımız karanfilleri şehitliğe bırakıyoruz. Şehitlik çıkışında gönderde üç bayrak dalgalanıyor: En sağdaki ve altı zambağın bulunduğu bayrak Boşnakların benimsedikleri 1992-1998 yılları arasında kullandıkları bayrak, ortada Birleşmiş Milletlerin dayattığı bol yıldızlı bayrak ve en solda da Boşnak ordusunun sancağı. Boşnakların benimsedikleri zambaklı bayraktaki zambakların ne anlama geldiğini soruyorum rehberimiz Ahmet’e. Ahmet, Zambak sembolünü ortaçağda Bosna’nın kralının seçtiğini belirtiyor. Zambaktaki üç yaprak üç milleti temsil ediyormuş.
Gezimizin sonraki günlerinde gerek camilerde minberde ve gerekse bazı işyerlerinde yeşil ay yıldızlı bayrağa rastlıyoruz. Yeşil bayrağın 1878’de Bosna için kullanıldığını öğreniyoruz.
ŞEHİTLİK VE SEBİL..
Şehitlikte yokuş aşağı 200 metre kadar yürüdüğümüzde bizi Saraybosna’nın sembolü olmuş Sebil karşılıyor. Hasret gideriyoruz adeta. Suyundan içmeyen kalmıyor. Sebil’le kısa bir sohbetten sonra Başçarşı’ya girmiş oluyoruz. Solumuzda Çarşı Cami ve Bakırcılar çarşısı var. Çarşı Cami 1527’de yapılmış. Bakırcılar çarşısında Bosna’ya has bakır kahve takımları ince işlemeleriyle göz kamaştırıyor. Bakırcılar çarşısında dikkatimizi çeken en ilginç ürünler, savaşta atılan kurşunların boş kovanlarından tükenmez kalem yapılması. Diğer mühimmatlardan çiçek saksıları, vazolar ve çeşit çeşit dekoratif ve hediyelik eşyalar yapılmış. Bu çarşıda komünizm döneminden kalma askeri malzeme ile antika eşya bulmanız da mümkün. Bakırcılar çarşısının tam karşısında bedesten var. Bizim kapalı çarşıya benziyor. Bursa’daki Koza Han’ın hemen hemen aynısına da rastlamanız da mümkün.
 
DEVAM EDECEK

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
kenan coşkun 23 Temmuz 2009 Perşembe 14:29

sevgili kardeşim murat bey hizmetlerin için teşekkür ederim.çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Yorumu oyla      6      4  
burak 22 Temmuz 2009 Çarşamba 10:27

Boşnak kardeşlerimizin, hele milli takımımızın galibiyetini kutlama coşkunlukları beni çok duygulandırdı.Murat Bey yüreğine sağlık, yazının devamını bekliyorum.

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Bosna'da Zaman...
SUNUŞ: Araştırmacı Yazar Murat Ertaş, yeni yazı dizisinde, sınırları ötemizde, ...
Erzurumspor Sizi Ne Kadar İlgilendiriyor
Erzurumspor Sizi Ne Kadar İlgilendiriyor
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva